BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Ali Yıldırım Sezer, Gölcük'ü sanatla yönetecek

Gölcük'ün yeni Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer'in hukukçu olduğunu herkes biliyor, ama o aynı zamanda sanatçı. Sanatla yoğrulmuş sevgi dolu bir adam. Onunla sohbet edenler 5 yıl önceki seçimde çok zorlanan AK Parti'nin bu sefer Gölcük'te rahatlıkla seçimi kazanmasının nedenini de hemen anlıyor. Evet, başlıkta da vurguladığımız gibi Ali Yıldırım Sezer, Gölcük'ü sanatla yönetecek. Aynı zamanda kendisi de ödüllü bir fotoğraf sanatçısı olan arkadaşımız Berker Dalmış, Başkan Sezer'le makamında bir araya geldi. İşte o sohbetten öne çıkan bazı başlıklar. Bu röportajda yer alan fotoğrafların dördü Başkan Sezer'in objektifinden. Üst satırlarda da vurguladığımız gibi Sezer aynı zamanda ödüllü fotoğraf sanatçısı. 

05 Ağustos 2019 12:00
Ali Yıldırım Sezer, Gölcük'ü sanatla yönetecek

ALİ YILDIRIM SEZER KİMDİR, KENDİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ?
 
Ali Yıldırım Sezer öncelikle hukukçudur. Seçim zamanında da Ali’nin baş harflerinden oluşan bir sloganımız vardı. Adalet, liyakat, istişare. Her zaman İstişare ederek, ehliyetli, liyakatli ekiplerle adaleti yerine getirmeye çalışan bir karakter. Kendimi Sadece kamu hizmetindeki şuanda görevli olduğum konumda değil diğer hayatımda da adaletli olmaya gayret eden bir kişi olarak da tanımlarım. Kamu hizmetinde de beklentim Allah rızasını kazanabilmek, hemşerilerimize hizmet edebilmek 5 yılın sonunda da geriye hoş bir seda bırakabilmek, amaç bu.
 
 
Bunun dışında şunu söylemek istiyorum; ben düşünce olarak binanın maddi imkanlarla orantılı yapılabileceğini savunuyorum. Dubai’de de bina yapılıyor. Ama ben kültür sanatın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Latince bir söz var. Türkçesini söyleyeyim “Hayat kısa sanat uzun”. Sanatsal faaliyetlerle deki etkinliklerin etkisi çok daha fazla oluyor. Bu sadece sanat için değil bilim için de geçerlidir. Bilim adamları, felsefeci ve düşünce insanları için de geçerli. Meşhur isimler vardır yaşadıkları dönemlerde onları yargılayanların ya da o dönemin yöneticilerinin isimleri unutulmuştur ancak sanatçıların, bilim adamların isimleri yaşar. Ben de Gölcük isminin kültür, sanat ve spor ile anılmasını istiyorum. 
 
ÇOK YOĞUN 4 AY GEÇTİ, YÜKSEK TEMPOYA ALIŞTINIZ MI?

Oturduğumuz koltuk emanet. Gelip geçici bir mevki. Ben bu koltuğun Allah rızasını kazanmamıza vesile olduğuna inanıyorum. Daha önce avukat iken müvekkillerimize karşı sorumluluklarımız vardı şimdi ise vatandaşlarımıza karşı sorumluklarımız var. İş yoğunluğu olarak Belediye Başkanı olmadan önce de iş hayatımda aynı tempo vardı. Yalnız şöyle bir şey var bu işlerin dışında kalan zamanımın tamamını aileme ayırdım. Şu anda da aynısını yapıyorum. Ama arada şöyle şeyler oldu. Yoğunluktan, mesela kızımla 3 gün görüşemediğimiz olmuştur. 
 
 
VATANDAŞTAN SİZE EN ÇOK NE TÜR TALEPLER GELİYOR?
 
Seçim sürecinde benim telefon numaramı vatandaşlara verdik. Dolayısı ile bize ulaşmak son derece kolay. Arayanlara muhakkak süratle cevap veriyoruz o an yoğunluktan cevaplayamasak bile sonrasında muhakkak ulaşıyoruz. Bunun dışında telefon uygulamaları ve diğer sosyal medya sayfalarından da mesajlar geliyor. Onları da mutlaka ilgili birimlere gönderiyorum. Bazen sorunları sıkıntıları mesaj olarak yazın, fotoğraf gönderin, ilgili sokağı yazın diyorum. Ben de ilgili arkadaşlara gönderiyorum hemen. Dolayısı ile şunu söyleyebilirim. Hemen her konuda talep geliyor. Mesela bir örnek vereyim. Hamile bir inek ölüyor ve onun gömülmesi ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyor. Belediyede hangi birimi nereyi arayacak vatandaş? Beni arıyor hemen. Ben de onu ilgili arkadaşlara hemen söyleyerek ulaşılmasını sağlayıp sorunu hemen çözdük. Bu konu Büyükşehir Belediyesi’nin İşi, Sedaş’ın işi İSU’nun işi diye bakmıyoruz. Orayı arayın demiyoruz. Direk orayla ilgili kişileri biz arayarak çözüm üretmeye çalışıyoruz.

Biz seçim sürecine başladığımızda bu bir maraton nefesinizi ona göre ayarlayın son günlere kadar dayanamazsınız dediler. Biz maratonu sprint koşu gibi yaptık. Burada da aynısını yapıyoruz. 5 yıllık süreç bir maraton ama bu maratonun her gün bir sprint koşu gibi yapıyoruz. Saat sınırlamamız yok. Mesela Hacı adaylarımızı uğurlamak için gece 02:00 ‘da gidip yolcu ediyoruz. Arife günü Suriyelilerle ilgili bir mesela olduğunda sabaha kadar karakoldaydık.  Bayram namazına yetişmekte zorlandık. Ama netice itibari ile olumlu dönüşler olduğunda çok seviniyoruz. En son Değirmendere’de Fındık Festivali yaptık mesela polis kayıtları o zaman akşam üzeriydi saat 22:00 civarıydı. Sanatçımızın yeni sahneye çıktığı anlardı. Resmi kayıtlarda 15.000 kişi vardı. Sahilden gelen insanlarla tahminim 20.000’nin üstünde insan o gün oradaydı. Her kesimden İnsan performansımızı alkışlıyordu. Tabii bu da bizi motive ediyor. Hiç yorgunluk hissetmiyoruz. Bu tempo da devam edecek.
 

BELEDİYEYE YENİ PERSONEL ALMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? KADRO FAZLALIĞI VAR MI? VARSA BUNU NASIL ÇÖZMEYİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
 
Bizim İŞKUR’dan gelen personellerimiz var. İŞKUR yeni eleman göndermediğinde  personel ihtiyacımız oldu. Ayrıca emekliye ayrılan personelimiz oldu. Bunlarla alakalı olarak personel içinde amirlerin memnun olduğu devam etmesini istediği kişilerle devam ediyoruz. Ben ayrıca birimlere soruyorum ne kadar personel açığımız var ? Çok yüksek rakamlar söylüyorlar. Dolayısı ile bu işlerin yürütülmesi için ben o kadar çok sayıda personel ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim. Ancak işleyiş ile ilgili sıkıntılar olabilir. Yer değiştirmeleri daha fazla sayıda yapıyoruz. Bunun dışında bazı acil olması gereken çok az sayıda ki personeli aldık. Bu da bir elin parmak sayısını geçmez. Bunlarda park bahçelerde temizlik işinde kullanılacak personeller oldu.
 

HENÜZ KAMUOYU İLE PAYLAŞMADIĞINIZ BİR PROJENİZ VAR MI?
 
Mesela üzerinde çok çalıştığımız konular var. Ben yapı itibari ile biraz sağlamcıyımdır. İnce eleyip sık dokurum. İhtimali var dediğimiz kesin oluyor. Seçim beyannamemizde alışveriş merkezi düşündüğümüz yerde otel yoktu. Gölcük’te özellikte otomotiv sektöründe bir numara olan Ford var. Buraya gelen gidenlere bir otel ihtiyacı olduğunu net şekilde gördük. O nedenle projeyi yeniden buna çözüm üretecek şekilde revize ettik. Millet bahçesi ile alakalı yeni bir lojman yapmayı düşünüyoruz. Alternatif bir millet bahçesi için çalışıyoruz. Onla ilgili bakanlıklarla görüşmeler yaptık. Fındık festivalinde açıklamıştık; Değirmendere’de edebiyat sempozyumu yapacağız. Bu konu ile ilgili görüştüğüm öğretim üyeleri var.
 
Konusu; Serveti Fünun konulu bir sempozyum. Serveti Fünun Türk edebiyatı demek aslında. Uzun soluklu bir sempozyum gerçekleştirme niyetindeyiz. İlkini belki sene sonunda ama en geç yaza kadar yapmak istiyoruz. Hakemli bir dergi şekline de getirme niyetimiz var. Bu biraz zaman gerektiriyor o yüzden hakemli bir dergide Serveti Fünun sempozyumu şeklinde özel bir sayı çıkartma  niyetimiz var.  Bunun gibi irili ufaklı daha önce beyannamede olmayan birçok proje var.
 
Yapısal anlamda yapılacak olan işlerin farklı bakanlıklar, büyük şehir gibi çeşitli kanalları var. Bu kanalların yardımı ile yapılabilecek projeler var.  Örneğin sağlık bakanlığının 112 acil ilk yardım servisi, sağlık ocakları ek binalar vs. Ulaştırma Bakanlığı'nı, Çevre Bakanlığı'nı ilgilendiren yatırımlar var. Biz tüm bakanlıklardan olabildiğince istifade etmeyi düşünüyoruz.
 
Bunun dışında yetişemediğim yerlerde yap işlet devret yöntemiyle ya da paylaşım modelini uygulayarak yani belediye kaynaklarını olabildiğince efektif kullanarak çözüm üretmek istiyoruz. Mesela bizim yeni kıyı yapısı projemiz var Değirmendere de.  O projenin imar planları onaylandı.  Bunun gibi pek çok projemiz var. Onun dışında otistik çocukların binalarını beğenmemiştik. Kendimize ait olan bir binayı tefrişatı ile birlikte onlara devredeceğiz. Bunun gibi çalışmalar yapıyoruz. Dolayısı ile bu temponun 5 yıl içerisinde imar faaliyetleri ile alakalı olarak ilk başta söylediğim  battı çıktı, alışveriş merkezi, millet bahçesi , çarşı içerisinde kentsel dönüşümü gerçekleştirdikten sonra bir yandan da sosyal faaliyetleri gerçekleştireceğimizi söyleyebilirim. 
 
İLK 4 AYDAKİ YOĞUN TEMPONUZA VE YAPTIKLARINIZA BAKINCA 5 YILIN SANAT, KÜLTÜR VE SPORLA GEÇECECEĞİNİ SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?
 
Söyleyebiliriz. Gölcük’te çoğunun da eskiden beri içinde olduğum bazı çalışmalar var.  26 .sını düzenlediğimiz Uluslararası Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu var. Şimdi bizim geçenlerde KOÜ ile yürüttüğümüz 2023 vizyon projesinin imza töreni sırasında basına kapalı olan kısımda belki 1 saate yakın bu sempozyumu konuştuk. Buradaki eserlerin onarılması , ilk yapıldığı yıldan bu yıla kadar heykelleri kimin hangi yıl yaptığını, buna ilşkin bir envanterin hazırlanması ve kitapçık haline getirilip basılmasını planladık. Bunu detaylı olarak konuştuk. Ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmamız var. Ben daha önce GFSD (Gölcük Fotoğraf Sanatı Derneği) ‘nin de başkan yardımcısıydım. GFSD olarak “somut olmayan kültürel miras” konulu yarışmayı UNESCO , Gazi Üniversitesi işbirliği ile yapıyoruz . Bizim Gölcük Belediyesi arşivinde yer alan “somut olmayan kültürel miras” konulu fotoğraf arşivi Türkiye’de tek dünyada da sayılıdır.
 
 
Geçen sene bizim yaptığımız Uluslararası “göç” konulu fotoğraf yarışmasındaki fotoğraflarımız, şuan Birleşmiş Milletler tarafından kullanılıyor. Eser sahiplerinden her fotoğrafın hikayesini istediler. Bunlar da kitap olarak basılıp dünyanın dört bir yanına dağıtılacak.
 
Uluslararası Nakışlı Kırkyama Festivali'miz var. Bu festival ile aynı anda yaptığımız foto maraton var. Seramik sempozyumumuz var. Edebiyatla alakalı olarak Serveti Fünun Sempozyumunu eklemek istiyoruz. Serveti Fünun Gölcük Değirmendere’de Köy Postası adıyla Ahmet ihsan Tokgöz tarafından ilk defa çıkarılıyor. Daha sonra da İstanbul’a giderek Serveti Fünun adını alarak uzun yıllar devam ediyor. Dolayısı ile başlangıç noktası Gölcük olması önemli. Ayrıca bizde şuan Serveti Fünun’un alfabetik arama fizibilitesi dijital olarak hazır. Dolayısı ile biz bunu da konu ile ilgili araştırma yapan araştırmacılara açtık. Kullanabiliyorlar.
 
Sanatın toplumları birleştirici gücünü biliyoruz. Bu anlamda tüm yapılan ve yapılacak olan  sanatsal etkinliklere baktığınızda Gölcük’ü diğer il ve ilçelerle karşılaştırıp ülkemizdeki çizgisinin nerede olduğunu bize söyleyebilir misiniz? Bir çıta varsa, bu şuan istediğiniz çizgide mi yoksa daha da yukarı taşınmasını düşünüyor musunuz?
 
Bizim yakın zamanda yaptığımız bir kadırga şenliğimiz var. Bu sene şenliğin yapıldığı park alanını genişlettik. Orman işletmesinin izni ile de yeni bir yol açtık. Araçlar tek yönden gelip tek yönden inebiliyorlar. Aydınlatmayı da ona göre yaptık. Trabzon’dan gelen misafirlerimiz vardı. Ticari olarak birçok şenlikte stant açan kişiler. Şenliğimiz için Türkiye’nin en iyisi olduğunu söylediler. 
 
Bunun dışında bizim Gölcük Belediyesi'nin bir güreş takımı var. Şu an 200 civarında sporcumuz var. Nedim Gürel artık Gölcük Belediye spor güreşçisi oldu . Gölcük’lü olan Yıldıray Akın Baş Pehlivan oldu. Yine bir Gölcük’lü olan Halı Dereli Osman , Ankara Belediyesi Güreşçisi. Kırkpınar’a katılan güreşçilerin tamamı bizim burada ki gölcük müsabakasına gelmişlerdi. 3.lig te profesyonel futbol takımımız var.
 
2.lig te Kadın Voleybol Takımız var. O da profesyonel ligde. 28 tane amatör futbol takımız var, iki tanesi bal liginde oynuyor. Bunun dışında Gölcükte uluslararası ve ulusal başarı sağlamış onlarca sporcu var. Karete,tekvonda, güreşte,yelken sporda başarılar elde etmiş sporcularımız var. Bursa sporda oynayan Ertuğrul Gölcük’lüdür.  Eltimur kardeşler var. Karate şampiyonasında aldıkları madalya İngiltere ve Fransa’dan fazlaydı. Dolayısı ile biz aslında sporcu yetiştiren bir ilçeyiz. 11 ayrı branşta bizim belediye bünyesinde sporcularımız var. Görme engelliler Türkiye 2.si oldular. Bizim sporcularımız bireysel veya takım olarak başarılar sağlıyorlar. 
 
Gölcüğün belediye bünyesinde Türk Sanat Müziği Koromuz var. Birkaç tane de Özel Musiki Koroları var. Gölcükte 2 tane tiyatro var. Bu tiyatrolardan bir tanesi sadece kadınların kurduğu kadınlardan oluşan bir tiyatrodur. Dolayısı ile Gölcük sanat kültür ve spor adına gerçekten ciddi potansiyeli olan bir bölge. Değirmendere’de şiir kuluplerimiz var. Serveti Fünun Sempozyumunun da Tıpkı Zühtü Müridoğlu Heykel Sempozyumu gibi uzun yıllar süreceğine inanıyorum. Ayrıca yapacağımız şehir müzesinde ki galeri de  serveti fünun galerisi olacak.
 
Sizce sanatçı kimdir? Nasıl tarif edersiniz.?
 
Birkaç kelime ile anlatmak zor ama özetle şunu söyleyebilirim. Kendi bakış açısı ile özgün bir şekilde dünyayı ve hayatı tanımlaya bilen kişidir diyebilirim. Bende kendim fotoğraf yarışmalarına katıldım, jüri üyesi olarak bulundum. Mesela fotoğrafta renk konusunda veya başka bir alanda çekilen konunun diğer konuya aktarılması manipülasyon yapılması beni etkilemektedir. Orada fotoğraf sanatçısı aslında, kendi bakış açısı ile gördüklerini yorumlayıp bizim yaşayıp gördüğümüz dünyanın değişmesini sağlıyor. İki kelime ile söyleyebilecek olursak; Hayatı aslında bilim ve sanat şekillendiriyor. Bizim değişmeyen bazı özelliklerimiz var. Mesela dini kurallar gibi. Bunların dışındaki her şeyi bilim ve sanat değiştiriyor. Sabit olmayan konuların dışındaki her şeyi değiştiren sanat ve bilimdir.
 
Sanatın gücünü yadsıyamayız. Sizce bu gücün bir sınırı var mı?
 
Bence yok.  Allah insanları çok donanımlı olarak yaratmış. En önemli lütuf akıldır. Akıl olmayınca iman da olmuyor. Öncelikle baktığınız zaman aklın en önemli özelliklerinden biriside hayal kurması. Olmayan bir şeyleri düşünebilmek. Bu aslında en fazla da  sanatta temayüz ediyor. Yani sanatçı, olmayanı hayal edebiliyor. Bilim adamı da olmayanı hayal edebiliyor ama eldeki veriler ışığında hayal edebiliyor, kuantum fiziğinde bile hayal etse fizik sınırları içinde bunu gerçekleştirebiliyor. Sanatta öyle bir sınır yok. Bazen yüzlerce yıl ötesine tesir eden cümleler kurulabiliyor. Mesela;
 
“Sen de mi Brütüs öyleyse öl Sezar”. Biz bunu Roma zamanında gelme bir söz zannederiz. Halbuki Şekspir’in Jül Sezar eserinden söylenmiş bir cümledir. Bugün baktığımız zaman kendimizi orda tanımlayacak bir şeyler bulabiliriz. Geçenlerde çocuklarla Venedik tacirini konuşuyorduk. Orada yapılan tartışmaların benzerini biz bugün uluslararası siyasete baktığımızda orta doğuda birebir yaşadığımızı görebiliyoruz. Kaç yüz sene önce yazılmış ancak bugünkü tartışmaların benzerini görebiliyoruz. 
 
Sohbetimiz sırasında tarih konusunda engin bilgileriniz olduğu hissiyati oluşuyor. Tarihe ayrı bir ilginiz var mı?
 
Evet tarih benim özel merakımdır. Bunun aslında bütüncül bir bakış açısı olması gerektiğini düşünüyorum. Az önce Gölcük’ün meselelerini söylerken evvela kentin canlanmasından bahsettik. Canlanmayı sağlarken çeşitli faktörleri bir arada düşünerek aslında bunu sağlamak gerekir diyoruz. Bu açıdan baktığınız zaman faktörlerin içinde geçmişten gelen birikim de tarih de var. Geleceğe yönelik bir vizyon o da ne şekilde olabiliyor? Sanatla, bilimle bu vizyonu yapıyorsunuz. Bugünkü koşulları değerlendirirken geçmişi tarihi göz ardı edebilmemiz mümkün değil ve bütün bunları biz yaparken aslında bazı milli manevi değerlerimiz var. Mesela bizde tarih anlatılırken kopuk anlatılır. Yani bizim mesela Osmanlı Tarihi açısından en önemli olayımız Amerika’nın keşfidir, Fransız İhtilalidir.
 
Bunların etkileri konusunda Fransız ihtilalinden kısmen bahsedilirken Amerika’nın keşfi aslında tüm paradigmaları değiştirmiştir. Sanayi devriminin ortaya çıkabileceği sermaye birikimini de sağlayan yine odur. Ticaret yolları yön değiştirmiştir. Mesela bunlar bizim kitaplarda anlatılmaz sonra bir bakarız  1915’te Çanakkale’de  Avusturalyalılar, Yeni Zellandalılar var. Bu adamlar nereden geldi, nasıl geldi? 1.Dünya savaşı 2.dünya savaşı Amerika Birleşik Devletler faktörü var. Daha önemlisi dünyada en fazla NATO üstünün olduğu ülke Canada’dır. Küre şeklinde olan dünyaya bakınca bile iki boyutlu bakıp Amerika kıtasını çok uzak bir nokta olarak düşünürüz. Halbuki kutuplar üzerinden bakıldığında Moskova’dan çok daha yakın. Üçüncül bir bakış açısı olarak ve onun içerisinde de tarih kesin olarak önemli ve bizim kendi tarihimizden gelen özellikleri korumamız sahiplenmemiz gerekiyor. Serveti Fünun’u da bu açıdan çok önemsiyorum.
 
Size sanat mı, matematik mi? diye sorulsa ve bu iki seçenekten birini seçme zorunluluğu tanınsa hangisini seçerdiniz?
 
Dünyada, evrende bir sanat var ama bir matematikte var. Bakıldığında güneşin doğuşundan batışına bir matematik var. Bende lisede matematik bölümü mezunuydum. Fakat baktığınız zaman hangisini tercih ederdiniz derseniz? Ben sanatı tercih ederdim ama sanatı da evrimi hayatı tanımlaya bilmek ve geleceğe yönelik çalışmalar yapmanın bir yolu olduğunu düşünürsek aslında tamamen de matematikten soyutlamamızın mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bu renklerde dahi böyle, belirli bir ışık olmadan renk olmaz. Işığında belli bir skalada olduğunu görebiliyoruz. Mesela mor ötesi ışınlarını göremiyoruz. Dolayısı ile yine işin detayına bakınca matematik olduğunu görebiliyoruz. Ancak biz her şeyi detayına kadar görmüyoruz eğer görebilsek belki yemek yiyemezdik. Bu tüm sanat dalları için geçerlidir. Sanat aslında hayatı renklendiren tat veren çok önemli katkı sağlayan faktör. Hiç kimse bir müziğin evrensel bir dalı olduğunu yadsıyamaz. Müzik aletlerinin yapılışında da kullanımında da matematik vardır.
 
Sanat dallarından sizi en çok etkileyen, kendine çeken hangisidir?
 
Tek bir tane söylemem gerekiyorsa sinema derim. Bence mesela bir 19.yy Roman çağıdır. Gerçekten gelmiş geçmiş bütün roman yazarlarının çıktığı dönem.  Özellikle Rus edebiyatçıların mesela Tolstoy’un romanlarında bir odanın tanımı var. Sanki odadan içeri girmişsiniz gibi ışığın geldiği yönden masanın üzerindeki toza kadar herşeyi görürsünüz. Bence sanat anlamında en fazla hatta tiyatronun da ötesinde çok daha etkili. Tiyatro anlık oluyor ancak sinemada sesle renkle çeşitli efektlerle  istediğiniz gibi sonradan da oynayabiliyorsunuz. Çok geniş kitlelere hitap edebiliyorsunuz. Tesir yönünden baktığınızda daha etkii. Sanatsal anlamda baktığınızda da bir montaj olayı var bütün aslında pek çok sanatı bir arada görebiliriz sinemada. Mesela çoğu filmin müziği tek başına ayrı bir sanat. Mesela Avatar filminin saniyesi için yaklaşık 4 saat çalışılmış. Aslında şu an sinema çağındayız diyebiliriz. Roma dönemi heykel dönemidir, Rönesans dönemi resim ağırlık bir dönem. Geçtiğimiz yüzyıl ise roman çağı diyebiliriz. Bu dönemin sanatı da aslında kanımca sinemadır.
 
Peki sizi en fazla etkileyen sanatçı kimdir?
 
Leonardo Vinci ‘dir. Müthiş bir insan. matematik, resim , heykel her şey var. Birde bizim sanatçılarmızdan mesela Mimar Sinan çok etkilendiğim sanatçılardandır. Şuan bile yapılan camilerin, binaların Mimar Sinan’ın eserlerinden etkilendiğini görebiliyoruz. İşte hayat kısa sanat uzun budur.
 
Sizce ülkemizde sanatın siyasi alanda ki rolü nedir? Hangi çizgidedir?
 
Ben sanat ile siyasetin yanyana anılmasını aslında çok doğru bulmuyorum.  Tarihte bunun örnekleri var. Sanatçı sanat dışında aslında mevcut düzenin dışındaki koşulları düşünen uygulamaya çalışan kişidir. Farklı şeyler düşünebilir. Bu anlamdan bakınca hem bilim adamları hem de sanatçılar açısından bakınca herkes aynı şeyi düşünmelidir yapmalıdır demek doğru bir şey değildir. Bizim aslında sanatın gelişebilmesinin en önemli yolunun fikir ve düşünce hürriyetinin sağlanmasının olduğunu söyleyebiliriz. Özgür bir düşüncenin olmadığı yerde sanat gelişemez. Bu anlamda bakınca sanat ve sanatçının aslında tarihimizde olmadığı derecede şuan özgür olduğunu serbest olduğunu söyleyebiliriz. İnternet ile aslında tüm dünyada yaşayan insanlar birbiri ile daha iletişimde ve entegrasyonda olduğunu söyleyebiliriz. Biz istesek de istemesek de başka insanları başka ülkelerde yaşayanları da etkileyebiliyoruz. Onlarda bizi etkiliyor. Bugün dünyanın her bölgesindeki eserleri dinleyebiliyor bizimkileri de onlar dinleyebiliyorlar.
 
Etkileşimin aslında en üst düzeyde olduğu bir dönemdeyiz. Biz Gölcük Belediyesi olarak şu sanatsal etkinliği yapıp karşılığında şunu alalım diye bir beklentimiz yok. Biz mesela somut olmayan kültürel konulu yarışmayı yaparken sonucunda Birleşmiş Milletlerin gelip bizim arşivimizi kullanacağını bilmiyorduk. O yaptığımız işin bereketidir. Biz şunu yapalım karşılığında o olsun diye bakmıyoruz. Tamamen özgün üretim olsun ama bu da belli bir birikimle oluyor. Ben Değirmendere'de şiir dinletisine katılıyorum oraya gelen arkadaşlar bu konu ile ilgiil alt yapıları var. O ortamın içinde bulunmak zaten büyük bir mutluluk. Onun neticesinde siz yeni birşeyler öğrenirseniz artı bir kazançtır. Elbette sanatsal faaliyetlerin Gölcük'ün tanıtımına katkısı olur ancak öncelikle Gölcük'e ve bize katkısı olur. Artıları ise o işin bereketidir diyelim. Biz sanatın geçmiş ile olan bağımızı koruduğuna inanıyoruz. Bu nedenle de çok önemsenmelidir diye düşünüyoruz.
 
Fotoğraf sanatı ile ilgilenen biri olarak, ilgi odağınız hangi tarz fotoğraflardan oluşmaktadır?
 
İçinde insan olan, bir hikayesi olan, oraya bakınca insanların kendilerinden bir şey bulduğu fotoğraflar beni her zaman etkilemiştir. Ancak ben fotoğrafların serbest çalışılabileceğini düşünüyorum. Mesela gün batımında yürüyen çocuk var ama ben onun yanında gökyüzünde uçan kelebekleri hayal ediyorsam onları da oraya ekleyebilmeliyim. Fotoğraf sanatında manipülasyon ve kurguya karşı değilim. Sadece gözün gördüğü olmamalıdır diye düşünüyorum. O yüzden de sinema çok önemli kanımca. Senaryo olarak yazılı bir metin var, görsel sanatlar var bunların canlandırılması kurgu montaj ve müzik var. Çok yönlü bir sanat dalı.
 
Sinemaya olan ilginiz görülüyor ki çok yoğun. Bu alanda çalışmalarınız var mı?
 
Ben senaryo yazma eğitimi aldım. Bir iki tane de kısa film çalışması için senaryo yazmıştık ama çekimlerini henüz yapmak nasip olmadı. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.