Başkan Hasan Atik'in yazılı açıklamasının içeriği şöyle: COVİD 19 salgını ülkemizde ilk göründüğü günden itibaren hükümet, salgına karşı alınması gereken önlemler yerine, sermayeyi, patronları koruyacak önlemler aldı. Partimizin yaptığı tüm açıklamalarda bu durumun işçiler ve emekçiler açısından korkunç bir tabloyla bizleri yüz yüze bırakacağı ifade edildi.
Salgın rakamlarının, Gebze’de 750, Çayırova’da 250, Dilovası’nda 150, Darıca’da 400’e çıktığı iddia edildi. Artış hızının ise % 100 ve üzerinde gerçekleştiği ifade ediliyor. En iyi ihtimalle bölgemizde salgının geldiği boyut bu!
Hükümet tarafından şeffaf bir sürecin yönetilmemesi rakamlara da şüphe düşürmektedir. Partimiz sürecin en başından itibaren gereken önlemlerin alınması başta olmak üzere, tüm detaylarla ilgili açıklamalarda bulunmuştur.
Ne yazık ki partimiz haftalar önce bu tabloya gidiş olduğunu ifade etmişti. Bu rakamlara ulaşılmasının nedeni, işçileri zorunlu olarak çalıştıran kapitalizmin kendisidir. Bakanlar ve diğer tüm yetkililer salgına karşı mücadelede başarılı bir çizgi tutturduklarını iddia ediyorlar.
Ancak açıklanan rakamlar gösteriyor ki, başarı yok, fiyasko var!
Soruyoruz:
İşçilerde Covid 19 tespit edilmesine rağmen, diğer işçilerin de zorunlu olarak çalıştırılması mı başarı?
Farplast’tan Trelleborg’a işçilerin işinden ekmeğinden edilerek işten çıkarılması mı başarı?
Sokağa çıkma yasağına rağmen işçilerin canı yokmuş gibi üretime zorlanması mı başarı?
Zorunlu çalışma nedeniyle, fabrikada kaptığı korona virüsü çocuğuna, eşine bulaştırılması mı başarı?
Ancak 1-2 günlük alışveriş yapabildiği için 4 günlük sokağa çıkma yasağında açlık yaşayan işçi ve emekçilerin olması mı başarı?
İşyerlerinde “hijyen sağlanması” adına kadın işçilerin sırtına bindirilen iş yükü mü başarı?
Evde kadın şiddetinin artması mı başarı?
İşçilerin yıllar içinde kazandığı onlarca hakka, korona bahanesiyle saldırmak, haklarını gasp etmek mi başarı?
Sınıfların olduğu kapitalist toplumlarda, tüm sınıfların başarısından söz edilemez. Evet, bir başarıdan söz edilecekse de işçiler, emekçiler değil, kapitalistler için başarıdan söz edilebilir. Şehirlerin ücra köşelerinde villalarına, yurt dışına, adalara kapanan zenginler için başarı var.
İşsizlik fonunu kendi kasasına indiren patronlar için başarı var. Ücretsiz izin veren buna rağmen teşvik alan patronlar için başarı var! Daha nice başarı!
Evet, yeniden ifade ediyoruz, işçi ve emekçiler için başarı yok, fiyasko var!
İşçi ve emekçilerin birleşmesinden ve kapitalist düzene karşı mücadele etmekten başka şansı yok! İşçiler grevlerinde, “Hak verilmez, alınır” sloganını atma nedeni bugün için daha anlamlı hale gelmiştir.
Evet, haklarımıza yönelik saldırı var, ancak bu duruma karşı mücadelede olmalı. Mücadele edilmedikçe kazanamayız. İşçilerin şanlı mücadele günü 1 Mayıs’a günler kala işçiler, emekçiler silkinmeli ve mücadeleye girişmelidir.
İşçi sınıfına yönelik saldırıların arttığı bu dönemde, her neredeysek fabrikada, mahallede, evde mücadelemizi örgütlemek tüm işçilerin boynunun borcudur. Haydi, salgına karşı ücretli izin, sömürüye karşı sosyalizm mücadelemizi büyütelim!