‘AĞIR VE KÖTÜ BİR DÖNEM’
Kendisi de KHK ile ihraç edilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, resmi olarak sonlandırılması beklenen OHAL sürecini “bir trajedi ve dram dönemi” olarak tanımladı. Gergerlioğlu, “Yüzbinlerce kişinin yaşadıklarıyla Türkiye demokrasisini yaşadığı en trajik dönemdi. Belki de vicdanen bu olaylara bakarak en çok ağlamamız gereken bir dönemdi diyebiliriz. Türkiye çok ağır, kötü dönemler yaşadı ama bu denli kötü bir dönem asla yaşanmamıştı” diyerek süreci özetledi.
‘İKTİDAR FIRSATA ÇEVİRDİ’
OHAL öncesinde AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’nin demokrasi ve hukuk normlarından uzaklaştığını vurgulayan Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “15 Temmuz ile iyice demokrasi ve hukuktan uzaklaşıldı. OHAL ilan edildi ve ülkenin tablosu tamamen bir felaket halini aldı. Var olan demokrasi ve hukuk da ortadan kalktı. KHK’lerle açığa çıkan tabloda tüm muhalifleri sindirilmeyi hedefleyen bir durum var. OHAL’in ilk ilan edildiği günlerde insan hakları alanındaki olumsuz gelişmeleri görerek, uyarılarda bulunmuştuk. O günlerde ilk gözaltındaki işkenceler yoğun bir şekilde gündeme geldi. Bununla birlikte önümüzdeki dönemin son derece zor bir dönem olacağını görmüş ve hemen o günden itibaren eleştirmeye başlamıştık. Aynı zamanda darbeyi de ilk günden ilk dakikadan itibaren eleştirmiştik. Türkiye’de değişim, halkın eliyle olur. Kesinlikle silahla bir çözüm olmaz. Ama darbe girişimi sonrası Erdoğan iktidarı beyaz bir sayfa açmak yerine bunu bir fırsata çevirdi. OHAL ilan edilerek ve iki yıla yakın sürdürerek ülkeyi demokrasi dışı bir şekilde yönetmeye başladı.”
‘ANAYASA DIŞINA ÇIKILDI’
OHAL KHK’lerin kapsamının anayasada belirlendiğini ancak bu dönemde tamamen bu sınırların dışında kalındığını vurgulayan Gergerlioğlu, “KHK’lerin içerdiği maddeleri bir tarafa bırakıyorum, KHK’ler anayasal sınırların dışına çıkarak yayımlandı. OHAL dışındaki konuların KHK’lere konulması bunların AYM tarafından iptalini gerektiriyordu” diyerek, keyfi uygulamalara dikkat çekti.
‘DARBE SONRALARI BU KADAR İHLAL YAŞANMADI’
OHAL ilan edildikten sonra 7’nci kez uzatıldığını hatırlatan Gergerlioğlu’na göre iki yıl boyunca sürdürülmesi hukuka aykırı olduğu için kaldırılacak. “Kalıcı ya da bölgesel OHAL” uygulamasının getirilmesini de beklemediğini ifade eden Gergerlioğlu, “Çünkü Türkiye şu anda dibe vurmuş bir ülke. Son iki yılda çok büyük bir geri gidiş oldu. Bu artık Türkiye’nin kaldırabileceği bir şey değil. O yüzden OHAL’in kaldırılmasıyla bir takım nefes alma ortamı olacak ama sorunlar bitecek mi? Hayır” dedi.MAZLUM-DER döneminde de yoğun olarak insan hakları savunuculuğu yapan Gergerlioğlu, geçmiş deneyimlerinden hareketle yaptığı karşılaştırmayla bu dönemi, “Tüm insan hakları savunucularının ortaklaştığı bir noktada Türkiye tarihinde darbe sonraları dahil hiçbir zaman bu kadar yoğun ihlalin olduğu bir dönem yaşanmadı” diye belirtti.
‘SAVUNMASIZ BİR DÖNEM’
Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu andaki dönem insan hakları savunucularının kendilerini savunamadığı bir dönem haline geldi. İnsan hakları savunucuları başkalarının haklarını savunur. İnsan hakları savunucuları kendi haklarını savunamaz hale geldi. Yıllarca barış ve insan hakları dediğim için ben de ceza aldım. Bir ülkede insan hakları savunucularını siz hedef almışsanız siz zaten insan haklarını hedef almışsınız demektir. Bu da ne kadar vahim bir dönemde olduğumuzu gösteriyor.”
‘MECLİS SUSKUN KALDI’
Milletvekilliği öncesinde olduğu gibi bundan sonrada yaşanan hak ihlallerini gündeme getirip çözüme kavuşturulması için mücadele edeceğini dile getiren Gergerlioğlu, şunları söyledi: “Biz ne kadar baskılara uğrasak da kesinlikle haktan, hukuktan, adaletten demokrasiden ayrılmamız gerekir. Bu toplumun artık bu acı tecrübelerle bunu anlaması, görmesi lazım. Biz hepimiz bu acı tecrübeleri yaşadık. Meclis önceki dönemde de gerekli tepkiyi yeterince çıkaramadı, bu tablo karşısında suskun kaldı. Çok az kişi bu konuda net tavır aldı. Partiler maalesef net tavır alamadı. Herkes bir korku ikliminin esiri oldu. HDP bu noktada elinden geleni yapmaya çalıştı ancak o da büyük bir baskının mağduru oldu.”