Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin Eğitim Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Karamollaoğlu, Soma’da 301 madenciyi anarak başladığı konuşmasında “Gerekli tedbirler alınarak faciaların önüne geçilebilir, tedbirler alınmazsa yetkili kişiler sorumludur” dedi.
Karamollaoğlu koronavirüs salgınına karşı ciddi mücadele verildiğini söyleyerek, “Bütün dünyada normale dönmek için adımlar atılıyor ancak endişe de peşinden geliyor. Kurallara dikkat etmezsek, o zaman pişmanlık duymak fayda getirmez” diye konuştu. AVM’lerin açıldığını hatırlatan Karamollaoğlu, bunun ticareti canlandıracağını ancak bu açılışın neye neden olacağının ileride görüleceğini vurgulayarak, “AVM’lerden önce mahkemelerin açılması gerekir… Özellikle Bilim Kurulu’nun daha bir taraf ve gerçekçi hazırlıklar hazırlamasına imkan tanımaktı. Ben yaptım olduğu mantığı ülkemizi beklenmedik sıkıntılara sürükleyebilir” dedi.
İbadethanelerin açılması konusunda dikkatli davranılması gerektiğini kaydeden Karamollaoğlu, camilerin durumunun de ciddi şekilde ele alınarak, gerekli adımların atılması gerektiğini ifade etti: “Cuma namazları eda edilemediği için vatandaşlarımızda hüzün var.”
“GERGİNLİK ARTTIRILIYOR”
Türkiye’nin en önemli konusunun gerginlik olduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, şunları söyledi: “Gerginlik bilerek arttırılıyor ve iktidar mensupları fayda temin etme peşine düşmüşler. Husumetler insanların birlikte projeler üretmesine engel oluyor. Böyle giderse ekonomide gidişat iç açıcı değil. Dolar artıyor. Türkiye’nin yurt dışında itibarı kalmadı. 450 milyar dolarlık borç, artıyor. 170 milyar dolar taksit var ödenmesi gereken.
“YOL HEP IMF’Yİ GÖSTERİYOR”
Yol hep IMF’yi gösteriyor. Hükümet IMF’ye gitmeyi düşünmüyor, neden itibarı sarsılır. Giderse ne alır onu bilmiyoruz. IMF’nin bizim nazarımızda en tehlikeli tarafı, bir ülkeye IMF elini uzattığı zaman ülkenin mali politikalarını da kendisi belirlemek istemesidir.”
“BELEDİYELER ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR”
Şehir hastanelerinin Türkiye üzerine mali yük getirdiğini belirten Karamollaoğlu, belediyelerin engellenen yardımlarını da değinerek, “Siz Biz Bize Yeteriz diye kampanya başlattınız, belediyelerin yardımını engelliyorsunuz. AK Partili belediyelerin başarısız olsalar da önleri açılıyor, diğer belediyelerin maaşlarını ödemesine bile fırsat verilmiyor. Borçları var. Nereden kalmış, önceki iktidar partisinden olan başkanlardan. Hepsine çifte standart uygulanıyor. Gıda yardımı bile verilmiyor” ifadelerini kullandı.
Ekonominin gidişinin kötü olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, işsizlik verilerini de hatırlatarak, iktidarın yaptığı yardımları da kendi taraftarlarına yaptığını kaydetti: “Esnafa ve bireysel kredi isteyen vatandaşa bankanın yolunu gösterdiler. Banka da yıllık yüzde 13-14 bireysel kredi almaya zorluyor insanları. Esnafa da aynı şekilde. Esnaf kredi borcu bile alamıyor çoğunlukla.”
Yap-işlet-devret modelinin ülkeyi sıkıntı içine soktuğunu açıklayan Karamollaoğlu, bu modelle yapılan projelere 3.5 milyar lira para ödendiğini ekledi: “Milletten IBAN numarası isteyeceğinize, IBAN numarası verirseniz bu ekonomiyi düzeltemezsiniz.”
“HEMEN SORUŞTUMA BAŞLATILMALI”
Darbe tartışmalarının ortaya atıldığını hatırlatan Karamollaoğlu, darbenin konuşularak önlenemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Böyle bir şeyin olma ihtimalini şahsen görmüyorum. Birileri kimlerin hakkından geleceğimizin listesini çıkardık demesi gibi bir anlayış olmaz. İktidar tek bir adım atmadı. Hemen sorgulama başlatılmalı. Katliamdan bahsediyoruz. Liste yaptık, kimleri katledeceğimizi biliyoruz diyor. Bu ne biçim memleket sevgisi, insanlık. Bizim savcılarımız elleri kolları bağlı bekliyor. Kaza ara bunun aksine bir iddia ortaya çıksaydı, ipliğini pazara çıkarırlardı. Bu çifte standartla ülkeye huzur getiremezsiniz.
Şu anda mazlumlar çile çekiyor, iktidar bu tip şayialardan (yayın söylenti) beslenerek kendi yerini pekiştirme yoluna gidiyor. Biz buna rıza gösteremeyiz.
“ŞİİR SÖYLEYENLER İNSANLARI HAPSE ATIYORLAR”
28 Şubat’ı yaşadık. Biz mağdur olduk, hapse girdik. Düştüğümüz yerden kalkmayı başardık. Bugünkü arkadaşlar da bunları yaşadılar. Şimdi ne oldu da dün şiir söylediği için hapse girenler, bugün yazı yazdıkları için insanları hapse atıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil.