Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Acilen mobil baz istasyonlarının sayısını hızla artırmak gerekiyor’
“Büyük bir insanlık dramıyla, büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Adeta bir şehrin neredeyse haritadan silinmesine yakın bir tablo gördük. Şehrin bir noktasından bir başka noktasına ulaşmak, binaların cadde ve yollara doğru yıkılmasından dolayı çok zor. Vatandaşlarımız birbiriyle görüşemiyor. Telefon altyapısı, şebeke önemli ölçüde çökmüş durumda. Acilen mobil baz istasyonlarının sayısını hızla artırıp iletişimin önünü açmak gerekiyor. En önemli sorun ulaşım ve iletişim.”
‘Gördüğünüz bir kurtarma faaliyetinin karşısında 100 kurtarmama, kurtaramama faaliyeti söz konusu’
“Büyük bir yıkım söz konusu. Televizyon ya da telefon ekranlarında gördüğünüz her bir kurtarma faaliyetinin karşısında ekranlarda görmediğiniz en az 100 tane kurtarmama, kurtaramama faaliyeti söz konusu. Yani bir faaliyet yok. Enkazlar var. 10-15 katlı binalar yıkılmış. Aileler binaların etrafında yardım bekliyor ama hareket yok. Yıkılan 100 binanın belki 1 tanesinde kurtarma faaliyeti var. Diğerlerinde hiçbir faaliyet yok. İnsanlar çaresiz bir şekilde bekliyor.”
‘Kamunun afet yönetme kapasitesi çok çok zayıf’
“Sadece Antakya’da değil, aynı zamanda Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta, Malatya’da çok ağır bir şekilde hissedilen, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi illerimizde de belli ölçülerde hissedilen bu büyük deprem karşısında kamunun afet yönetme kapasitesi çok çok zayıf. Felaketin büyüklüğü karşısında kamunun uygulamaları, yaptıkları çok çok zayıf. Gerçekten görmeyince anlatmak çok zor. Televizyonlarda, telefon ekranlarında gördüğünüzden kat kat ötesi ağır bir tabloyla şu anda Antakya karşı karşıya.”
‘Kamunun yardım koordine kapasitesi yetmiyor’
“En temel ihtiyaçlar… Su, problem. Gıda, problem. Hijyen malzemeleri… Mesela bebek diyoruz ama yaşlılar için hijyen malzemeleri de önemli ihtiyaç. Battaniye, giyim kuşam çok çok önemli ihtiyaç. Evet, kamu kuruluşları evet bir çaba içerisinde ama büyük ihtiyaç ve vatandaşlarımızın büyük bir yardım çabası karşısında kamunun bunu koordine etme kapasitesi maalesef yetmiyor. Bunu da yerinde görüyoruz.”
‘Üzülerek söylüyorum ki rakamlar yükselecek, acı büyüyecek’
“Sözle anlatılması zor, gözle görmeyince de anlaşılması zor olan bu felakette ben milletimize tekrar başsağlığı diliyorum. Ulaşılan cenazelerden eğer kimliği henüz teyit edilmediyse hayatını kaybedenlerin sayısına henüz yansıtılmıyor. Üzülerek söylüyorum ki rakamlar yükselecek, acı her gün büyüyecek.”
‘Yanlışları eleştirmek en önemli hakkımız’
“Milletçe sabır ve metanetli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Evet, gün milletçe birlik ve beraberlik günü ama ülkeyi yönetenlere doğrular konusundaki tavsiyelerimiz, yanlışlar konusundaki eleştirilerimiz de bizim en önemli hakkımız. Vatandaşlık hakkı. Ülkeyi yönetenlere eksiklerini göstermemiz, ihtiyaçları işaret etmemiz bizim hakkımız. Onların da arzu etmesi gereken bir şey.”
‘Sosyal medyayı açın!’
“Sosyal medya karartma kararı çok büyük bir hatadır. Büyük bir hatadır. Olması gereken; devletin, hükûmetin güvenilir ve itibarlı bilgi kaynağı olmasıdır. İnsanlar doğruyu öğrenmek istediğinde resmî kanallardan, hükûmetten, iktidardan duymalıdır. Ayrıca sosyal medya acil yardıma ihtiyacı ulaştırabilecek vatandaşlarımızla o desteği ulaştırabilecek kurumlar ve vatandaşlarımız arasındaki en önemli iletişim köprüsüdür. Sosyal medyayı kapatmak vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını dillendirmesini engellemektir. Yardımı engellemektir. Hükûmete acil çağrım: Sosyal medyayı açın. İnsanlar özgürce haberleşebilsin.”
‘OHAL yetkileri sadece bürokratik engelleri aşmak için kullanılmalı’
“10 ilde OHAL ilan edildi. Bunun sadece kamunun işlerini daha pratik yapması için, bürokratik engelleri aşması için bu OHAL yetkilerinin kullanılması lazım. Devletin OHAL yetkilerini böyle bir dönemde asla ve asla temel hak ve özgürlükleri kısıtlamak için veya ifade, haberleşme özgürlüğünü kısıtlamak için kullanmaması lazım.”
Erdoğan’a: ‘Tehdit diliyle böyle bir felaket yönetilmez’
“Sayın Cumhurbaşkanı’na da seslenmek istiyorum. Dün ve bugün kullandığı öfke ve nefret dili bugünlere yakışan bir dil değil. Bugünlerde ülke olarak metanetli olmamız gereken bir dönemde öfke ve nefret dili kullanamazsınız. İnsanları şununla bununla tehdit edemezsiniz. Bu ülkenin yönetim sorumluluğunu üstlenenler, sağduyuyla, aklıselimle yönetmek zorunda. Öfkeyle, nefretle, dışlayıcı bir dille, hele hele tehdit diliyle böyle bir felaket yönetilmez. Duygu kontrolü, öfke kontrolü böyle dönemde devleti yönetenlerin sahip olması gereken en önemli meziyetlerden bir tanesidir.”
‘Teşkilatımız 100 tırlık yardımı ulaştırmaya çalışıyor’
“Olay yerindeyiz. Afetin olduğu her yerdeyiz. Teşkilatımız çok yoğun bir gayretle, ilk 2 gün içerisinde yaklaşık 100 tırlık bir yardım toplayıp ulaştırmaya çalışıyor. Sayı gittikçe artıyor. Mümkün olduğunca bunu kamu kuruluşlarıyla koordineli bir şekilde ama kamu kuruluşlarının henüz organize olamadığı yerlerde de kendi teşkilatımızın imkanıyla bu yardımları vatandaşlarımıza ulaştırmanın ayrı bir gayreti içindeyiz.”
‘Nice zorlukları aşmışız, inşallah bu zorlukları da aşarız’
“Gün hep beraber zorlukları aşma günü. Türkiye büyük bir ülke. Milletimiz çok güçlü ve metanetli. Nice zorlukları aşmışız, inşallah bu zorlukları da aşarız. Birbirimize kenetlenelim. Acıları ve zorlukları paylaşalım. El ele, omuz omuza vererek bu zor günleri aşalım.”