Halıderelilerin yoğun katılımı ile düzenlenen toplantıya, İYİ Parti, Gelecek Partisi ve yeniden Refah Partisi temsilcilerinin yanı sıra CHP Gölcük İlçe Başkanı Fikret Gürel, CHP il ve ilçe örgütlerinden de temsilciler katıldı.
“Taşocağı çevreyi katletmekle kalmıyor insan hayatını ve doğal hayatı da tehdit ediyor”
Tahsin Tarhan, 2018 yılında ruhsatı iptal edilen taşocağına Valilik tarafından yapılan ihtarlardan birinin ulaşmadığı gerekçesiyle ruhsatın iade edilmesine yönelik karara karşı başlattıkları “Halıdere’de Taşocağı İstemiyoruz” kampanyası kapsamında bugün Halıdere Merkez’de toplanan bölge halkıyla biraraya geldi ve halka destek verdi. Bölge halkının tüm kaygı ve endişelerini anladığını kaydeden Tarhan, “Burada yaşanan çevre ve doğa katliamını anlamak için taşocağının olduğu bölgeye bakmanız yeterli. Valilik 2018 yılında burada 3 yıl içinde iki kez Maden Kanunu’nun ihlal edildiğini tespit etti. Bu ihlaller göz ardı edilemez. Çünkü burada yapılan ihlaller çevreyi katletmekle kalmıyor insan hayatını ve doğal hayatı da tehdit ediyor. Şirket taşocağını işletirken kullandığı kimyasalları dereye akıtmış, usulüne aykırı olarak yaptığı işlemlerle heyelan riskini artırmıştır. Doğayı talan eden bu şirket bununla da kalmamış Kanunu, hukuku ve devleti hiçe sayarak ÇED raporu sınırlarını dahi aşmaktan çekinmemiş özel mülke dahi girmiştir. Şimdi 3 yıl sonra burada taşocağının yeniden faaliyete geçmesi aynı hukuksuzlukların tekrarı anlamına gelecektir. Biz burada halkımızın yanındayız. Halıderelilerin sesini tüm Türkiye duysun.”dedi.
“Bilim insanları taşocaklarının çevre ve insan sağlığını tehdit ettiğini bilimsel verilerle ortaya koyarken bu ısrar niye?”
Tarhan, taş ocağında yapılan patlatmaların doğal dengeyi, su yollarını ve çatlak-mağara sistemini bozduğuna, topraktaki suyu buharlaştırdığına ve böylece çevredeki çiftçi ve tesislerin zarar gördüğüne, yerleşim yerlerine yakın taş ocaklarının buradaki konutlara zarar verdiğine ve heyelan riskini artırdığına dikkat çekerek “Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yer alan araştırmaya göre taş ocakları yakınında yaşayanların %98’i evlerinde toza maruz kaldıklarını, %85’i arazinin tahrip olduğunu, %97’si bitki yapraklarının tozla kaplı olduğunu, %92’si mahsul yetiştiremediğini belirtiyor. Yerleşim yerlerine yakın taşocakları aynı zamanda bölge halkının sağlığını da tehdit ediyor. Taş ocağından çıkan toza maruz kalan kişiler arasında %22 oranında yüksek göz ve burun alerjisi, %17’sinde göğüste sıkışma, %9 unda kronik öksürük sorunları görüldüğü bilim adamlarının çalışma raporlarında yer alıyor. O zaman biz de soruyoruz yerleşim yerlerine yakın yerlerde taşocağı kurmakta neden ısrar ediliyor. Bu ısrar niye? Şirketlerin kar elde etmesi çevre ve halk sağlığının önüne geçemez” diyerek taş ocağı işletmelerinin ormanlar ve su üretim yerleri dışında, yerleşim alanlarına uzak ve ağaçlandırılamayacak olan kayalık arazilerde açılması gerektiğinin altını çizdi.
“Tüm Türkiye’de yaşanan felaketler tesadüf değil”
Rant için doğanın ve insan sağlığının katledildiğine dikkat çeken Tarhan, “Bu yaz ülkemizin kuzeyinde Rize’den Kastamonu’ya kadar yaşanan sel felaketleri de Ege ve Akdeniz başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında yaşanan orman yangınları da tesadüf değil. Rant zihniyetinin eseridir.” dedi.
Daha önce hukuki bir mücadele vererek sonuç aldıklarını kaydeden Tarhan, şimdi yeniden mücadele edeceklerini söyledi ve gerek bölgedeki yöneticilerin ve gerek halkın Halıdere’de taşocağı istemediğinin altını çizdi.