Yılbaşından bu yana TL'nin aşırı değer kaybetmesi, cari açığın bu yıl 57 milyar doları aşacak olması ve şirketlerin ağır borç yükü Türkiye'nin uluslararası arenada daha çok gündeme gelmesine neden oluyor. Seçimden sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinden sonra ekonomi yönetimine duyulan güvensizlik yabancı yatırımcıların Türk varlıklarından çıkışını hızlandırdı. Ancak yabancılar, zaten bir süredir, bozulan ekonomik göstergeler dolayısıyla Türk varlıklarından çıkıyordu. Veriler,sermaye girişinin kesilmesi durumunda ise finansal piyasaların ağır bir darbe alacağını gösteriyor.
TL'de uzun süredir devam eden kayıplar, piyasalarda yaşanan çalkantının en önemli nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. TL'deki değer kaybı ise aynı zamanda enflasyonu yükseltiyor ki bu da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, enflasyonu düşürmek için geleneksel politika tepkisi olan faizlerin yükseltilmesinden hoşlanmadığını bilen Merkez Bankası için önemli bir sorun yaratıyor.
BORÇ YÜKÜ AĞIR
Türk şirketlerinin ya da bireylerin dolar cinsinden borçlarının geri ödenmesini daha pahalı hale getiriyor. Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) verileri Türkiye'nin, Meksika'nın 256 milyar dolar borcunun biraz aşağısında, 200 milyar dolar gibi ağır bir borç yükü olduğunu gösteriyor.
İyi haber ise, TL'nin şu anda gerçek değerinin oldukça altında olması. Arjantin Pesosu yılbaşından bu yana yüzde 46.2 değer yitiriken, TL yüzde 27.9 değer kaybı ile dikkat çekti. TL'den sonra en çok değerinin altında işlem gören para birimi yüzde 17.5 ile Brezilya Reali ve yüzde 8.4 ile Hindistan Rupisi geliyor. Fathom Consulting'in finansal kırılganlık göstergesi, Türkiye'nin ne kadar kötüye gittiğini de gösteriyor. Sıfır ile 10 arasında yapılan derecelendirmede 1'in altındaki notlar söz konusu devletin borçlarının temelde güvenli olduğunu, 3 üzerindeki notlar ise temelde güvenli olmadığını gösteriyor. Türkiye'nin endeksteki puanı 4 olurken, Güney Afrika'nın 3.1, Meksika'nın 3, Brezilya'nın puanı ise 3.5 düzeyinde bulunuyor.
HIZLI BÜYÜME BORÇLA YARATILDI
Türkiye'nin yüksek büyümesinin riskli bir alan olan kredi patlamasıyla beslenmesi de ekonomiyi zorlayan önemli faktörlerden biri oldu. Yıllık bazda yüzde 20 olan kredi büyümesi Türkiye'yi Bank of America Merill Lynch tarafından izlenen gelişmekte olan ekonomiler arasında üçüncü sıraya oturtuyor. Yapılan sıralamada Türkiye'nin önünde sadece Arjantin ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti var. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) verilerine göre Türk bankacılık sistemindeki genel kredi/mevduat orantısının yüzde 100'ü aştığını gösteriyor. Yani, kredi piyasalarında önemli bir tıkanma olduğunda bunun ciddi sorunlara yol açması kaçınılmaz görünüyor. Türkiye ile birlikte Güney Afrika, Şili, Meksika ve Kolombiya da benzer risklerle karşı karşıya bulunuyor. Bankacılık siteminde takipteki kredilerin, toplam kredilerin sadece yüzde 3'ü düzeyinde olması olası bir krizin etkilerini azaltabilecek bir tampon işlevi görüyor. Bu orana Yunanistan'da yüzde 48, Ukrayna ise yüzde 56 düzeyinde seyrediyor.
DİP YAPTI
Türkiye tahvil piyasasındaki satışların dramatik boyutlarda ulaşması endişelerin büyümesinde etkili oldu. Merkez Bankası son aylarda faiz oranlarını 5 puan artırmış olsa da yatırmcılar, yüzde 15.39'u bulan enflasyon nedeniyle, tahvil getirilerinin reel anlamda yüzde 1'in altında seyrettiğini vurguluyor. Yatırmcıların döviz satıp TL alarak tahvil piyasalarına girmeleri dolasıyla çıkışta kurdaki yükselişten etkilenerek reel kazançlarının azaldığı belirtiliyor.