İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe, 10 kenti yıkan Kahramanmaraş depremlerinin ardından İstanbul'da talep patlaması yaşanan ücretsiz hızlı bina taraması çalışmaları hakkında Bahçelievler'deki İSTON Yapı Laboratuvarı'nda bilgilendirme toplantısı düzenledi.
Gökçe, “İstanbul’da yoğun bir başvuru yağmuruna tutulmuş vaziyetteyiz. İBB 2019 yılından bu yana hızlı bina taraması adı altında İTÜ akademisyenleriyle birlikte yürüttüğü bir bilimsel analiz çalışması yapıyor. Ülkemizdeki riskli yapıların belirlenmesine ilişkin mevzuata göre vatandaşa riskli yapının belirlenmesinden sonra 90 gün içinde yapının tahliyesini ve yıkımına ilişkin bir süreci tarif ediyor. Dolayısıyla 6306 sayılı yasa kapsamında başvuruda bulunan vatandaşlar riskli yapı raporu aldıktan sonra evlerini boşaltmak durumunda kalacakları için çoğunlukla bu başvuruda bulunmaktan imtina ediyorlar. Ancak bizim hızlı bina tarama yöntemimizde bundan bir önceki adım. Binayı direkt riskli yapı olarak kodlamadığımızdan vatandaşlarımız açısından fikir veren, öğüt veren, vatandaşa yol gösteren bir harita koyuyoruz” dedi.
“10 BİN KİŞİ HER AN YIKILABİLECEK BİNALARDA YAŞIYOR”
İBB'nin 3.5 yılda hızla tarama için 107 bin binaya gittiğini ve sadece 29 bin 700 binaya girebildiklerini belirten Gökçe “Binaların yüzde 70'inden fazlası, İBB'nin binasının depreme mukavemeti yönünde bir hızlı tarama yapmasına müsaade etmedi. Yüzde 30'a yakın kısmından analiz aldık. Hiçbir mühendislik hizmeti almamış 318 binamız bu analize göre durduğu yerde çökebilir durumda. Bin 525 tane binamız da yüksek risk içeren binalar olarak kodlanmış vaziyette. 26 ilçeye dağılan 318 binada 10 binin üzerinde nüfus yaşıyor. Bin 525 riskli bina da hesaba katıldığında 40-50 bin kişiyi aşan insan riskli yapılarda yaşıyor” dedi.
“6 GÜNDE 40 BİN BAŞVURU”
Gökçe “6 Şubat'taki depremden sonra internet sayfamız dakikada 10 bin kez tıklandı ve bir süre sayfamız çöktü. İstanbul haricinde yurtdışından, ülkemizin muhtelif kentlerinden binaların durumu tespiti için başvuru aldık. 3.5 yılda 29 bin 700 civarında başvuru almışken son 6 günde 40 bin 379 başvuru aldık. Bu sayı her dakikada artıyor. 3. 5 yılda ulaştığımız rakamdan çok daha fazlasına 6 günde ulaştık. Durumun aciliyetini, vahametini de ortaya koyan çok büyük bir öncelik taşıyor” dedi. Gökçe, bugüne dek hızlı taramaya sadece mal sahiplerinin başvurduğunu ancak gelen talepler doğrultusunda kiracılardan da artık başvuru almaya başlayacaklarını belirtti. Başvuruların “binatespiti.ibb.istanbul' sitesi üzerinden yapılabileceğini, ayrıca belediye gelinmesine gerek olmadığını da söyledi.
KİRA YARDIMI KİRACILARI DA KAPSAYACAK
Bu rakamlar üzerinden bir eylem planı yaptıklarını anlatan Gökçe kira yardımı ve İBB Meclisi'nde bekleyen faiz düzenlemesi hakkında bilgi verdi. Mevzuata göre bin 500 lira olan kira yardımı ile İstanbul'da vatandaşı evinden çıkarmanın mümkün olmadığına dikkat çeken Gökçe İBB'nin kira yardımını 3 katına yani 4 bin 500 TL'ye çıkardığını söyledi.
Gökçe “Artık İBB, kendi kendine yıkılacak durumda olan 318 binadan başlayarak ikinci aşamada bin 525 binayı koyarak 4 bin 500 lira kira yardımı verecek. Mevzuatımız bu yardımı sadece ev sahibine vermeyi öngörüyor. Kiracıya tek seferlik taşınma yardımı veriliyor. Biz İBB olarak kiracıya da 4 bin 500 liralık yardımı vereceğiz. En riskli yapılardan başlayarak uygulayacağız” dedi. İBB Meclisi'nde bekleyen faiz desteği uygulaması hakkında da bilgi veren Gökçe “Yapısını yenilemek isteyenler için bu enflasyonist ortamda finansman olanaklarını kullanmak çok yüklü faizlerle mümkün olabiliyor. Eğer İBB, faiz sarmalından vatandaşlarımızın çıkmasına ilişkin bir garantör rol oynayabilir ise bu karar meclisimizden çıkarsa da faiz desteği sağlayan yapıların dönüşümü anlamında bir iş yapacağız. Bu da iki ay önceki meclisimize takdim edildi” diye konuştu.
“2000 YILINDAN SONRAKİ BİNALAR DA İNCELENECEK”
Kahramanmaraş depremlerinde, 2000 yılından sonra yapılmış yeni binaların da yıkıldığını hatırlatan Gökçe “2000 yılı sonrasında yapılan bina başvurularını bugüne kadar değerlendirmeye almamıştık. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve en son yaşadığımız depremler bize 2000 sonrasındaki yapılara ilişkin de başvurulara almak için hazırlık yapmayı ödev olarak verdi. Bu hazırlığı yapıyoruz çünkü 1999 öncesi yapılan yapılarla, 2000 sonrası yapılan yapılar arasında teknik olarak da bazı beton kalitesi açısından farklılık var. Yeni bir analiz sürecini, teknik üniversiteyle beraber çalışıyoruz ve çok kısa bir süre sonra 2000 sonrasındaki yapılara ilişkin de hızlı taramaya başlayacağız” dedi.
“AYDA 3500 BİNA İNCELENECEK”
Hızlı tarama sürecinin takvimini şöyle anlattı:
“Bugüne dek analizlerimiz yaklaşık 10 gün sürüyordu. Şu aşamada tabii sürecimiz bir miktar uzayacak. Çünkü çok yoğun ve zamana sıkışmış bir talep var. Önümüzdeki günlerde hızlıca 50 ekiple sahaya çıkmış olacağız. Bir ekibimiz günde 3 binayı inceleyebiliyor. Ayda yaklaşık 3 bin 500 binayı hemen incelemeye başlayacağız. Şu an ekiplerimizin önemli bir bölümü Gaziantep’te Çevre Şehircilik Bakanlığı emrinde hasar tespit için görev yapıyor. Oradaki görevleri bitip İstanbul'a döndüklerinde ekip sayımızı 100'e çıkaracağız. Talep stoğunu böyle eriteceğiz.”
317 BİN YAPI AFFEDİLDİ
İstanbul'da imar barışı kapsamında 317 bin binaya yani 1 milyonu aşkın bağımsız birime yapı kayıt belgesi verildiğini açıklayan Gökçe “Çok üzülerek söyleyeyim. Şu anda herkes ‘binamı analiz et, imar affı keşke çıkmasaydı' diyor ama her bağımsız birimde 4 kişi yaşadığını düşünürsek her 6-7 haneden birisinde imar affına başvuru da yapılmış anlamına geliyor” dedi.
HİZMET BİNALARINDA RİSK YOK
İBB'nin Saraçhane, Kasımpaşa ve Bakırköy'deki hizmet binalarının riskli yapı olmadığını, küçük hizmet birimlerinin bir bölümünün riskli olması nedeniyle taşınması gerekeceğini söyledi.
MARMARA DENİZİNE YAKIN İLÇELER RİSK ALTINDA
İstanbul'da deprem yaratacağı tahmin edilen Kuzey Anadolu fay hattının, Marmara Denizi’nin ortasından geçtiğini hatırlatan Gökçe şunları söyledi:
“Marmara Denizi’ne daha yakın, zemini Antakya'daki gibi çökelti-graben olan alanlarımız risk altında. Bunun bir bölümü Anadolu yakasından Maltepe- Pendik hattında, ağırlıkla da Çekmece Göl Sistemi’nden başlayarak Bakırköy -Zeytinburnu hattından tarihi yarımadaya gelen kısmında zemin özelliklerinden kaynaklı risk olduğu söylenebilir. İstanbul’un kuzeyinin daha güvenli olduğunu, tepelerine çıktıkça daha fazla güvenli olduğunu biliyoruz.
Ama sadece zemin üstünden risk analizi yapmak doğru olmaz. Sağlam zemine, sağlam yapı yapmazsanız çöker. Biz fay hattına daha yakın ve zemini daha problemli olan yerleri biliyoruz. Ama buradan daha uzakta olup toplanma alanı dahi olmayan, yeşil alana dahi olmayan Bağcılar’da, Esenler’de, Esenyurt’ta mahalle ölçeklerinde de çok riskli yapı toplulukları var.
Risk İstanbul genelinde var. Marmara Denizi’ne yakın ilçelerimizde riskin daha fazla olduğunu, kuzeye gittikçe daha azaldığını ifade edebiliriz. Ama şu ilçe çok tehlikeli, bu ilçe yıkım olacak, bu ilçede bu kadar, kayıp olacak, biçimindeki spekülasyonlara çok rağbet etmeyelim.”
“BÖLGESEL FELAKET” UYARISI
Riskin sadece İstanbul'da da olmadığını vurgulayan Gökçe “Marmara Denizi’nin ortasında olan bir fay hattı geçiyor. İstanbul etkiliyor da Bursa’yı, Balıkesir’i etkilemiyor mu? Tekirdağ’ı etkilemiyor. Bölgesel bir felaket olabilecek bir potansiyelden bahsediyoruz. Bu bölgede olacak bir deprem sadece İstanbul’u değil, Bursa’yı da, Tekirdağ’ı da, Balıkesir’i de, Kocaeli’yi de, Yalova’yı da ağır biçimde etkileyebilir” dedi. Gökçe yaptıkları analize göre İstanbul'da 90 bin yapının ağır risk altında olduğunu birinci derece deprem riski taşıdığını da yineledi.
YÜZDE 73 1999 ÖNCESİNDE YAPILDI
İstanbul'da 1 milyon 100 binin üzerinde bina bulunduğuna dikkat çeken Buğra, bütün yapı stoğunun dönüşümü için kamu ve özel sektörün birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. İstanbul'daki yapıların yüzde 73 kadarının 1999 öncesi yapıldığına dikkat çeken Gökçe “Hızlıca bu eski yapı stoğumuzun yenilenmesi gerekiyor. Artık bu denizin gidilecek yeri yok, bitti. Biz gerçekle yüzleşelim ve bu yapımızı yenileyelim diyen bir yere gitmesi gerekiyor” dedi.
“METREKAREM AZALIYOR, DAİREM KÜÇÜLÜYOR”
Gökçe şöyle devam etti:
“Vatandaşlarımızın deprem sıcaklığında çok büyük bir hararetle yapma heyecanı oluyor ama deprem sıcaklığı geçtikten sonra, candan sonra mal geliyor. Mal canın yongası oluyor. ‘Metrekarem azalıyor. Dairem küçülüyor. Ben bunun üstüne nasıl para vereceğim' sorularını sormaya başlıyor ve şu anda büyük hassasiyetle ‘canımı koru, malımı koru' diyen vatandaşlarımız bir süre sonra ‘malımın da bedelini ver' diyor.
Hiç kimse yaşamına ilişkin standarttan fedakarlık etmek istemiyor. Ya cebinden müteahhite bir miktar para verecek. Ya da bir miktar borçlanacak. Bu fedakarlığı yapmadığınız zaman hem candan hem maldan oluyorsunuz. Onun için canımızı ve malımızı koruyabilmek için yeri geldiğinde bir miktar yaşam standardından fedakarlık etmek gerekir.
Bu fedakarlığın tamamını vatandaştan da beklemiyoruz. ‘İstanbul yenileniyor' platform üzerinden bir dönüşüm süreci hayata geçiriyoruz. Tek yapı ölçeğinde eğer bu tespitleri önümüze koyarsanız Kiptaş, piyasa koşullarından daha makul bir çerçevede yapısını dönüştürme sürecine başlayabiliyor. Ya da 4 bin 500 lira kira yardımı alabiliyorsunuz.”
10 KATA KADAR OLAN BİNALAR
Hızlı tarama analizini teknik olarak 10 kata kadar binalarda yapabildiklerini kaydeden Gökçe, 10 kattan yüksek yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının akredite olmuş kurum kuruluş ve laboratuvarın yaptığını söyledi. Hızlı tarama yönteminin ardından, İSTON gibi bakanlığa akredite kuruluşların karot numunesi alınarak basınçlı deneylerle analiz yapılabileceğini söyledi. Karot numunesi alınarak yapılan analizin ücretli olduğunu belirten Gökçe “Eğer ‘İstanbul Yenileniyor' platformuyla Kiptaş üstünden vatandaşlarımız yenileme sürecine gitmek isterlerse İBB bunun ücretini almayacak” dedi.
“UZMANLAR ZARAR VERECEKSE ALMAZ”
Karot alımının riskli olduğu tartışmasıyla ilgili de Gökçe “Sağlam binaya karot almak zarar vermez. Uzmanımız doğru yerden alırsa zarar vermez. Bina zaten taşıyıcı sistemin problemli ve riskliyse kanıt numunesi alırken zarar verebilirsiniz. Uzmanlar, zarar verecekse almaz” dedi.