Davos’ta Türk iş dünyasını temsil eden isimler arasında yer alan Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, organizasyonun ikinci gününde, sürdürülebilir mobilitenin geleceğinin tartışıldığı kapalı oturuma konuşmacı olarak katılırken, tüm ziyaretçilere açık olarak düzenlenen “Döngüsel Uygulamalara Hayat Vermek” panelinde ise iş ve operasyon modellerinde döngüselliğin hızlandırılması için neler yapılması gerektiğini ve Sabancı Topluluğu’nun bu alanda hayata geçirdiği proje ve uygulamaları anlattı.
“LİNEER EKONOMİNİN ÖĞRETİLERİNİ UNUTMALIYIZ”
Döngüsel ekonominin, iklim acil durumu, biyoçeşitliliğin azalması, toplumsal eşitsizlik gibi dünyanın karşı karşıya olduğu büyük krizlerin çözümü için hayati önem taşıdığını belirten Cenk Alper, “Döngüsel ekonomi uygulamalarının gelişmesinin dünyamıza sağlayacağı katma değer sadece çevreyle sınırlı değil. Bugün küresel enerji ve hammadde krizlerinin olumsuz etkilerini çok net biçimde görüyoruz. Yenilenebilir enerjiyle kol kola ilerleyen döngüsel ekonomi uygulamalarının artması, küresel krizlere karşı da çok önemli bir kalkan görevi görüyor. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle paralel şekilde, şirketler için yeni büyüme ve istihdam alanları sağlıyor” şeklinde konuştu.
Yeni dünya düzeninde, lineer ekonominin öğretilerinin unutulması gerektiğinin altını çizen Alper, “Hep birlikte, döngüsel ekonomi uygulamaları aracılığıyla, nasıl daha fazla değer yaratabileceğimizi yeniden düşünmeliyiz. Tedarik zincirlerimiz başta olmak üzere iş süreçlerimizi buna göre gözden geçirmeliyiz. Bugün dünyada döngüsellik çoğu zaman geri dönüşüm ile eş anlamlı olarak algılanıyor. Bunu değiştirmek için, tüm sektörlerde döngüsellik örneklerini artırmamız çok önemli” dedi.
Sürdürülebilirliğin, Sabancı Topluluk Vaadi’nin ana öğesi olduğunu sözlerine ekleyen Cenk Alper, “Sürdürülebilirliği bir risk değil değer yaratma fırsatı olarak görüyoruz. Mevcut ekonomik büyüme düzenini devam ettirmenin artık dünyada mümkün olmadığı çok açık. ‘Almak, kullanmak ve atmak’ yerine ‘azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek’ üzerine kurulu döngüsel bir ekonomi modelini, düşünce yapımıza, iş yapış şekillerimize, gelecek stratejilerimize entegre etmeyi, dünyamızın ve insanlığın geleceği için bir zorunluluk olarak görüyoruz. Kendimizi sadece yıkıcı inovasyon süreçlerinin takipçisi değil, aynı zamanda geliştiricisi olarak da konumluyoruz. Dünyanın Sabancı’sı vizyonumuzla paralel olarak, küresel büyüme stratejimizi de bu yaklaşımla ele alıyoruz. Bu kapsamda, gelecek 5 yılda yapacağımız yatırımların yüzde 75’ini, ‘yeni ekonomi’ olarak adlandırdığımız enerji ve iklim teknolojileri, ileri malzeme teknolojileri ve dijital teknolojilere yönlendiriyoruz” dedi.
“YENİ BİR İŞ BİRLİĞİ KÜLTÜRÜNÜN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPIYORUZ”
Kordsa, Brisa, Temsa ve Teknosa gibi çok sayıda Topluluk şirketinde, döngüsel ekonominin öncü uygulamalarını hayata geçirdiklerini ifade eden Cenk Alper konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün, sürdürülebilir yaşama hizmet etmenin yolu, bu uygulamaların etki alanını tüm ekosisteme yaymaktan ve yeni bir iş birliği kültürü yaratmaktan geçiyor. Kordsa’nın, Continental ile birlikte hayata geçirdiği Cokoon isimli yapıştırma teknolojisi bu kültürün sembol projelerinden biri. Ortaya koyduğumuz açık inovasyon yaklaşımıyla, lastik işimizde küresel rakiplerimizden biri olan Continental ile Ar-Ge ekiplerimizi bir araya getirerek, bu alanda 100 yıldır kullanılan formüle çok daha inovatif, çok daha çevreci bir alternatif geliştirdik. Cokoon’un patent havuzunda bugün Continental ve diğer iki iş ortağımızla birlikte toplam dört şirketiz. Her birimiz kendi birikimimizi havuza koyarak, buradaki uygulamalarımızı sürekli olarak geliştiriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, sektördeki 70’e yakın şirket bu teknolojiyle yakından ilgileniyor. Görüyoruz ki; ortak çabalarımız, sürdürülebilirlik için yeni bir pazar standardının yaratılmasını sağladı. Bu proje, yarattığımız etkinin ve değerin, kendi operasyonlarımızın çok daha ötesine geçtiğinin mükemmel bir örneği. Sabancı Topluluğu olarak, daha yüksek bir amaç için şirketler arası iş birliğini benimseyen, rekabete toplumsal fayda odaklı bir bakış açısı kazandıran, inovasyonu kendine saklamak yerine tüm paydaşların kullanımına sunan, ‘şirketin faydası’ndan çok ‘ekosistemin faydası’nı gözeten bir iş birliği kültürünün öncülüğünü yapmaktan gurur duyuyoruz.”
”TASARIM SÜREÇLERİ ‘KISITLI KAYNAK’ GERÇEĞİ ÜZERİNE KURGULANMALI”
Döngüsellikle ilgili bariyerlerin zihinlerde başladığını da sözlerine ekleyen Cenk Alper, “Kaynakların sınırsız olduğunu, hiçbir zaman bitmeyeceğini düşünerek hareket etmek aslında dünyamıza yaptığımız en büyük kötülük. Baktığımızda, kaynakların kısıtlı olduğu ülke ve toplumlarda, döngüsellik uygulamalarının arttığını görüyoruz. Çünkü bu ülkelerde, malzemeleri yeniden kullanmak, geri dönüştürmek, onlara yeni birer amaç kazandırmak, bir tercihten öte bir zorunluluk. Burada toplumun paydaşlarına düşen en büyük görev; farklı alanlardaki tüm tasarım süreçlerini ‘kısıtlı kaynak’ gerçeğine göre kurgulayarak, döngüselliği bir iş yapış standardı haline getirmek” dedi.