Müsilaj sorununa ilişkin deniz yüzeyinde temizlemeler devam ediyor. Ancak yüzeyde yapılan geçici temizlik Marmara’nın nefesini kesen kirliliğe engel olamıyor. Pek çok noktadan kirli su Marmara Denizi’ni zehirlemeye devam ediyor. Sanayi atıkları sebebiyle zehir akan Ergene Nehri de bunlardan biri. Ağır kimyasal yükü nedeniyle Ergene Nehri’nin kurtarılması amacıyla başlatılan derin deşarj projesi, Marmara’yı da kirletti.
Yıldız Dağları'ndan doğan ve 283 kilometre yol alarak, Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi'ne dökülen Ergene Nehri, yıllardır kimyasal ve evsel atıklarla çevreye zehir saçıyor. Ağır kimyasal yükü nedeniyle Ergene Nehri’nin kurtarılması amacıyla başlatılan derin deşarj projesi, Müsiaj temizdeme çalışmalarının yapıldığı Marmara’yı da kirletmeye devam ediyor. Yıldız Dağları'nda doğan Ergene, yerleşim yeri ve sanayi bölgelerinden geçtiği noktalarda kirleniyor. Bu noktalardan sonra simsiyah akan nehir, çevreye zehir saçıyor.
Ergene Nehri'nin son durumunu "Ergene 16 Haziran 2021. Saat 16.00 Öfkesinden köpürüyor." notuyla paylaşan Göksal Çidem tehlikenin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Çidem'in paylaştıği görüntülerde içindeki ağır kimyasallar nedeniyle nehrin köpürdüğü görüldü.
MARMARA DENİZİ’NİN FOSEPTİK ÇUKUR HALİNE GELDİ
Ergene’den yapılan deşarjın acilen durdurulması gerektiğine vurgulayan Sevinç-Erdal İnönü Vakfı MAREM (Marmara Environmental Monitoring) proje lideri Hidrobiyolog Levent Artüz, “Marmara Denizi’nde müsilaj yine olacaktı belki ama Ergene büyük bir faktör oldu. Kasım ayında başlayan deşarjın ardından kısa bir süre sonra denizde müsilaj arttı. Ergene deşarjı, müsilajın hem boyutunu hem de zamanını etkiledi” dedi.
Marmara Denizi’nin foseptik çukur haline geldiğini kaydeden Artüz sözlerine şöyle devam etti: “Marmara Denizi alıcı ortam olarak kullanılmamalı. Doğa alıcı olamaz. Ancak bizim yönetmeliklerimiz, tüzüklerimiz böyle. Sıvı atıkları toplayıp denize atmakla katı atıkları atmak arasında bir fark yok.”
YILDIZ DAĞLARI'NDAN BERRAK DOĞAN ERGENE NEHRİ ZEHİR SAÇIYOR
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene'nin doğduğu bölgede inceleme yaptı. Kaynağa yakın bölgede suyun berrak ve temiz olduğunu belirten Prof. Dr. Tecer, şunları kaydetti:
"Doğduğundan itibaren, akışa geçtiği andan itibaren Ergene Nehri gerek evsel atık sularla gerek endüstriyel atık sularla kirlenmeye başlıyor. Öncelikle hep söylenir; Çorlu, Çerkezköy, Muratlı sanayi bölgesinin yoğun olarak kirlendiği vurgusu yapılır ama aslında Ergene Nehri kaynağından itibaren geçtiği yerleşim bölgelerinde evsel ve kanalizasyon sularıyla da kirlenmeye başlıyor. Ama en önemli kirletici kaynağı da bölgedeki sanayi tesisleri. Ergene Havzası, önemli havzalardan bir tanesi. Doğuda İstanbul, batıda Yunanistan ve Bulgaristan'la birleşiyor. Ama burada yoğun endüstriyel faaliyetlerin olması nedeniyle artık Ergene Nehri bir nehir olmaktan çıkmış adeta atık suların taşındığı bir kolektör haline gelmiş bulunuyor. Fakat bu yıllardır böyle."
'İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR'
Ergene Nehri'nde endüstriyel faaliyetlerin kirliliğe etki sağladığını ifade eden Tecer, "Son 30 yılda neredeyse endüstriyel faaliyetler bu dereyi kirli hale getirdi. Sorun sadece derenin kirli olması, Ergene Nehri'nin kirli olması da değil. Buralarda yoğun tarımsal faaliyetler sürdürülüyor. Tarımsal faaliyetlerin de kirliliğe katkısı, etkisi var. Ama bu kirliliğin tarım üzerinde, tarım toprakları üzerinde de olumsuz etkisi var. Aynı zamanda Ergene Nehri bu bölgeden geçerken belki onlarca yerleşim birimi içerisinden geçiyor ve buralarda sağlıksız koşullarda akan dere, insan sağlığını da tehdit ediyor" diye konuştu.
Bölgede yer altı ve yer üstü suyu üzerinde evsel ve endüstriyel kullanımdan yoğun bir baskı olduğunu belirten Prof. Dr. Tecer, "Ergene Deresi, debisi ortalamasını söylüyorum 240 bin metreküp/gün. Ama buraya bu bölgelerden 700 bin metreküp/gün su deşarj ediliyor. Zaman zaman Ergene Deresi kendi doğan tabi debisinden 6 kat daha fazla bir debiyle akıyor. Dolayısıyla bu ne demektir, bu kadar suya bu bölgede yaşayan nüfusun ihtiyacı var demek. Bu atık suların arıtılarak tekrar kullanmaya başlanması sağlanmadığı sürece bu bölgedeki Ergene Nehri'ni temizleseniz de derin deşarjla buradaki atık suları temizleyerek bertaraf etseniz de burada oluşan ve oluşmaya devam eden su ihtiyacını karşılamanız mümkün değil. Sürekli olarak artan bir baskı var, yer altı ve yer üstü suyu seviyelerinde. Bununla ilgili de havzada su yönetimiyle alakalı ciddi projeler, ciddi çözümler üretmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
'ERGENE DERESİ'NİN DOĞUŞUNDAN İTİBAREN İLK YERLEŞİM BİRİMİNDE KİRLENME BAŞLIYOR'
Ergene Nehri'nde, endüstriyel kirlenmenin Tekirdağ'ın Çorlu, Çerkezköy, Muratlı ve Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçelerindeki sanayi tesislerinin olduğu bölgeden itibaren başladığını belirten Prof. Dr. Tecer, "Biz buralara da bir kirlenme yok diyemeyiz, berrak diyemeyiz ama buradaki kirlenme daha çok organik kirlenme bazlı. Ama sanayi tesislerine ulaştığınız zaman renk parametresi başta olmak üzere tuzluluk, kimyasal ve toksik kirleticilerle ağır metallerle kirleniyor diyebiliriz. Yani evsel kirlenme, Ergene Deresi'nin doğuşundan itibaren ilk yerleşim biriminde kirlenme başlıyor. Ama endüstriyel kirlenme Çorlu, Çerkezköy, Muratlı ve Lüleburgaz ilçelerinde" ifadelerini kullandı.