Laiklik ve Atatürk’ün kırmızıçizgileri olduğunu söyleyen Hüseyin Baş, “Laiklik zannedildiğinin aksine dini yok eden değil, dini koruyan bir kurumdur. Laiklik dini de, insanları da koruyan bir kurumdur aksi halde hepimizin anlayışına göre bir din çıkar ortaya ve IŞID orada kafa keser, 'ben Müslümanım' der, ben de burada , 'kardeşim manyak mısınız, ne yapıyorsunuz' derim. Ben de bunu din adına söylerim, O da onu din adına söyler. Böyle bir din algısı oluşmasın diye Mustafa Kemal Paşa laikliği getirmiş ve buna sınırlar çizmiştir. Dini de koruyan kurum laiklik kurumudur. Dolayısıyla laiklik kurumu bizim için hiçbir zaman taviz veremeyeceğimiz bir anlayıştır. Bunun dışındaki bir anlayış da dünyanın hiçbir yerinde kabul görmeyecektir. Atatürk'ün kurduğu düzen hem bu coğrafyadaki ülkelere hem de bütün dünyaya örnek bir düzendir” dedi.
“BİZE GELEN MONARŞİ”
Türkiye’de bir kesimin mevcut iktidarın şeriatı getireceğine inandığını belirten Hüseyin Baş şunları söyledi, “Bazı siyasi anlayışların - buna hükümet de denilebilir - sanki şeriatı getirmek için siyaset yaptıklarına dair bir anlayış var. Bunların böyle bir derdi yok. Bizim muhafazakâr insanımız zannediyor ki bunlar çok Müslüman insanlar, inançlı insanlar o yüzden bunlar başımızda dursun! Yahu yok, bunun inançla falan alakası yok. Dolayısıyla laiklik elden gidiyor vs. bir yere gittiği falan yok! Bize gelen şey teokrasi değil, bize gelen şey monarşi. Bu ikisini ayırmamız ve buna göre hareket etmemiz lazım. Bu ikisini ayırdığımız zaman muhafazakâr seçmenimiz de uyanacak, olayın farkına varacak.”
“BU ÜLKE BULGAR’A UCUZ, TÜRK’E PAHALI”
Programda ekonomi üzerine de değerlendirmeler yapan BTP lideri Baş, Bulgarların Edirne’ye ucuzluk akınını örnek vererek, “Bizim temel problemimiz paramızın olmayışı. Size samimiyetle söylüyorum Türkiye'de hayat pahalı falan değil, bizde para yok. Bulgar geliyor hayat ucuz, savaştan kaçmış Suriyeli geliyor burada hayat ona ucuz, Afgan geliyor hayat ona ucuz ama burada yaşayan Türk'e hayat pahalı. Problem bizim paramızın olmayışı. O zaman piyasaya müdahaleci bir irade lazım. Bu iradeye devlet deniyor. Devlet piyasayı, vatandaşı destekleyecek. Devlet vatandaşın cebinde para olmasını sağlayacak, bu parayı vatandaşına verecek. Nasıl verecek? Mesela tarıma destek vermesi lazım. Nasıl destekleyecek. Mesela köprüye geçiş garantisi vermeyecek, çiftçiye alım garantisi verecek” dedi.
“MADENLERİMİZ PEŞKEŞ ÇEKİLDİ”
Özelleştirmeler konusunda da değinen Hüseyin Baş şunları söyledi, “Trilyon dolara varan özelleştirmeler yapıldı, fabrikalar vs. her şeyimiz kapatıldı, satıldı. İşte devlet bunları yapmayacak. Mesela geçenlerde Fırat nehrine siyanür sızmış. Herkes buna tepki gösterdi elbette ben de gösterdim. Ama hiç kimse olaya şuradan bakmıyor, Fırat nehrine siyanür niye sızıyor? Bu siyanür altın madeninden geliyor. Peki ‘bu altın madenini kim işletiyor’ dendi mi? Bu altın madenini Kanadalı firmalarla bugün beşli çete olarak anılan ya da ellili çete olarak anılan neyse yandaş belli insanlar işletiyor. Kanadalıya, Hollandalıya, Amerikalıya, bilmem nereliye bizim madenlerimiz altını, boru, toryumu her şeyimiz peşkeş çekiliyor. İşte devlet bu kaynakları vatandaşının lehine kullanacak ve vatandaşına para verecek. Ekonomiyi çözmenin yöntemi, yolu bu adaletsizliği ortadan kaldırmaktır.”