AKP'ye yakınlığıyla bilinen Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “’Hutame’ nedir, bilir misiniz” başlıklı yazısında, isim vermeden AKP’ye yüklendi.
Abdurrahman Dilipak, geçen günkü yazısında İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara “fahişe” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın da bulunduğu KADEM'i suçlayan Dilipak yazısının devamında, "Bu felaketin sorumluları arasında en önemli isim olarak karşımıza hep Fatma Şahin çıkıyor. Şahin hâlâ bu yönde genelgeler yayınlıyor. Toplumdaki öfke konusunda sanırım bilgi sahibi değil. KADEM bir, Fatma Şahin iki. KADEM aile ile yakın ilişkisi sebebi ile daha öncelikli olarak akla geliyor” demişti. Dilipak'a AKP'nin kurucularından Ayşe Böhürler sert tepki göstermişti. Abdurrahman Dilipak'ın AKP’li kadınlara yönelik ağır ifadeleri üzerine AKP’den ceza talep edilmişti.
“BUNLAR ÇIKARLARI İÇİN HERKESİ SATARLAR”
Dilipak bugünkü yazısında, AKP ile gerginlik üzerine, “Bakın bu ‘kadro’ dedikleri sapıklara güvenmeyin” ifadelerini kullandı.
Dilipak yazısının devamında, “Kadrolaşma adına ehliyet ve liyakati bir kenara bırakmak ateştir yakar” dedi.
Öte yandan Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Dilipak'a yapılanın 'yanlış olduğunu' savundu. Karahasanoğlu, "AK Parti içindeki bir avuç akepelinin kazançlı çıkacağını hatırlatayım" dedi.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısı şöyle:
“Allah (c.c) kitabında sorar: ‘Hutame nedir bilir misiniz?’
Peki, ‘Hümeze’ ve ‘Lümeze’ ne demek bilir misiniz! ‘Ödül’ ‘1 Milyon’ değil. ‘Cennet’! Kaybederseniz gideceğiniz adres belli. Cehennem!. Allah korusun, oraya gidenler, bu dünyada bilmek istemedikleri, ‘Hutame’yi o gün görecekler ve o gün hiçbir pişmanlık fayda sağlamayacaktır.
Kimse Allah’ı yalanlayarak huzur ve saadete, sağlığa kavuşamaz. Haram para, haksız ele geçirilen makam kimseye fayda sağlamaz. Bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Zulm ile abad olunmaz!. ‘Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste’ denmiştir. Bir de bunun ahireti vardır. Haram mal ile beslenen çocuklar bu mirası reddetmek yerine sahiplenirlerse o haram lokmalar o çocukları da zehirler.
Şeytan onları ‘yeryüzünde bir cennet, ebedi bir hayat’ yalanı ile aldattı.
Bakın bu ‘kadro’ dedikleri sapıklara güvenmeyin. Bunlar çıkarları için herkesi satarlar. Yalan söylerler, iftira ederler.. Bu kargaları besleyenler gözlerini sakınsınlar. Allah bunları onları örgütleyenlerin başına bela eder. Onlar kazdıkları kuyuya düşerler. Bu işler böyledir.
Dün olduğu gibi bugün ve gelecekte kadrolaşma adına kamu makamlarını yandaşlarına peşkeş çekenler farklı kimliklere sahip olsalar da aslında onlar zihniyet ikizi tek bir millettirler.
Gelin ‘kamu malı’na el uzatarak ‘kul hakkı’na girmeyin. Şevket Eygi şöyle yazmıştı 15 yıl önce: ‘Son otuz kırk sene içinde Müslümanlar ateşle imtihan olunuyorlar. Haram para ve kazanç ateştir, yakar. İhalelere fesat karıştırmak ateştir.’ Rüşvet ve torpil ateştir yakar.. Kadrolaşma adına ehliyet ve liyakati bir kenara bırakmak ateştir yakar! Riba ve israf, gurur ve zulüm ateştir yakar. ‘1- Veyl o insanları çekiştirip kaş göz işaretleriyle alay edenlerin bütününe. 2- Ve bir mal toplayıp hep onu sayana! (Burada servetin şımarttığı insanlardan söz edilir. Onlar kendilerini diğer insanlardan ayırır. Onları hakir görür ve onlarla alay eder, onlara akıl öğretmeye, onları kontrol altına almaya ve onları terbiye etmeye çalışır. Yani onlara karşı İlahlık ve Rablik taslar) 3- Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır. 4- Hayır, (Vazgeçsin bu hülyadan, malı kendisini kurtaramaz) andolsun ki, o Hutame’ye (Cehenneme) atılacaktır! 5- Bildin mi Hutame nedir? 6- Allah’ın, tutuşturulmuş (yakıcı) ateşidir 7- (O ateş) Ki, (bütün bedenlerini kaplayacak ve kalplerinden hissedecekleri) gönüllerin ta üstüne çıkar! 8- O (ateş ocağının kapıları), onların üstüne kapatılacaktır mutlaka, 9- Uzatılmış sütunlar içinde (bağlanmış) olarak.’
Ne kadar çok ‘insan’ bedenini cehennem odunu yapmak için yokuş aşağı koşar gibi gidiyor.
‘Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk›ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir.’ (Sebe/38)
‘İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.’ (Nur/19)
‘Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canına kıymayın. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasakları işlerse, yakında onu cehennem ateşine atacağız. Onu ateşe atmak da Allah’a pek kolaydır.’ (Nisa/29-30)
Namaz kılmaz, oruç tutmaz, Hacca gitmez, zekât vermez, yeryüzünde kibirle yürür, yetimi horlar, riba ve tefecilik yapar, ihaleye fesat karıştırır, torpil yapar, işi ehline vermez, istişare ve şura yapmadan başkalarına karşı hüküm kurarsa, akrabalarını arayıp sormaz, komşularına karşı görevini yerine getirmez, cahillerden, zalimlerden olur, zina eder, çalar-çırpar, insanların canına kasdeder, helal-haram dikkat etmez, dünya malına tamah ederseniz o zaman varacağınız yer bellidir.
Peygamberimiz ‘ağzınızın tadını kaçıran ölümü sıkça anınız’ der. Biz ölümü fazla hatırlamak istemiyoruz. Bunun tabi sonucu olarak ‘cennet’ ve ‘cehennem’ pek de aklımıza gelmiyor. Oysa ölüm bizi beklemediğimiz bir anda yakalayacak. Herkes ölecek yaştadır.
Gerçek hayat ahiret hayatıdır. Biz acılarla dolu, geçici bir hayatı, ebedi olana tercih ediyoruz. Hepsi dünyada kalacak şeyleri biriktirme konusunda muhterisiz. İhtirasla istediğimiz her şey bizim imtihanımız olacaktır.
Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyden hesaba çekileceğiz hâlbuki! Yaratılış ve bu dünyaya geliş gayemizi unuttuk sanki. Servet, iktidar, makam ve güç başımızı döndürdü!
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve tarihin kırılma noktalarından birinde yaşıyoruz. Ahir zaman fitnesi yakıcı bir fitnedir. Kim bilir, belki, gelecek günler, geçen günleri aratabilir. Şimdi tövbe zamanıdır. Sabırlı olacağız ve haksızlıklara karşı direneceğiz. Allah’ın yardımı bizimle olduktan sonra ne gam! Hayr olan işi asan eden Allah, bizim işimizi kolaylaştırdıktan sonra ne gam. Zalimler, cahiller, inkârcılar, müşrikler, münafıklar, müstekbirler, mürtefinler düşünsünler bu yolun sonu nereye varır diye. Düşünsünler ve çok geç olmadan tövbe edip geri dönsünler. Yoksa yolun sonu belli: Zalimler için yaşasın cehennem. Benden söylemesi. Selam ve dua ile.”
AKP'ye yakınlığıyla bilinen Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “’Hutame’ nedir, bilir misiniz” başlıklı yazısında, isim vermeden AKP’ye yüklendi.
Abdurrahman Dilipak, geçen günkü yazısında İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara “fahişe” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın da bulunduğu KADEM'i suçlayan Dilipak yazısının devamında, "Bu felaketin sorumluları arasında en önemli isim olarak karşımıza hep Fatma Şahin çıkıyor. Şahin hâlâ bu yönde genelgeler yayınlıyor. Toplumdaki öfke konusunda sanırım bilgi sahibi değil. KADEM bir, Fatma Şahin iki. KADEM aile ile yakın ilişkisi sebebi ile daha öncelikli olarak akla geliyor” demişti. Dilipak'a AKP'nin kurucularından Ayşe Böhürler sert tepki göstermişti. Abdurrahman Dilipak'ın AKP’li kadınlara yönelik ağır ifadeleri üzerine AKP’den ceza talep edilmişti.
“BUNLAR ÇIKARLARI İÇİN HERKESİ SATARLAR”
Dilipak bugünkü yazısında, AKP ile gerginlik üzerine, “Bakın bu ‘kadro’ dedikleri sapıklara güvenmeyin” ifadelerini kullandı.
Dilipak yazısının devamında, “Kadrolaşma adına ehliyet ve liyakati bir kenara bırakmak ateştir yakar” dedi.
Abdurrahman Dilipak’ın yazısı şöyle:
“Allah (c.c) kitabında sorar: ‘Hutame nedir bilir misiniz?’
Peki, ‘Hümeze’ ve ‘Lümeze’ ne demek bilir misiniz! ‘Ödül’ ‘1 Milyon’ değil. ‘Cennet’! Kaybederseniz gideceğiniz adres belli. Cehennem!. Allah korusun, oraya gidenler, bu dünyada bilmek istemedikleri, ‘Hutame’yi o gün görecekler ve o gün hiçbir pişmanlık fayda sağlamayacaktır.
Kimse Allah’ı yalanlayarak huzur ve saadete, sağlığa kavuşamaz. Haram para, haksız ele geçirilen makam kimseye fayda sağlamaz. Bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Zulm ile abad olunmaz!. ‘Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste’ denmiştir. Bir de bunun ahireti vardır. Haram mal ile beslenen çocuklar bu mirası reddetmek yerine sahiplenirlerse o haram lokmalar o çocukları da zehirler.
Şeytan onları ‘yeryüzünde bir cennet, ebedi bir hayat’ yalanı ile aldattı.
Bakın bu ‘kadro’ dedikleri sapıklara güvenmeyin. Bunlar çıkarları için herkesi satarlar. Yalan söylerler, iftira ederler.. Bu kargaları besleyenler gözlerini sakınsınlar. Allah bunları onları örgütleyenlerin başına bela eder. Onlar kazdıkları kuyuya düşerler. Bu işler böyledir.
Dün olduğu gibi bugün ve gelecekte kadrolaşma adına kamu makamlarını yandaşlarına peşkeş çekenler farklı kimliklere sahip olsalar da aslında onlar zihniyet ikizi tek bir millettirler.
Gelin ‘kamu malı’na el uzatarak ‘kul hakkı’na girmeyin. Şevket Eygi şöyle yazmıştı 15 yıl önce: ‘Son otuz kırk sene içinde Müslümanlar ateşle imtihan olunuyorlar. Haram para ve kazanç ateştir, yakar. İhalelere fesat karıştırmak ateştir.’ Rüşvet ve torpil ateştir yakar.. Kadrolaşma adına ehliyet ve liyakati bir kenara bırakmak ateştir yakar! Riba ve israf, gurur ve zulüm ateştir yakar. ‘1- Veyl o insanları çekiştirip kaş göz işaretleriyle alay edenlerin bütününe. 2- Ve bir mal toplayıp hep onu sayana! (Burada servetin şımarttığı insanlardan söz edilir. Onlar kendilerini diğer insanlardan ayırır. Onları hakir görür ve onlarla alay eder, onlara akıl öğretmeye, onları kontrol altına almaya ve onları terbiye etmeye çalışır. Yani onlara karşı İlahlık ve Rablik taslar) 3- Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır. 4- Hayır, (Vazgeçsin bu hülyadan, malı kendisini kurtaramaz) andolsun ki, o Hutame’ye (Cehenneme) atılacaktır! 5- Bildin mi Hutame nedir? 6- Allah’ın, tutuşturulmuş (yakıcı) ateşidir 7- (O ateş) Ki, (bütün bedenlerini kaplayacak ve kalplerinden hissedecekleri) gönüllerin ta üstüne çıkar! 8- O (ateş ocağının kapıları), onların üstüne kapatılacaktır mutlaka, 9- Uzatılmış sütunlar içinde (bağlanmış) olarak.’
Ne kadar çok ‘insan’ bedenini cehennem odunu yapmak için yokuş aşağı koşar gibi gidiyor.
‘Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk›ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir.’ (Sebe/38)
‘İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.’ (Nur/19)
‘Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canına kıymayın. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasakları işlerse, yakında onu cehennem ateşine atacağız. Onu ateşe atmak da Allah’a pek kolaydır.’ (Nisa/29-30)
Namaz kılmaz, oruç tutmaz, Hacca gitmez, zekât vermez, yeryüzünde kibirle yürür, yetimi horlar, riba ve tefecilik yapar, ihaleye fesat karıştırır, torpil yapar, işi ehline vermez, istişare ve şura yapmadan başkalarına karşı hüküm kurarsa, akrabalarını arayıp sormaz, komşularına karşı görevini yerine getirmez, cahillerden, zalimlerden olur, zina eder, çalar-çırpar, insanların canına kasdeder, helal-haram dikkat etmez, dünya malına tamah ederseniz o zaman varacağınız yer bellidir.
Peygamberimiz ‘ağzınızın tadını kaçıran ölümü sıkça anınız’ der. Biz ölümü fazla hatırlamak istemiyoruz. Bunun tabi sonucu olarak ‘cennet’ ve ‘cehennem’ pek de aklımıza gelmiyor. Oysa ölüm bizi beklemediğimiz bir anda yakalayacak. Herkes ölecek yaştadır.
Gerçek hayat ahiret hayatıdır. Biz acılarla dolu, geçici bir hayatı, ebedi olana tercih ediyoruz. Hepsi dünyada kalacak şeyleri biriktirme konusunda muhterisiz. İhtirasla istediğimiz her şey bizim imtihanımız olacaktır.
Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyden hesaba çekileceğiz hâlbuki! Yaratılış ve bu dünyaya geliş gayemizi unuttuk sanki. Servet, iktidar, makam ve güç başımızı döndürdü!
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve tarihin kırılma noktalarından birinde yaşıyoruz. Ahir zaman fitnesi yakıcı bir fitnedir. Kim bilir, belki, gelecek günler, geçen günleri aratabilir. Şimdi tövbe zamanıdır. Sabırlı olacağız ve haksızlıklara karşı direneceğiz. Allah’ın yardımı bizimle olduktan sonra ne gam! Hayr olan işi asan eden Allah, bizim işimizi kolaylaştırdıktan sonra ne gam. Zalimler, cahiller, inkârcılar, müşrikler, münafıklar, müstekbirler, mürtefinler düşünsünler bu yolun sonu nereye varır diye. Düşünsünler ve çok geç olmadan tövbe edip geri dönsünler. Yoksa yolun sonu belli: Zalimler için yaşasın cehennem. Benden söylemesi. Selam ve dua ile.”