TBMM Başkanvekili ve CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Ahmet Akın, Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Kocaeli Milletvekili ve PM Üyesi Tahsin Tarhan, CHP Kocaeli İl Başkanı Harun Yıldızlı ve İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’te katılanlar arasındaydı.

İlk olarak söz alan KOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Kaya şöyle konuştu: Sanayileşme adımları ile birlikte Kocaeli, Türkiye’nin en hızlı gelişen sanayi yeri olmuştur. Bugün de önemli bir üretim ve lojistik konum durumundadır. 310 yabancı sermaye olmak üzere 3 bin tesis istihdam etmektedir.

Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun 79 tanesi Kocaeli’de faaliyet göstermektedir. Son 10 yıldaki istatistiki verilere göre otomotiv, kimya ve metal sanayi önde gelmektedir. Kocaeli, 70 ilin vergi toplamından daha fazla vergi ödemektedir. KOSİAD olarak yaşayan ve yaşatan kent Kocaeli’nin tarihsel ve kültürel mirasına sahip çıkan, Kocaeli için geleceği kazanacak bir vizyon olarak görüyoruz. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da şöyle konuştu: Kocaeli’nin nasıl büyüdüğünü, geliştiğini bilirim. Gönül isterdi ki bütün siyasi parti liderleri bir araya gelip herhangi bir televizyonda oturup uygarca tartışabilelim. Kutuplaşmayı bir kenara bırakıp her sorunu tartışabilelim. Dünya ilerledikçe biz siyaset açısından geriye gittik. Bu tartışmalar artık olmuyor. Vatandaş, ‘keşke bir araya gelip tartışsalar, biz de izleyebilsek’ derler. 

Bazen biz siyasetle ilgilenmiyoruz diye cümleler de kurulur. Siyaset bizim hayatımızda. Otobüse binerken siz siyasetle tanışıyorsunuz. Otobüs paralarını belirleyen siyaset. Vergi konusunda Kocaeli’nin potansiyelini zaten biliyoruz. Türkiye’de sağlıklı bir zincir oluşturulacaksa Tekirdağ’dan başlayarak Sakarya’ya kadar bu coğrafyanın tek başına ele alınıp değerlendirilmesi lazım. 

Verginin ödenmesi kadar vergiyi kullananın da size hesap vermesi gerekir. Hesap verecek olan kurumlar siyaset kurumudur. Benim vergim nereye harcandı sorusunu genelde sormayız. Bu sorunun sorulmadığı yerde demokrasi gelişmez. Demokrasinin çıkış kaynağı bu cümlede yatar ancak bizim ülkemizde yeteri kadar sorulmaz. 

Bugün Türkiye’nin izlemesi gereken stratejiyi anlatmak isterim. Sorun var mı? Var. Evet, daha büyük sorunlarla karışılacağız. Daha büyük zamlar gelecek. Vatandaş, daha büyük sıkıntılarla karşılayacak. Vatandaş açısından şu an baharımızı yaşıyoruz. Çünkü üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında çok büyük bir açık var. O da hala tam fiyatlara yansımadı.

İzlememiz gereken bizim belirlediğimiz strateji var. 4 ayaklı. Birincisi can ve mal güvenliğidir. Demokrasi gelişmemişse, medya bağımsız değilse, insanlar, savcılar bağımsız değilse o ülke büyümez. Yapılması gereken önce demokratik standartlarımızı Avrupa Birliği standartlarına çıkarmamız.

Katma değeri yüksek bir ürün üretiyorsanız dünyada söz sahibi olursunuz. Ülkenin üniversitesi bilgi üretmezse sanayi de üretemez. Üniversiteler bilgiyi düşünce özgürlüğü ortamında üretir. Bizim üniversitelerimiz bilgi üreten durumda mı? Bunu bizim sanayicilerimizin de sorgulaması lazım. Bugün, genç kuşaklar geleceklerini Türkiye’de değil yabancı ülkelerde arıyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. 

Üçüncü ayakta sosyal devlet dediğimiz bir kavram var. Güçlü bir sosyal devlet üretemezseniz, herkesin karnının doyabildiği bir sosyal devlet üretmek zorundasınız. Herkesten vergi alıyorsunuz. Nasıl olurda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde planlama olmaz ve kapatılır? Ama kimsenin sorduğu yok. Sürdürülebilirlik dördüncüsü. Biz değişen dünyaya ayak uydurmak zorundayız. Sürdürebilirliğin ayağı da liyakattir.

Önümüzde seçimler olacak mı diye soracaksınız. Her birini samimi olarak yanıtlayacağım. Bu toplantı benim için çok değerli çünkü birbirimizi daha iyi tanımak zorundayız. Ülkenin iyi gitmediğini, iyi yönetmediğini ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Bu dar boğazdan nasıl çıkacak? Samimi cevap vereceğim. Bizi eleştirin.