CHP İzmit İlçe Başkanı Gökhan Ercan’ın yazılı açıklamasının içeriği şöyle:
Mecliste salt çoğunluk sağlanamayarak reddedilen ve 22’nci dönem CHP Milletvekillerinin karşı çıktığı 1 Mart tezkeresinin yıldönümünde 22’nci Dönem Milletvekillerine teşekkür eden CHP İzmit İlçe Başkanı Gökhan Ercan, “1 Mart tezkeresine karşı tavır Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine ve ulusal bağımsızlığımıza sahip çıkma mücadelesinin örneği olmuştur. O dönemde de partimiz, halkın sesi olmuş ve Türkiye'nin savaşa sürüklenmesini engellemiştir.
Irak krizi konusunda hükûmet tarafından 25 Şubat 2003'te TBMM'ye sunulup genel kurulda reddedilen ve tam adı "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükûmet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi" olan ve mecliste salt çoğunluğa ulaşılamayıp reddedilen tezkerenin yıldönümünde CHP İzmit İlçe Başkanı Gökhan Ercan bir mesaj yayınladı.
Ercan mesajında şu ifadeleri kullandı: “1 Mart tarihi ülkemizin dış politikasında, bağımsızlık ve egemenliğin Türk halkının çıkarları doğrultusunda olması gerektiğini gösteren ve partimizin bu açıdan Türkiye siyasi tarihindeki duruşunu somut olarak gösteren bir tarihtir. 1 Mart 2003 yılında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla istediği, “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi" olarak hafızamızda yer alıyor.
Kısaca konuyu anlatacak olursak, o dönemde Irak’a sözde demokrasi götürecek olan Amerika Birleşik Devletleri ve Başkanı Bush, Irak’ın işgali için bizim topraklarımızda, en fazla 62 bin yabancı askerî personelin 6 ay süreyle Türkiye'de bulunması öngörülüyordu. Yabancı kuvvetlerin hava unsurları 255 uçak ve 65 helikopteri aşamayacaktı. Bu konuda AKP’li Milletvekilleri bile fikir ayrılığına düşmüştü. Partimizin duruşu ise bugün neyse o günde oydu, Cumhuriyeti kurarken duruşu nasılsa o günde aynı öyleydi.
PARTİMİZ TÜRKİYE'NİN SAVAŞA SÜRÜKLENMESİNİ ENGELLEMİŞTİR
Yapılan oylamaya 533 milletvekili katıldı, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Ancak, Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen 267 salt çoğunluğa ulaşılamadı ve o dönem partimizin Genel Sekreteri olan Önder Sav’ın meclisteki karşı duruşu Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine ve ulusal bağımsızlığımıza sahip çıkma mücadelesinin örneği olmuştur. O dönemde de partimiz, halkın sesi olmuş ve Türkiye'nin savaşa sürüklenmesini engellemiştir.
BUGÜN GELİNEN NOKTADA SURİYE’NİN KAÇA BÖLÜNDÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ
Irak’ın o savaş sonrasındaki durumunu anlatmamıza gerek yok. Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdikleri, dünyada örneği olmayan bir yönetim biçimi sonrasında tek adam iktidarının kurulmasıyla tüm kontrol tek kişide birleşti. Irak’ın ardından sıra Suriye’ye gelmişti ve o zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip Türkiye, Irak’ta olsaydı, Irak’ın durum böyle olmazdı. 1 Mart tezkeresi ilk anda geçseydi, Türkiye masada olacaktı” dedi. Bildiğiniz gibi bu savaşa dahil olmamızla yüzlerce askerimiz şehit oldu. Ve bugün gelinen noktada Suriye’nin kaça bölündüğünü ve İsrail’in nereleri aldığını canlı bir şekilde görüyoruz.
TERÖRİSTLE MÜZAKERE OLMAZ MÜCADELE OLUR DİYORUZ
Şimdi soralım o halde; “1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak’ın durumu böyle olmazdı” diyordunuz, ne oldu şimdi Suriye’ye. Suriye’den Türkiye’ye kontrolsüzce göç akını neden oldu? Biz burada ne kazandık? Onlarca askerimiz neden başka topraklarda can verdi? Peki biz burada ne kazandık? Savaşın göbeğinden çıkmış o topraklarda bizim ürettiğimiz ürünler neden bizim ülkemizden daha pahalı? Terörle mücadele ettiğinizi söylüyordunuz. Bugün neden teröristle pazarlık yapıyorsunuz? Sizin bunlara cevap verebileceğini düşünmüyorum. 1 Mart Tezkeresinin yıldönümünde biz o gün hangi duruşu sergiliyorsak bugünde aynı duruşu sergiliyoruz. Teröristle müzakere olmaz mücadele olur diyoruz. O dönemin sorumluluk bilincini ve halkımızın gösterdiği direnci hatırlıyoruz. Türkiye'nin dış politikasında bağımsızlık ve egemenliğin olmazsa olmaz koşul olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.