BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Ölüm tehdidi aldım

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, terör soruşturması kapsamında ifade verdi. Gizli tanık ifadelerine tepki gösteren İmamoğlu onlar için “kumpas” ve “yalan” dedi. İmamoğlu birçok soruyu ahlaksızca bulduğunu da söyledi. Gözaltındaki İBB Başkanı, kent uzlaşısıyla ilgili soru için “Bunu gidin DEM Parti’ye sorun” diye cevapladı. Ayrıca İmamoğlu, ölüm tehdidi aldığını da belirtti. İşte İmamoğlu’nun ifadesi... 

23 Mart 2025 18:32
Ölüm tehdidi aldım

19 Mart Çarşamba günü gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “kent uzlaşısı” soruşturması kapsamında ifade verdi.

Soruşturmayı “ahlak dışı ve kasıtlı” olarak nitelendiren İmamoğlu, DEM Parti ile yürütüldüğü iddia edilen pazarlık süreci, Reform Vakfı’na dair iddialar ve MASAK raporları hakkında da ifade verdi.

İmamoğlu ifadesinde kendisine aktarılan gizli tanık ifadelerine tepki gösterdi:

“Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Uydurma kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir.”

“AHLAKSIZ VE KASITLI SORULAR”

Ekrem İmamoğlu, “Yurtdışına legal veya illegal yollardan çıktınız mı?” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Yurtdışına defalarca legal çıkışlarım vardır. ‘İllegal yollardan çıktınız mı sorusunu’ 16 milyon İstanbullunun belediye başkanına sorulmasını en üst seviyede ahlaksızlık ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum.”

İmamoğlu’na “Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?” diye soruldu.

Ekrem İmamoğlu bu soruya, “Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milleti aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum, büyüdüm. Ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam. Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu soruyu de yukarıdaki soru gibi ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum” diye cevap verdi.

İMAMOĞLU: ÖLÜM TEHDİDİ ALDIM!

İmamoğlu şöyle devam etti:

“Yine ifade edeyim ki bu kadar önemli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahil almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemeleri bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim. Her vatandaşı koruma görevi devleti aittir.”

İMAMOĞLU’NUN İFADESİ: “DEM PARTİ’NİN SÖYLEMİ”

İmamoğlu, savcılık tarafından yöneltilen kent uzlaşısı kavramına ilişkin soruya, bu terimin kendisine ait olmadığını belirtti:

“Ben 2019’dan bu yana İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı ifadelerini kullandım. Kent uzlaşısı DEM Parti’nin söylemidir. Başka bir partinin yaptığı tarif beni bağlamaz.”

“İSTANBUL İTTİFAKI ADAYIYIM”

İmamoğlu ifadesinde şunları söyledi:

“Ben 2018 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul’da Millet İttifakı’nı temsil eden CHP ve İYİ Parti genel başkanlarından da izin alarak ‘Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle ben buradan İstanbul İttifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile biz ileride bütün ülkemize Türkiye İttifakını temsil etmemiz gerekir’ dedim.

O günden bu güne her siyasi yarışta özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye ittifakı ifadelerini sayısız kere kullanmışımdır. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi aynı duygulu paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. ‘Kent uzlaşısı’ ifadesi DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul’da DEM Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı çıkarmıştır. Buna rağmen CHP İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye ittifakı söylemi ile ve sloganlaştırırsak kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye’nin muhtelif illerinde ilçelerde oluşan Meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir. İstanbul’da bir çok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM gibi birçok partide siyaset yapmış insanlar listelere dahil edilmiştir. Bu süreç CHP genel merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir.”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent uzlaşısı ifadesinin kendisine sorulmaması gerektiğini söyledi, “Kent uzlaşısı bana değil şu anda Türkiye’nin mevcut siyasi gündeminde hükümetli yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır” dedi.

“KASITLI STRATEJİ”

İBB Başkanı, yoğun telefon trafiğinin siyasi görevleri gereği olağan olduğunu belirterek, “Bu kadar çok kişinin terörle iltisaklı olduğu biliniyorsa, devlet neden beni uyarmadı? 16 milyon İstanbullunun Belediye Başkanı’na bunu söylemeyip şimdi sorguya dönüştürmek, kasıtlı bir stratejidir” dedi.

AZAD BARIŞ’LA TEMASLAR: “FİKİR ALIŞVERİŞİ YAPILAN TOPLANTILARDI”

İBB Başkanı İmamoğlu, DEM Partili eski yönetici ve Diyarbakır milletvekili adayı olan Azad Barış’la yüz yüze geldiğini söyledi. Ancak bu görüşmelerin büyük bölümünün çeşitli analiz toplantılarında, DEM milletvekilleri ve düşünce kuruluşlarıyla birlikte gerçekleştirildiğini belirtti:

“Azad Barış isimli tanıyorum. Onunla irtibat kurduğum yaklaşık yedi yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimce ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurumu üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleri ile gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir.

Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyesi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları, ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. Teknik ve siyasi analiz görüşmeleri ve ağırlıkla farklı seçmen gruplarının eğilimleri ilgili görüşmelerdir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim.”

“REFORM VAKFI’NIN KURUCUSUYDUM”

Ekrem İmamoğlu, Reform Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldığını ancak aktif yönetiminde yer almadığını söyledi. Mehmet Ali Çalışkan’ı 2018’den bu yana tanıdığını ve CHP ile birlikte yürüttüğü analiz çalışmalarından bildiğini söyleyen İmamoğlu şöyle devam etti:

“Mehmet Ali Çalışkan, 2018 yılında İBB başkan adayı olduğum tarih itibariyle tanıştığım, o dönemde CHP ile çalışan bir araştırma ve siyasi analiz şirketi sahibi olduğunu bildiğim bir arkadaşımdır. Daha sonraları kendisi ile siyasi analiz konusunda çok kereler birlikte olduğumuz kendisini bir kısım araştırmalar yaptırdığımız ancak daha yoğun bir şekilde CHP ile birlikte çalıştığını sildiğimiz fikir ve yetenekleri kamuoyunca da biline bir araştırmacıdır. Reform Enstitüsü ismi eli birlikte bir vakfa dönüştürerek düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda olduğumuz bir kurumdur. Ancak zaman içerisinde henüz çok etkin bir şekilde faaliyetlerde bulunmaya dönük planlama kurgulanamamıştır. Kurucuları arasında ben de varım. Yukarı da bahsi geçen finans veya DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı kurmakla ilgili ne Murat Ongun’un ne Mahir Polat’ın ne de Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan’ın ilişkisi yoktur. Herhangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. CHP’nin siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir parti ile ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığına ihtiyacı yoktur, olamaz.”

İMAMOĞLU’NUN İFADESİ: “İNSAN HAYSİYETİNE HAKARET”

İfadesinde sıkça gizli tanıkların iddialarına yer verilmesi üzerine İmamoğlu, bu yöntemi sert sözlerle eleştirdi, “Tümü ile yalan iftira, uydurma, bahsi geçen insanların namusuna şerefine haysiyetine hakaret içeren seviyesi çok düşük cümlelerle doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek 3 kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul’da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntü ile
karşılıyor ve kınıyorum” dedi.

“GÖZALTINA ALINMA GİRİŞİMİ METODUNU TÜMÜYLE KINIYORUM”

İmamoğlu, ifadesinin sonunda şunları söyledi:

“19 Mart 2025 sabah saat 06:00 itibari ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce çok sevdiğim polisimizi yığarak güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir şekilde gözaltına alınma girişimi metodunu tümüyle kınıyorum.

İMAMOĞLU’NUN İFADESİ: “BU SÜREÇ TÜRKİYE’NİN İTİBARINI ZEDELEMİŞTİR”

İfade etmeliyim ki işlemi yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir davranışı da olmamıştır. Ancak bu talimatı veren kişi ve şürekası Türkiye’ye çok büyük bir bedel ödetmiştir. Dört gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan uydurma sorularla dolu en güçlü dayanağını gizli tanıkları bağlamış gözaltına üç-beş gün kala MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır. Bu süreç Türkiye’nin itibarını zedelemiştir. Hukuk ve adalet duygularını vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. Ekonomisini alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir.

Elbette bu süreci yöneten insanlar ve yöneticisinin, yüce yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Aynı kişi ve şürekası yine bir başka Ramazan ayında 2019 da 6 Mayıs’ta gözünü kırpmadan kul hakkı yiyerek milletin iradesini gasp etmiştir.

“MİLLETİMİZİN GEREKEN CEVABI MUTLAKA SANDIKTA VERECEKTİR”

2025 yılına geldiğimizde aradan altı yıl geçmesine rağmen yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış hala bel atı oyunlarla mert olmayan anlayışı ile milletin iradesini gasp etmeye kul hakkı yemeye devam etmektedir. Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı adaleti gereken cevabı mutlaka sandıkta verecektir. Gözaltına alınmadan oluşturulan uydurma altı soruşturma 30 yıla yakın hapis cezası istemi iptal edilen 31 yıllık diploma sadece gözaltından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma. Ben ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım.

“HAKKIMI ÖMRÜM BOYUNCA HUKUKİ YOLLARDAN ARAYACAĞIM”

Dünden bugüne milyon kat milletimizin gücünü arkamda daha fazla hissediyorum. Cesaretimin tarifini dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten Ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır. Aksi taktirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır. Bu gün vermiş olduğum ifade de görüyorum ki beni ve arkadaşlarımı akla hayale gelmeyecek suçlama ve iftiralarla bir yol tercihi yapılmaktadır. Ben Anadolu’nun bağrından çıkmış devletinin birlik ve bütünlüğüne bağlı, Trabzon’un 40 haneli bir köyünde doğmuş, bir çocuğun İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını sağlayan cumhuriyete olan bağlılığını her koşulda ifade eden Atatürk’ün emaneti ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ prensibini kamu hizmetinde asla unutmayan demokrasi aşığı bir kişi olarak bu süreci önüme koyan herkesi en üst seviyede kınıyor, hakkımı ömrüm boyunca hukuki yollardan arayacağımı beyan ediyorum.

Hak yemem, hakkımı da yedirmeme prensibimi milletimiz çok iyi bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bu gün itibari ile sorumluluk alarak hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrında ki duvarlara çarpıp geri dönecektir.”

İMAMOĞLU’NUN AVUKATLARININ BEYANI;

“Terörle Mücadele Kanunu 1. Maddesinde Terör suçunun tanımı ve unsurları net olarak izah edilmiştir. Bir suçun varlığından söz edilebilmesi için her şeyden önce bir fiilin gerektiği, terör suçunda ise bunun yanı sıra bu fiilin açık seçik ve kanıtları ile birlikte sunulması gerektiği kuşkusuzdur. Müvekkilimizin yaklaşık 4 saattir ifade verdiği bu soruşturma içeriğinden görüldüğü üzere müvekkilimize yönelik somut bir fiil isnadı bulunmadığı gibi, soyut, akla aykırı, olmayanı varmış gibi gösterip bundan sonuç çıkarma gayretlerine dayanan ve bu gayretlerinde sonuç verebileceği yanılgısı ile içeriği boş, yaratılmış gizli tanıklar, adı belirtilmemiş açık tanıklar, soruşturmadan bir gün önce alelacele alındığı anlaşılan ve hatalı tespitler içerdiği tartışmasız olan MASAK raporları, ne ifade ettiği belli olmayan baz istasyonu tespitleri gibi sayısız hukuka aykırı yanlı asla kanıt olduğu öne sürülemeyecek tasarlanmış ve üretilmiş sözde belge yığınına dayandırılmıştır.

“ADI GÖZALTI DA OLSA AÇIKÇA REHİN ALMADIR”

Böyle bir soruşturma evrakından hareketle bir kişinin gözaltında tutulması ve adı gözaltı da olsa açıkça rehin almadır. Hiçbir meşruiyeti bulunmamaktadır. Müvekkilimizin tutsak olarak tutulduğu her saniye bu soruşturmayı yaratanların suçunu daha fazla ağırlaştırmaktadır.

“ADALET ÜZERİNDE HERHANGİ BİR TERÖR YARATAMAZ”

Ekrem İmamoğlu’nun derhal serbest bırakılmasını talep ederiz. Kısaca temel ceza kanunlarının amacı kişi temel hak ve özgürlüklerini korumaktır. Dolayısıyla TCK’nın genel hükümleri özel ceza Kanunlarının ve ceza içeren kanunlarda ki suçlar içinde uygulanır. Dolayısıyla TMK’nın demokratik toplum düzeni insan hakları hukuk ve adalet ürerinde herhangi bir terör yaratamaz. Devlet Yurttaşına tuzak kuramaz, hukuk ve adalet için açıldığı ileri sürülen her soruşturma toplum üzerinde korku, baskı ve caydırıcı bir amaçla kullanılamaz. Bu soruşturmanın suçta ve cezada kanunilik ilkesine tamamen aykırı olduğu açıkçı ortaya çıkmıştır. Nokta.”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.