MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Konuşmasına Rusya Ukrayna arasında yaşanan savaşa değinerek başlayan Bahçeli, “Rusya’nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık yoktur, tek taraflı bir işgal söz konusudur. Türkiye stratejik konumu gereği Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sonlanması için arabulucu rol oynayabilecek yegane ülkedir. Rusya, mütecaviz işgali derhal sonlandırmalıdır.” dedi.
Marketlerde yaşanan yağ izdihamına konuşmasında geniş bir yer veren Bahçeli, “Ankara ve İstanbul’da kaydedilen ilkel görüntüler vicdanları sızlatmıştır. Sosyal medya üzerinden yaş stoklarının tükeneceği yalanı pompalanmıştır. Bakanlık bu yalanı tekzip etse de marketlerde izdiham oluşmuştur. Çok hassas dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde iç işgal şebekesinin toplumsal panik halini körüklemesi en hafif tabiriyle şerefsizliktir” ifadelerini kullandı.
6 muhalefet partisinin bir araya gelerek hazırladığı ve 28 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşılan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatına da değinen Bahçeli, mutabakatı içi boş ve palavra olarak nitelendirdi.
“ÇEVREMİZİ SARAN BÜTÜN COĞRAFYALAR BIÇAK SIRTINDADIR”
Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:
* Dağıyla taşıyla kurduyla kuzusuyla bu vatan bizim. Coğrafyamızı değiştirme imkanımız yoktur. Bunu aklımızdan geçirmemiz bile mümkün değildir. Bir vatana sabahtan akşama sahip olma şansımız yoktur. Türk vatanının hakkı şehit kanlarıyla verilmiştir.
* Çevremizi saran bütün coğrafyalar bıçak sırtındadır. Milli bekamız çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu nedenle dik duracağız, dirayetli hareket edeceğiz. Karanlık propagandalara aldırış etmeden refakatinde yürüyüşümüzü inançla sürdüreceğiz.
* Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın Türkiye’ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları hesaplamak zorundayız. Savaşın küresel dengeleri sarsacağını, dünyanın diplomatik imajını bozacağı gelişmelerle sabittir.
“RUSYA MÜTECAVİZ İŞGALİ SONLANDIRMALIDIR”
* Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasisi, ateşkes ve barış ümitlerimizi canlı tutmaktadır, dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır.
* Türkiye stratejik konumu gereği Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sonlanması için arabulucu rol oynayabilecek yegane ülkedir. Rusya, mütecaviz işgali derhal sonlandırmalıdır.
* Savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. İnsani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır. Türkiye’ye gelen Ukraynalı sayısı 20 bini bulmuştur.
* Rusya’nın saldırıların 12. gününde kısa süreli ateşkes ilan etmesi ve sivillerin tahliyesi için koridor açması ilk bakışta olumlu görünse de daha şiddetli çatışmaların habercisidir.
* Rusya’nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık yoktur, tek taraflı bir işgal söz konusudur.
“ÇATIŞMALARIN KAZANANI DEĞİL KALABALIK KAYBEDENİ OLACAKTIR”
* Rusya’ya yaptırımların orta vadede etkilerinin görülebileceği, ekonomik sistemden dışlanmasının mahsurlarının olacağı unutulmamalıdır. Rusya’nın Ukrayna genelinde işgali üç senaryo ile sonuçlanabileceği görülmektedir.
* Birincisi, kukla bir yönetimin iş başına gelmesi. İkincisi Ukrayna’nın ikiye bölünmesidir. Üçüncüsü ise iki bölgenin özerkliğine yönelik anayasa değişikliğinin yapılmasıdır. Bu 3 senaryo içindeki çözüm arayışları önümüzdeki günlerde mesafe alacaktır.
* Çatışmaların kazananı değil, kalabalık kaybedeni olacaktır. Gelişmelerin seyri bunu göstermektedir. Buğday ithalatımızın yüzde 87’si Rusya ve Ukrayna’dan, doğalgaz ve petrol ithalatımız Rusya’dan gerçekleşmektedir. 7 milyon turist iki ülkeden gelmektedir.
“EN HAFİF TABİRİYLE ŞEREFSİZLİKTİR”
* 5 litrelik yağın fiyatı 1 gün içinde 150 liraya dayanmıştır. Ankara ve İstanbul’da kaydedilen ilkel görüntüler vicdanları sızlatmıştır.
* Sosyal medya üzerinden yaş stoklarının tükeneceği yalanı pompalanmıştır. Bakanlık bu yalanı tekzip etse de marketlerde izdiham oluşmuştur.
* Çok hassas dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde iç işgal şebekesinin toplumsal panik halini körüklemesi en hafif tabiriyle şerefsizliktir.
“YAĞ KRİZİNİN ORKESTRA ŞEFİ CHP OLMUŞTUR”
* CHP yönetiminin bu yalana sarılarak Türkiye bu yalanı hak etmiyor sözleri kaos çıkarmaya yönelik alçak bir kumpastır. Muhalefet demek Türkiye’ye karşı cephe açmak hiç değildir.
* Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine CHP olmuştur. Bu kadar mı nefret dolusunuz? Siyasi keneler asıl siz söyleyiniz? Kimin kuyruğu oldunuz?
* Bu kadar mı nefret dolusunuz, bu kadar mı öfkenize yenildiniz. CHP’liler diyor ki, millet evine yağ alamaz hale gelmiş. Bugünkü CHP varken, düşmana gerek yoktur. Zalimlerin vekaleti CHP’dedir. Küresel emperyalizmin eli CHP’nin üzerindedir.
* Dünyanın bu zorlu döneminde ülkemizde fitneye muhafızlık yapmak adamlık, mertlik, insanlık değildir. Kılıçdaroğlu sorun çözme konusunda iddialıyım demeyi bıraksın, CHP’nin ağırlaşan sorunlarını çözmeye çalışsın.
“YAĞSIZ YEMEK OLUR DA YARINSIZ TÜRKİYE OLMAZ”
* Ucuz yağ alabilmek için marketlere yığınak yapılması, insanlarımızın telaşlanması bize yakışmayan köhne görüntülerdir. Yağsız yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz.
* Patlıcanın, patatesin, domatesin yerini yağ mı almıştır. Gerekirse kendi yağımızda kavurulur, gerekirse kendi yağımızı eritiriz. Bir eli yağda, bir eli balda olan çapulcuların siyasi rant elde etme niyetleri yüzsüzlüktür.
* Marketlerde yağ kuyruğu olmasına kim sebep olmuşsa bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir, en ağır şekilde ödemelidir. Yağımıza kıymazsak çöreğimizi kuru yeriz. Biz yağ değil, kana bakarız, o kan ki tertemiz millet iradesidir.
* 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni çatlamaktadır. Türkiye her ihtimali göz önüne alarak geleceğe hazırlanmak durumundadır.
* Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki, ‘Milletlerin siyasetinde menfaatler vardır, kimsenin dost olmayacağını bilmek lazım.’ Kim bize dost ise tavrımız dostanedir, kim düşmanlık yapıyorsa pozisyonumuz ona göre olmalıdır.
* Bir tarafın geri adım attığı, taviz verdiği dostluğun ne komşulukla ne ittifaklıkla konusu olacaktır. Biz bağımsızlığa düşkün bir milletiz.
* Türkiye’nin dış politikası gerçekçidir, dinamiktir. Takip edilen milli siyasetimiz devlet ve millet yapımıza uygundur.
* Hürriyete, demokrasiye, milli iradeye dayanmaktadır. Tam bağımsızlıktan başka ikinci bir tercihimiz söz konusu değildir. Ya bağımsız ve onurlu yaşayacağız ya da vahdet ateşinin içine atlayıp şahadeti kucaklayacağız.