Gelecek Partisi Kocaeli Teşkilatı ‘Ülkeler Arası Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimi Anlaşması’nın doğuracağı sıkıntılar hakkında bir çalışma yürüterek kamuoyuyla paylaştı.
Almanya Maliye Bakanlığı, anlaşma yaptığı tüm ülkelerden toplamda ilave 10 milyar Euro vergi geliri hedeflediği vurgulanan çalışmada söz konusu anlaşmanın doğuracağı sıkıntılar, ortaya çıkaracağı sorunlar detaylı bir şekilde irdelendi.
SINIR ÖTESİ TÜM İŞLEMLER MERCEK ALTINA ALINIYOR
Küreselleşme ile dünya üzerindeki mükelleflerin sınır ötesi işlemlerinde önemli ölçüde artış olmuş, bu işlemlerden doğan vergilerin meblağının ve doğruluğunun sağlanması için ülkeler vergi idareleri arasında ileri düzeyde bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunun dile getirildiği açıklamada “ABD Maliye Bakanlığı’nın ‘Yabancı Hesaplar Vergi Uyum Yasası’(FATCA) ile yurtdışında yaşayan Amerikalı vergi mükelleflerinin varlıklarının ve gelirlerinin tamamının kayıt altına almak amacıyla ABD dışındaki finansal kuruluşlarına müşterilerinin bilgilerini Amerikan Gelir İdaresi’ne bildirmesini 2010 yılında zorunlu tutmuş ve dünyadaki ilk net bir adım atılmıştır.
Hedef vergi gelirlerini korumak ve artırmaktır. Bu durum kendisinden sosyal ve devlet yardımı alan yabancı uyruklu vatandaşlarının uyruğunda olduğu ülkelerdeki mal varlıkları ve gelirleri olup olmadığını tespit etmek isteyen ülkelerin dikkatini çekmiştir.
Vergi alanında idari yardımlaşmanın yasal temellerinden biri ülkeler arasında gerçekleştirilen çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıdır. Bu amaçla standart ve takip edilebilir bir alt yapı oluşturabilmek için OECD tarafından 1988 yılında Vergi Alanında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi geliştirilmiş, vergi kayıp kaçağı ile mücadele konusunda uluslararası mücadelenin hız kazanmasıyla birlikte 2010 yılında sözleşme bir protokolle değiştirilerek vergi alanında bilgi değişimi, tahsilatta yardımlaşma gibi konular dahil olmak üzere tüm alanlarda vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için kapsamlı bir idari yardımlaşmayı öngörmüştür. Türkiye 1988 yılında geliştirilen bu sözleşmeye uzunca bir süre imza koymamış, yapmış olduğu ikili çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ile yetinmiştir.
Ancak, 03.11.2011 tarihinde Fransa’da düzenlenen G-20 zirvesi sırasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından da imzalanan Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi,TBMM’de 20 Mayıs 2017’de kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
19.04.2013 tarihinde G-20 ülkelerinin Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankası Başkanlarının katıldığı toplantıda, uluslararası otomatik bilgi değişimi ilk kez ciddi anlamda gündeme gelmiş ve alt yapısı oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlamıştır. Keza, 06.10.2013 tarihinde Rusya’da gerçekleşen zirvede bilgi değişimine ilişkin bir model anlaşma geliştirme çalışmalarıyla somut adımlar atılmıştır.
21.07.2014 tarihinde ‘Vergi Konularında Finansal Bilgilerin Otomatik Değişimi Hakkında Standartlar’ (CommonReporting Standard - CRS) yayımlanmış ve aynı yıl içinde Türkiye bu standartlara uyacağını taahhüt etmiştir.
21.04.2017 tarihinde Paris’te imzalanan ve 31.12.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1965 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanmasına karar verilen ‘Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması’ ile taraflarca belirlenen bilgilerin yıllık bazda otomatik olarak değişime tabi tutulması öngörülmüştür. Halihazırda 136 ülkenin imzaladığı Anlaşmanın Türkiye açısından iç hukuk süreçlerinin tamamlanmasını takiben yürürlüğe gireceği belirlenmiştir.
Sözleşmeye göre taraf ülkelerin vergi idareleri üç yöntemle bilgi değişiminde bulanacaklardır:
Talep Üzerine Bilgi Değişimi
Kendiliğinden Bilgi Değişimi
Otomatik Bilgi Değişimi
Değişimi yapılacak bilgiler şunlardır :
Adı, Soyadı, Ünvanı
Adresi
Mukim Olduğu Ülke ve Vergi Kimlik Nosu
Hesap No’su
Hesabının Yıl Sonu Bakiyesi
Elde Edilen Faiz Geliri, Kar Payı, Sigorta Geliri, Finansal Varlık Satış Geliri vb.
ALMANYA DÜĞMEYE BASTI
Şimdiye kadar 50 ülkeyle Otomatik Bilgi Paylaşımı’nı başlatarak ilave 10 milyon hesaba ulaşan, 2020 sonu itibariyle 100 ülkeye çıkarmayı planlayan Almanya Maliye Bakanlığı (BMF), 1 Temmuz 2020 tarihli bir yazıyla, Corona Virüsü salgını nedeniyle öteledikleri Türkiye ile Otomatik Bilgi Değişimi’ni 1 Ocak 2021'de başlatacaklarını ve ülkede yaşayan Türk uyruklu vatandaşların 2020 yılına ait hesap bilgilerini 30 Eylül 2021'e kadar alacaklarını duyurdu.
Anlaşmaya göre, Almanya'daki tüm Türk ve Türk kökenli gerçek ve tüzel kişilerin, sadece 2020 yılına ait Türkiye'deki banka hesapları, bu hesaplara gelen her türlü banka hareketi, borsa veya diğer finansal yatırım gelirleri, finans kurumlarındaki sigorta ya da sermaye gelirleri, hesap sahibinin kimlik ve adres bilgileri, hesap özetleri, faiz- kar payı ve satış kazançları, emeklilik gelirleri, kira gelirleri Türkiye tarafından Alman Maliye Bakanlığı'na bildirilecektir.
Almanya’daki işleyiş şu şekilde olacaktır :
Alman Federal Merkezi Vergi Dairesi, iletilen veri kayıtlarını filtreleyecek ve yurt içinde yaşayan vergi mükelleflerini vergi numaralarıyla eşleştirerek, Türkiye'deki gelirlerin Almanya'daki vergi beyanlarında geçerli şekilde beyan edilip vergisinin ödenip ödenmediği incelenmesi için eşleştirdiği bilgileri ilgili vergi dairelerine iletecektir. Ancak 2020 yılına ait olan bu bilgiler daha önceki yılların hesap bakiyeleri ve gelirleri konusunda bir saptamayı da sağlayacağından, kuşku bulunduğunda maliye daha önceki yılların geliri hakkında tahmini değer biçmesine vesile olacaktır.
Türkiyede’ki gelir ve kazançlarını bugüne kadar bildirmediği halde 31.12.2020 tarihine kadar kendilerini ihbar edenlerin son beş yılın hesaplanacak vergilerini ödeyerek soruşturmaya girmeyecekleri, Alman Maliyesi’nin tespit ettiği kişilerin ise yapılacak incelemeyle geriye dönük 10 yıllık vergi ve cezasını ödeyeceği, hatta bunlar içinde Almanya’dan sosyal yardım veya devlet yardımı almış olanlar var ise ilave olarak Alman Maliye Bakanlığı, anlaşma yaptığı tüm ülkelerden toplamda ilave 10 milyar Euro vergi geliri hedeflediği beyan edilmiştir.
TÜRKİYE NE YAPMALI
Özellikle Avrupa ülkelerinde milyonlarca vatandaşı yaşayan, bu nüfusun %1’inden az Avrupa menşeili mukim vatandaşı olan Türkiye için bu anlaşma iki problem doğuracaktır :
Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız Türkiye’deki birikimlerini kaçırmak isteyebilirler,
Yıllardır zorluk içinde çalışıp yaptıkları birikimlerin paylaşılması sebebiyle Türkiye’ye aidiyet problemleri yaşayabilirler.
Diğer bir taraftan ise, OECD ve G20 ülkeleri üyesi olan, ancak yurtdışına sermaye kaybı yaşayan, yurtdışındaki paraların ülkeye getirilmesini sağlamak için sürekli af kanunları çıkaran Türkiye, vergide şeffaflık, vergide karşılıklı yardımlaşma ve bilgi değişimi ve vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele konusundaki uluslararası çabalara katılmasına rağmen, bunları fiiliyata dökmediği için yabancı ülkeler ve yatırımcılar nezdinde çelişkili bir durum sergilemektedir.
Tüm bu veriler ışığında kalan dar zamanda, Türk Maliye ve Dışişleri Bakanlıklarınca konunun etraflıca analiz edilip, bir an önce yurtdışında mukim vatandaşları ve şirketleri detaylıca bilgilendirmesi gerekmektedir.