"AKP'ye nasıl yansıyacağını bugün görüp söyleme imkânına sahip değilim. Ama hem Sayın Davutoğlu'nun hem Sayın Babacan'ın bir ya da iki ayrı parti kurmalarının Türkiye açısından iyi olacağına inanıyorum. Çeşitlilik güzel bir şeydir. Tekçiliğin Türkiye'yi ne hale getirdiği ortada. Dolayısıyla gerçekten kendilerine, eğer böyle bir yola gireceklerse başarılar dilerim. Ama elbette ilk gözlerini çevirecekleri yer AKP seçmenidir, doğaldır, o alanı tanıyorlar.
Sayın Erdoğan'ın bundan sonra teksif olacağı, tüm her şeyi ile takip edeceği bu iki arkadaşımızın kuracağı partiler olacaktır diye düşünüyorum."Yeni oluşumların İYİ Parti'yi olumsuz etkileyebileceğine ilişkin yorumlara katılmadığını da belirten Meral Akşener, partilerin kendilerini nasıl tanımladığından ziyade seçmenin o partiyi nasıl tanımladığının önemli olduğunu söyledi. İYİ Parti ile ilgili bir değerler araştırması yaptırdığını dile getiren Akşener, şunları kaydetti: "Görülen şey şu: Siz kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın seçmen bir yere oturtuyor. Dolayısıyla ANAVATAN benzeri bir parti kuracağım diye yola çıkıyorsunuz fakat seçmeniniz sizi bir yere konumlandırıyor.
Yani insanlar bir plan yapıyor ama sonuçta sizi tanımlayan da seçmeniniz oluyor. Bilmiyorum bu yeni kurulan partiyi ya da partileri seçmen nereye konumlandıracak, onu göreceğiz. Ama günün sonunda Türkiye için son derece faydalı görüyorum. Siyasette çeşitliliğe ihtiyaç var. İki blok arasındaki siyasi bölünmeyi yani bloklaşarak bölünmeyi Türk insanının birbirleriyle olan ilişkileri açısından mahsurlu görüyorum. Bu durum seçmenin birbiriyle olan ilişkilerinde yumuşamayı sağlayabilir."( ' ) Bizden mi, karşı taraftan mı?
Şimdi Ali Bey, Ahmet Bey'den sonra Sayın Erdoğan bu perspektiften bakacak. Saray'da oluşan bürokrasi duymak istediğini söyleyecek.AKP'nin İstanbul seçimlerinden ağır yenilgiyle çıkmasının ardından parti içindeki muhasebeyi de değerlendiren Meral Akşener, "AKP'de aleni bir iç muhasebe yapılamaz" diyerek şunları vurguladı: "Çünkü Sayın Erdoğan'ın partisinde artık tek seçmenli bir düzenek var. Yani vatandaştan ziyade Sayın Erdoğan'ın gözüne girmek hedefleniyor. Dolayısıyla insanların rahat rahat konuşabilmesi mümkün değil. Saray dediğiniz alan kendine ait bürokrasi üretir, kendine ait değerler üretir, kendine ait hayat tarzları üretir.
O da sizi koparır, yani halktan koparır, her şeyden koparır. Şöyle bir duruma gelir: İş X kişisi için konuşuluyor değil mi, bizden mi değil mi sorusuna gelindiği zaman o iş kopmaya başlar. Biz bunları hep yaşadık. Bizden mi değil mi, bizden mi karşı taraftan mı? Şimdi Ali Bey'den, Ahmet Bey'den sonra Sayın Erdoğan bu perspektiften bakacak. Saray'da oluşan o bürokrasi de görmek istediklerini, duymak istediklerini söyleyecek.