Dolar, haftaya yükseliş trendiyle başlamasının ardından 4.90'lı seviyelerle TL karşısında tarihi zirveyi gördü. Merkez Bankası'nın geç likidite penceresi faizini arttırmasıyla 4.50'lere dek gevşese de burada tutunamadı ve 4.80 üzerine dokundu. TCMB dün uzlaşmalı vadeli döviz satım ihaleleri üst sınırı arttırdı ve parite 4.70'lere geriledi. Bugün ise kur güne 4.75 ile başladı.
Doların önlenemez yükselişinin piyasaları nasıl etkileyeceği merak konusu…Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, döviz artışının tarıma ve gıda ürünlerine nasıl yansıyacağını araştırdı.
Ali Ekber Yıldırım, “Dövizdeki artış tarımda maliyetleri artıracak, ithalatı düşürecek” başlıklı yazısında, “Dövizdeki artış tarımı iki yönlü etkileyecek. Türkiye'nin dışa bağımlı olduğu tarımsal girdilerde ve ham maddelerde ithalat faturası büyüyecek. İthal ürünlerin fiyatı aratacağı için yerli ürünlere olan talep artacak. İthalat yerine yerli üretim cazip hale gelecek” ifadelerini kullandı.
İşte Ali Ekber Yıldırım’ın o yazısı…
Son günlerde döviz kurundaki ani yükselme tarım sektörünü iki yönlü etkileyecek. Mazot, gübre, tohum, tarım ilaçları, yem hammaddeleri başta olmak üzere bir çok girdi ithalatla karşılanıyor. İthal girdilerdeki fiyatın artması tarımda üretim maliyetlerini büyük oranda artıracak. Bu maliyet artışının fiyatlara yansıması ile tüketici gıda ürünlerini daha pahallıya almak zorunda kalacak. Maliyet artışı fiyatlara yansıtılmazsa çiftçi üretim yapamaz duruma gelir.
Yıllardan beri yazdığımız gibi Türkiye, uyguladığı yanlış politika nedeniyle tarımda dışa bağımlılığın faturasını çok ağır ödeyecek. Ülkeye döviz kazandırması beklenen tarım sektörü ithalat bağımlılığı ile daha çok döviz yutacak.
Üretim için zorunlu olan girdi ve hammadde ithalatı yapılmazsa üretimin sürdürülmesi zor olacak. Çiftçi üretim yapmak için mazot kullanmak zorunda. Mazotun hammaddesi olan petrol ithal ediliyor. Yani döviz ödenerek alınıyor. Döviz fiyatı arttıkça mazot daha pahallıya gelecek. Seçim öncesi özel tüketim vergisi düşürülerek bu artış yansıtılmamaya çalışılıyor. Fakat bir ay sonra seçim bittiğinde bugün yansıtılmayan zamlar çok daha yüksek oranlı olarak fiyatlara yansıyacak.
Bir başka önemli girdi olan gübrede de Türkiye, ham madde bakımından yüzde 90 oranında dışa bağımlı. Ham madde fiyatı arttıkça gübre fiyatı artacak. Çiftçi daha pahallıya gübre kullanmak zorunda kalacak. Üretim maliyetleri artacak ve ürün fiyatlarına yansıyacak. Çiftçi pahallı diye gübre kullanmazsa bu kez verim düşecek ve ürün azalacak. Yine ürün fiyatı artacak.
GIDA FİYATLARINI İTHALATLA DÜŞÜRME DÖNEMİ BİTİYOR
Gıda fiyatlarındaki artışı durdurmak için hükümetin çok sıklıkla başvurduğu ithalat seçeneği devre dışı kalacak. Dövizdeki artış ithal tarım ve gıda ürünlerinin fiyatını artıracak. Bu nedenle gıda fiyatlarını ithalatla düşürme çiftçiyi ithalatla tehdit ve terbiye etme dönemi sona eriyor.
Kırmızı et fiyatlarını düşürmek için yapılan canlı hayvan ve et ithalatı bundan sonra çok zor olacak. Hükümet ithalatta ısrar ederse çok daha yüksek oranda döviz ödemek zorunda kalacak. Dövize ihtiyaç duyulan bir dönemde bunun uygulanması pek mümkün değil. Dövizdeki artışla ithal etin fiyatı yerli etin fiyatından yüksek olursa zaten ithalatın bir anlamı olmayacak.
İTHAL MERCİMEK FİYATI YERLİ İLE EŞİTLENDİ
Son yıllarda üretimin yetersiz olması nedeniyle en çok ithal edilen ürünler arasında yer alan bakliyatta ithal ürün fiyatı ile yerli ürün fiyatı aynı seviyeye geldi. Kanada'dan ithal edilen kırmızı mercimeğin Mersin Limanı'na teslim fiyatı ton başına 410 dolar. Henüz yeni hasadı başlayan yerli ürün mercimeğin fiyatı da yaklaşık olarak 380-400 dolar. Benzer bir durum nohut, fasulye ve diğer bakliyat ürünleri için de geçerli.
Bakliyat ürünlerinde özellikle kırmızı mercimekte dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat yapılarak,iç piyasada işlendikten sonra Ortadoğu ülkelerine ihraç ediliyor. Bu şekilde çalışan sadece Mersin'de 25 büyük işletme var. Dövizdeki artış nedeniyle ithalatın pahallı hale gelmesi bu işletmeleri çalışamaz hale getirebilir.Yıllardır büyük mücadelelerle kazanılan ihracat pazarları kaybedilebilir.
UN VE MAKARNA İHRACATI TEHLİKEDE
Türkiye, un ve makarna ihracatında çok önemli başarılara imza attı. Un ihracatında dünya lideri olan Türkiye, bu ihracatı büyük oranda Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında veya Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) sıfır gümrükle ithal ettiği buğdayı işleyerek ihraç etmesi ile elde etti. Bu yıl Toprak Mahsulleri Ofisi makarnalık buğday alım fiyatını ton başına 1100 lira, ekmeklik buğdayın fiyatını 1050 lira olarak açıkladı. Bu yaklaşık olarak 220 dolar seviyesine denk geliyor. İthal buğdayın fiyatı da bu seviyelerde. Dövizdeki artış ithalatı cazip olmaktan çıkarırsa ve fiyat yükselirse Türkiye ithalata dayalı olarak elde ettiği un ve makarna ihracat pazarlarını kaybedebilir.
ÜRETİM DESTEKLENİRSE SORUN AŞILABİLİR
Dövizdeki artış ithal ürünlere karşı yerli ürüne olan talebi artırabilir. Hükümet bu krizi fırsata çevirmek için ithalata ödediği dövizin en azından bir bölümünü yerli üreticiye destek olarak verirse yerli üretim artırılarak bu kriz aşılabilir. İç piyasanın ihtiyacı karşılanacağı gibi ihracat yapılarak ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde ciddi döviz girişi sağlanabilir.
Özetle, dövizdeki artış tarımı iki yönlü etkileyecek. Türkiye'nin dışa bağımlı olduğu tarımsal girdilerde ve ham maddelerde ithalat faturası büyüyecek. İthal ürünlerin fiyatı aratacağı için yerli ürünlere olan talep artacak. İthalat yerine yerli üretim cazip hale gelecek.