Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, dönemin Başbakan Yardımcısı Fikri Işık hakkında kullandığı ifadeler nedeniyle, aleyhine tazminata hükmedilmesi üzerine konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Haydar Akar, 2017 yılında Gebze’de düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri sarfetti:
“…Bunların alayı FETÖ'cü, AKP Genel Başkanı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Gebze Belediye Başkanı da FETÖ'cü.
Türkçe Olimpiyatlarını hatırlayın. FETÖ'cü derken 15 Temmuz’da silahı aldı darbeci diye demiyoruz. Sağladıkları imkanları ve işbirlikleri olarak söylüyoruz.
Milat 17-25 Aralık değil. Türkiye'nin en büyük hırsızlığıdır 17-25 Aralık. Bunlar hesap vermeden FETÖ bitmez. Bunlara hakkımızı helal etmiyoruz.
Sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Kocaeli’nin sorunlarını gündeme taşımaya devam edeceğiz. 2019 Türkiye için milat olacak. Bunlardan hızla kurtulmamız lazım. Çünkü Türkiye’ye yazık oluyor. “
İLK KARAR 5 BİN TL MANEVİ TAZMİNAT
Konuşmanın medyaya yansıması üzerine Fikri Işık, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, CHP’li vekilin 5 bin TL tazminat ödemesine karar verdi.
Karara iki taraf da itiraz etti. Vekilin itirazı reddedilirken, Başbakan Yardımcısı Işık’ın itirazı kısmen kabul edilerek tazminat 10 bin TL’ye çıkarıldı.
CHP’li vekil Haydar Akar konuyu bireysel başvuruyla Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
“MAHKEME İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALEDE BULUNMUŞTUR”
Yüksek Mahkeme inceleme sonunda şu tespitlerde bulundu:
Söz konusu mahkeme kararı ile başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur.
Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre başvurucu, ana muhalefet partisi milletvekili olarak o tarihte başbakan yardımcısı olan davacının anılan örgüte yönelik geçmişteki yaklaşımını hedef almıştır.
Başvurucu, Türkçe Olimpiyatları’na ve davacının geçmiş bazı konuşmalarına atıfta bulunmuştur. Başvurucunun konuşması somut bazı vakalara dayalı değer yargısı niteliğindedir ve ispatlanması beklenemez.
İlk derece mahkemesi, ihtilaf konusu sözleri olayların ve konuşmanın bütünü içinde değerlendirmekte başarısız olmuş; başvurucunun tazminat ödemeye mahkûm edilmesine neden olan ifadeleri tırnaklama yaparak konuşmanın tamamından ayrı bir şekilde değerlendirmiştir.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğü, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir
Bu sebeplerle başvuruya konu konuşmada geçen ve tazminat ödenmesine neden olan bu gibi ifadelerin bazı bağlamlarda kullanımlarının toplumca kaba ve rahatsız edici bulunması hukuk sisteminde ceza veya tazminat şeklinde bir müeyyide bağlanmasının tek başına haklı gerekçesi olamaz.
Unutulmamalıdır ki seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan, seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır.
Başvurucunun tazminat ödemeye mahkûm edilmesinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: CHP’Lİ VEKİLE 13 BİN TL TAZMİNAT ÖDENMESİNE
Yüksek Mahkeme yaptığı değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:
Açıklanan gerekçelerle;
İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE Selahaddin MENTEŞ ‘in karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE karar verildi.