26 Şubat 2021 23:37
Gelecek Partisi Kocaeli İl Başkanı Ömer Faruk Başaran yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: “Çin'in son yıllarda Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanlara getirdiği yasaklar, büyük bir katliama neden oluyor. Doğu Türkistan halkına yaşatılan zulüm, gün geçtikçe büyüyor ve yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen gün yükseliyor. Çin Devleti, bölgeye başörtüsü, namaz ve oruç gibi kısıtlamaları ardı arkası kesilmeksizin getiriyor.
Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip 22 ülke, imzaladıkları ortak bir bildiriyle Çin'in kuzey batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde (Doğu Türkistan) yer alan toplama kamplarındaki zorla alıkoyma ve Müslümanlara ve azınlıklara yönelik hak ihlallerinin bir an önce son bulması için Pekin yönetimine çağrıda bulundu. Çin’in uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan mektupta “Sincan ve Çin genelinde din ve inanç özgürlükleri de dâhil olmak üzere insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermeye çağırıyoruz” denildi.
22 ÜLKE İMZALADI
22 ülkenin temsilcileri, “Çin'i, Sincan'da Uygur Türkleri ve diğer Müslüman topluluklara mensup azınlıkları keyfi göz altılardan, serbest dolaşım haklarını ellerinden almaktan uzak durmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı. Büyükelçilerinin imzasının bulunduğu 22 ülke sırasıyla şöyle: ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Estonya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İzlanda, Japonya, Kanada, Kuzey İrlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Norveç ve Yeni Zelanda. İmzacı ülkeler arasında herhangi bir İslam ülkenin temsilcisinin, DAHA DA KÖTÜSÜ TÜRKİYE'nin imzası bulunmuyor.
2016 yılından bu yana Doğu Türkistan'da (sözde Uygur Özerk Bölgesi) insanlık tarihinin yüz karası olarak kabul edilen Hitler'in Nazi ve Stalin’in Gluglarına benzer sözde “eğitim kampları” açıldığı ve BM Genel Kurulunda da ifade edildiği şekliyle 1 milyonun üzerinde Uygur ve Kazak etnik azınlığın buralarda belirli sürelerde tutulduğu bilinmektedir.
Çin resmi açıklamalarına göre bu sözde kamplarda “aşırılık ve ayrılıkçılık mücadele, meslek edindirme ve kanunlar hakkında bilgilendirmeler yapıldığı” ifade edilmişse de, sözde eğitimini tamamlayıp bir şekilde hür dünyaya çıkabilenlerin şahitlikleri yanında bölgeye davet edilen gazetecilerin bir kısmının da gözlemlerinde anlaşıldığı kadarıyla Çin devlet yetkililerinin gerçekleri gizlediği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte Çin resmi gazetelerindeki haberlerden öğrendiğimiz şekliyle Çin resmi görevlilerinin, insanların rızaları dışında evlerinden 1 ila 3 ay arasında yatılı kaldığı, genç kızların Çinli erkeklerle evlenmeye zorlandığı, sözde aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadele adına bölge halkının dini ve milli değerlerinin aşağılandığı, insanlara kamplarda yaşadıklarını kimseyle paylaşmayacağına dair kefaletnameler imzalatıldığı, Çin Komünist Partisi’ne sadakatin olmazsa olmaz bir hedef olarak belirlendiğine dair ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığı anlaşılmaktadır.
Hiçbir delil ve mahkeme süreci olmadan, keyfi olarak milyonlarca insanı rızalarına mugayir bir yere toplamak ve buna “eğitim kampı” adını vermek kabul edilebilir bir durum değildir. 20. yüzyılda Hitler ve Stalin gibi diktatörler tarafından ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı kampların 21. yüzyılda Çin Komünist Partisi eliyle yeniden ortaya çıkmış olması, insan hakları savunucusu bizleri olduğu kadar, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması adına kurulmuş uluslararası güzide teşkilatlar olarak sizleri de tedirgin ettiği kanaatindeyiz.
Keyfi uygulamaların, hakaret, işkence, tecavüz gibi ağır insan hakları ihlallerinin sıradanlaştığı sözde eğitim kamplarının ivedilikle kapatılarak, uluslararası bağımsız komisyonlarca araştırılmasını, tespit edilecek ihlallerden doğan sorumluluğun Çin Devlet yetkililerinden sorulmasını ve zikredilen Doğu Türkistan'da (Uygur Özerk Bölgesi) insani normların hayata geçirilmesini arz ve talep ediyoruz.”