Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun yazılı açıklamasının içeriği şöyle: Suriye’den ilk mülteci akını geldiğinde tarihler Nisan 2011’i göstermekteydi. Aradan geçen 9 yıl sonrasında yıkılmış bir Suriye ve Türkiye’ye sığınmış 4 Milyon insan kaldı. Ak Parti Hükümetleri istedikleri gibi Emeviye Camisinde Cuma Namazı kılamadılar belki ama yanlış politikalar neticesinde Suriye’de ve Türkiye’de pek çok cenaze namazı kılmak durumunda kalmış olduk.
27 Şubat 2020’de yaşanan acı kayıplarımız sonrasında Ak Parti Hükümeti, Ulusal ve Uluslararası hukuka hiç uygun olmayan bir şekilde kamuoyuna: “Sınır Kapılarını açtığını Avrupa’ya geçmeye çalışan sığınmacıları engellemeyeceğini” duyurmuştur.
Bunu duyurmakla da kalmamış sınır kapılarına ücretsiz otobüslerle sığınmacılar taşıyarak tabiri yerindeyse sığınmacıları Avrupa’yla para pazarlığında koz haline getirmiştir.
Sığınmacılar kapıların gerçekten açık olduğunu düşünerek Edirne’ye gelmiş ancak bugün itibariyle 18 gün boyunca Yunanistan’ın insan onuruna yakışmayacak muamelelerine maruz kalmıştır.
Elbette Yunanistan Hükümetinin sığınmacıları kabul etmemesi uluslararası hukukla bağdaşmamaktadır. Ölümlerin de yaşandığı göz önünde bulundurulursa ilerleyen zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yunanistan’a Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözleşmeyi ihlal etmesi sebebiyle ağır cezalar verecektir.
Unutulmamalıdır ki Yunanistan Hükümeti kadar sorumluluğu olan ülke de Türkiye’dir. Sözleşmenin 3. Maddesi Türkiye ne kadar haklı olursa olsun bireyin şiddete, kötü muameleye maruz kalabileceği bir ülkeye gönderilmesini yasaklamıştır.
Bu sebeple Ak Parti Hükümeti Uluslararası Hukuktan doğan sorumluluklarını hiçbir durum ya da şartta devredemez erteleyemez.
Dünyada Mülteciler ne yazık ki haklarına sahip çıkma anlamında en dezavantajlı gruptur. Türkiye’de de durum farklı değildir. Türkiye’deki Suriyelilerin sadece 300 Bininin kamplarda olduğunu, kamp dışındaki Suriyelilerin sadece %25 ine eğitim verildiğini, iş bulabilen Suriyelilerin çalışma koşullarında ILO raporlarına göre 250 Doların altında çalıştığını unutmamalıyız.
Gelinen noktada Ak Parti Hükümetinin istediği para sözünü Avrupa’dan aldığı ve sığınmacıları ücretsiz otobüslerle geri İstanbul’a getirmeye başladığı haberlerini almaktayız.
Bu habere rağmen geri dönmemek üzere sınır kapısına gelen sığınmacıların bekleyişi -sayıları azalsa da- devam etmektedir. Basına da yansıyan görüntülerde bu insanlar Koronavirüs tehdidi devam ederken çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar olarak perişan halde kapıların açılması ümidiyle beklemektedirler.
Hele ki geçtiğimiz hafta sonu bu sığınmacıların Edirne’deki nehirlerde yıkanma görüntüleri toplum vicdanında onarılmaz yaralar açmıştır.
Görünen o ki Ak Parti Hükümeti her duruma karşı tabiri yerindeyse elinde rehineler tutmaktadır. Bunlar yeri geldiğinde Mülteciler, yeri geldiğinde de Selahattin Demirtaş, Osman Kavala gibi diğer siyasi mahpuslar olmaktadır.
Biz muhalefet olarak görevimiz gereği Ak Parti Hükümetine derhal hukuka ve insan haklarına dönme çağrımızı yineliyor, insanca onurlu bir yaşamın bütün halkların hakkı olduğunu hatırlatıyoruz.