14 Mayıs'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine hazırlanan Türkiye'de gözler, kamuoyu araştırma şirketlerinin saha çalışmalarından edindiği izlenimlere çevrildi. Bu kapsamda KONDA Araştırma Genel Müdürü Aydın Erdem, seçimlerle ilgili tahminlerini paylaştı.
Diken'den Anıl Can Tuncer'e konuşan Erdem, Erdoğan'ın kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu, ancak muhalefet açısından da ortada 'çantada keklik' denilebilecek bir durumun olmadığını söyledi.
AYDIN ERDEM: TÜRKİYE’DE DEĞİŞİM ATMOSFERİ VAR
Türkiye’de bir değişim atmosferi gördüğünü belirten Erdem, diğer yandan muhalefet açısından seçimlerin çantada keklik olmadığını söyledi:
*İktidar seçimi kaybedebilir gibi görünüyor. Bazı şeyleri sadece anketlerden değil toplumsal atmosferden de anlayabiliyorsunuz. Bunlar tabii sosyal medyada ne konuşulduğu meselesi değil. Bu hissettiğiniz bir şeydir. Bu televizyondaki habercilerin diline, dizilerdeki senaryoya, reklamlara bile yansır. Bence toplumda öyle bir atmosfer var.
‘ÇANTADA KEKLİK DEĞİL’
*Ama bu ne bizim anketlerde kesin bir şekilde böyle görünüyor ya da bu ‘değişen’ atmosfer illa böyle olması gerektiğini ortaya koyuyor. Çantada keklik bir durum yok muhalefet açısından. Ne kadar ölçüm yapılırsa yapılsın Erdoğan’ın 15 Mayıs’tan itibaren kesinlikle cumhurbaşkanı olmayacağını kimsenin garanti edebileceğini düşünmüyorum.
*Çünkü Türkiye son bir ayda gördüğümüz gibi siyaseti dinamik bir ülke. Ama bir yandan gene araştırmacı gözüyle gördüğümüz, Türkiye’deki hiçbir şey oy oranını çok hızlı etkilemiyor. Dolayısıyla iki taraf için işler esasında hem çok kolay hem çok zor. Çok kısa bir zamanda yapılması gerekenler var. Bu kısa zamanda da herkes bir şeyleri değiştirmeye çalışacak. 30 oyunculu satranç tahtası gibi bir şey bu. O yüzden her şeyi öngörmek mümkün değil.
‘ERDOĞAN DAHA UZUN VADELİ BİR DÜŞÜNCEDE’
*Ben Erdoğan’ın da kendisinin de seçimi kaybetme ihtimalini gördüğünü daha uzun vadeli bir düşüncede olduğunu tahmin ediyorum. Bu seçimde hükümetin, Erdoğan’ın yani cumhurbaşkanının değişme ihtimali vardır. Birçok açıdan bu gözüküyor. Ama işin içinde birçok dinamik var. Bunların nasıl değiştiğini altılı masada son yaşananlarda da gördük.
*Şimdi de milletvekili aday belirleme süreci var ve pazarlıklar sürüyor. Örneğin Muharrem İnce konuşuluyor. Bunların hepsi, önümüzdeki 40 günde durumu etkileyebilir. Şu anki tabloya bakarsak 14 Mayıs’ta Erdoğan’ın kazanması çok sıra dışı bir dinamik karşımıza gelmediği müddetçe mümkün gözükmüyor.
‘DEPREMDEN SONRA OYLAR CİDDİ ŞEKİLDE DÜŞMEDİ’
Erdem, deprem nedeniyle AKP’nin oylarının ciddi şekilde düşmediğini belirterek Erdoğan etrafındaki konsolide olma haline dikkat çekti:
*Biz şu ana kadar yapılmış ölçümlerde AK Parti’nin oyunun depremden dolayı ciddi bir şekilde düştüğünü iddia edemiyoruz.
*Çünkü burada şöyle bir mesela var ve biz bunu Gezi Parkı’nda da görmüştük. Orada yaşananlardan dolayı AK Parti’nin oyunun çok düşeceği düşünüldü. Yine söylem olarak Erdoğan’a sert eleştiriler vardı. ‘Yargılanacaklar, ceza alacaklar’ söylemleri çok yaygınlaşmıştı. Öyle durumlarda seçmenin partisinin etrafında konsolide olduğunu görüyoruz. Ancak beklentinin aksine AK Parti’nin oyu düşmemişti. Burada da depremden dolayı görünür biçimde iktidarın oy kaybettiğini gözlemlemiyoruz.
*Bu bir nevi muhalefete de uyarı niteliğinde. Çünkü siz bir partiye rövanşist ifadeler kullandığınız zaman, onun seçmeni de kendilerine karşı o tavrın geliştiğini düşünüyor. Muhalefet, iktidarın yargılanması gereken suçları olduğu belirtse de milyonlarca insanın oy vermeye devam ettiği bir parti ve liderden söz ediyoruz. Burada toplumsal desteği hiç olmayan ve kendi kendine otoriter rejim tarif eden siyasi aktörlerden söz etmiyoruz. Bunları rövanşist bir şekilde ifade ettikçe de AK Parti seçmeninin Erdoğan etrafında konsolide olma halini gözlemlemek mümkün.
‘İNCE’YLE İLGİLİ ‘KÖPÜK’ GİTGİDE DÜŞECEK’
Muharrem İnce’nin seçimleri ikinci tura bırakabilecek bir figür gibi görünmediğini belirten Erdem’e göre Memleket Partisi lideriyle ilgili yapılan ölçümlerdeki ‘köpük’ gitgide düşecek:
*Bu seçimler için Muharrem İnce, şu anda altılı masanın kırılgan olduğu, Akşener’in masadan kalktığı ortamda ortaya çıkmış bir figür. Daha önce de ismi geçiyordu ama şimdi köpürdü. Şu anda İnce’yi bırakın ölçümü, tahminlerin ötesinde bir seviyede tutuyorlar. O doğru da olsa bir köpürmenin sonucudur. Şu anda olan boşluktaki ‘yeni’ bir siyasi aktöre kafaların dönme halidir.
‘SEÇİMİ İKİNCİ TURA BIRAKACAK BİR FİGÜR GİBİ GÖRÜNMÜYOR’
*Birtakım anketlerde de çift rakamlı sayılardan bahsediyorlar. Ben gerçekten teorik olarak bile bir siyasi aktörün oyunu o noktalara bu noktalara çıkaramayacağını düşünüyorum. KONDA’nın ölçüm yaptığı tarihler dahilinde bu hiç olmadı. Cem Uzan, iki-üç aylık süre çerçevesinde 12-13’lere gelmişti ancak o da hızlı bir şekilde barajın altına düştü. Bu seçimler için 15-20 gündür gerçekten siyasi arenada olan bir aktörün bu kadar oyu alabileceğini düşünmüyorum. Ölçülen şey sağlıklı olsa bile köpüktür. Nisanda ölçtüğümüzde bakalım İnce nerelerde olacak. Altılı masada kriz oluşursa ve tanınan figürleri yanına çekerse İnce oylarını artırabilir.
*İnce’nin 14 Mayıs için ne kadar oyun değiştirici bir aktör olacağını öngörmek zor. Orada biraz deneyim ve tahmin olarak iki ihtimal görüyorum. İnce, bir noktada elinin kuvvetlenmesini bekliyor. Yani bir noktada altılı masayla anlaşacak ve seçime aday olarak girmekten çekilecek. Ya da o mücadeleyi tek başına sürdürecek ve esasında o ‘köpük’ diye gözüken şey gitgide düşecek. İnsanların ‘İnce’ endişesinin kalmadığı bir noktaya gelecek. Bunun dışındaki ihtimaller çok düşük. İnce’nin kısa bir süre sonra ‘niye bu kadar konuştuk’ dediğimiz bir figür olacağını tahmin ediyorum. Seçimi ikinci tura bırakacak bir figür gibi görünmüyor.
‘BU İŞE İKİ ADAYLA GİDİLECEK’
*Oyu yüzde 5’lerin üstüne çıkmadığı müddetçe denklemi değiştiremez. Oraları görebileceğini sanmıyorum. ‘İnce’ye oy vereceğim’ diyenlerin yarıya yakını zaten ilk defa oy kullanacak insan. Onların ne kadar dinamik olduğunu biliyoruz. Şu anda İnce’yle ilgili ölçüm yapıldıysa bu onun alacağı en yüksek oydur. Ben denklemi değiştirmemesi gerektiğini, gidişatın öyle olmadığını söyleyebilirim. Ama bir hareket olabilir. Bu işe iki adayla gidilecek. Ya İnce’nin sayısal anlamda bir etkisi olmayacak ya da konsolide olacak.
*Şu anda bu kadar popüler olmasının sebebi sosyal medyadan oynaması. Siyaseti sadece sosyal medyadan takip edenler belli bir yaşın altı.
‘ZAFER PARTİSİ İHMAL EDİLECEK BİR ORANA DÜŞTÜ’
Erdem, daha önce İnce’yle benzer bir etki yaratan Zafer Partisi’nin şu anda ihmal edilecek bir orana kadar düştüğünü belirtti ve sürpriz beklemediğini de ekledi:
*Aynı durumu Zafer Partisi’nde de gördük. Ümit Özdağ’ın daha görünür olduğu bir dönemde birkaç ay içerisinde partinin popülerleştiğini gördük. Ama bu partilerin yükselmesi meselesini ‘barajı aşıyorlar’ olarak görmemek lazım. ‘Zafer Partisi yükseldi demek’ araştırma hata payının (yüzde 3) içinde kalmamaya başladı… Yüzde 4’lerde gözüktü bir noktada. Ama sonra yine gene ihmal edilecek bir orana kadar düştü.
‘GENÇLER YENİYİ ARIYOR AMA ‘KANCALARI’ ZAYIF’
Erdem’e göre gençlerin İnce, Özdağ ya da Mansur Yavaş ilgileri ‘yeni’yi aramalarından:
*İnce’nin de şu andaki hızlı artışı, bir boşluktan. Çünkü Özdağ’ınki gibi İnce’nin de söylemi sadece ona ait bir söylemdi. Bu genç ve biraz da milliyetçi bir damara seslenen bir söylem. Onu yakalayınca o grubun ilgisini çekiyor. Gençler oraya kanca atabiliyor. Ama gençlerin kancası çok zayıf. İlk defa oy kullanacak seçmenlerin bir arayışı var.
*Bunların hepsi ‘liberal, küpeli, üniversite öğrencisi’ değil. ‘Genç’ dediklerimizin içinde çok muhafazakarı, milliyetçisi, dindarı olduğu gibi ateisti de var. Toplumdan tamamen farklı bir kitle değil. ‘İnce’ye de oy vereceğim’ diyen kitlenin önemli bir kısmının ilk defa oy vereceğini biliyoruz. Onlar da değişiklik aradıkları için bundan beş-altı ay evvel Zafer Partisi diyorlardı. Şimdi de yeni bir figür çıktı karşılarına. Sosyal medyada da etkin… Bunlar tabii ilgi çekiyor.
*O gençler nasıl çok hızlı bir şekilde yeni gördükleri bir insana ‘Muharrem başkan’ diyorlarsa yine hızlıca o etki hemen gidebilir. Gençlerin normal hayatlarında olduğu gibi siyasette de ‘şıpsevdi’ olduğunu hatırlatmakta fayda var.
‘MANSUR YAVAŞ DA BÖYLEYDİ’
*Mansur Yavaş da böyle bir popülerliğe sahipti. Ona ilgi de yeni bir karakter olduğundan ve toplumun önüne çok çıkmamasından, söyleminin bilinmemesinden kaynaklanıyordu. Toplumun yenilik beklentisi var. Toplum aynı şeyi söyleyen kırmızı çizgileri olan liderlerden sıkıldı. Sadece Kadıköy’deki değil, Yozgat’taki mütedeyyin amca da sıkıldı bazı şeylerden.
‘İKİNCİ TUR HİKAYESİNİN OLABİLECEĞİNİ SANMIYORUM’
KONDA müdürünün ikinci tur olasılığıyla ilgili değerlendirmeleri şöyle oldu:
Orada bir faktör de parlamento denklemi. Eğer Meclis’te altılı masa, millet ittifakının sandalye sayısı 300’lere çok yakın bir şey çıkmazsa durum aleyhlerinde gelişebilir.
*Böyle bir durumda parlamentoda denge, muhalefetin lehine değilse bir de o sırada emek ve özgürlük ittifakıyla altılı masa arasında çok da iyi ilişki kurulamayacağı varsayımı yayılırsa muhalefete güvenin azaldığını görürüz. Tabii Erdoğan da buna oynar. ‘Bunlar ülkeyi yönetemez, bu kadar bir araya geldiler bu kadar yaptılar’ söylemini tutturur. Ama bütün bu ikinci tur hikayesinin olabileceğini sanmıyorum. Bence iki adaylı bir seçime giriyoruz.
‘ERDOĞAN AZ FARKLA KAYBETMENİN AVANTAJINI BİLİYOR’
KONDA müdürü, muhalefetin seçimleri farklı kazanmasının önemine de işaret etti:
*Erdoğan da bence bunun farkında. Erdoğan için 100-200 oy hepsi önemli. Kaybedecek olsa bile az bir farkla kaybetmenin önümüzdeki dönem için farklı avantaj sağlayacağını o da biliyor. O yüzden de ufak ufak hamleler yapıyor. Refah Partisi, Hüda-Par’ın katılması… Bunlar sadece yüzbinlerle ifade edilen oylar için olmasa gerek. Hüda-Par; Batman, Urfa gibi HDP’nin diğer yerler kadar güçlü olmadığı illerde çalışmasını engelleyebilir. İllegal olarak da değil. En azından sokakta olarak engeller. O yüzden Erdoğan bu tip birçok hamle yapmaya devam edecektir. Ama muhalefet gerçekten uzlaşma yapısını muhafaza ederse bunun karşısında lider enerjisinin güçsüz kalacağını düşünüyorum.
‘MUHALEFETİN 360 VEKİLE ULAŞMASI ZOR GÖRÜNÜYOR’
*HDP’yi de katarsak muhalefet çoğunluğu sağlayabilir. Yasa değiştirir, ama millet ittifakıyla emek ve özgürlük ittifakının 360’a varması zor görünüyor. En iyi senaryoda bile millet ittifakının 260-280, emek ve özgürlük ittifakının 60-80 arasında aldığını varsayabiliriz. Tabii bu aktörlerin milletvekili koltuklarına oturduktan sonra ne kadar uzlaşmaya devam edecekleri de ayrı bir konu. AKP ve MHP açısından da aynı durum geçerli.
‘TİP BÜYÜK RİSK ALDI’
Erdem’e göre TİP, seçimlere kendi listesiyle girme kararıyla büyük risk aldı:
*Bence Türkiye İşçi Partisi bir enerji yakaladı. Ama seçmen başka bir şey. TİP, Türkiye’nin modern yüzü diyebileceğiniz insan grubunun özlemle beklediği siyasetçi figürlerini karşımıza çıkardı. Kendilerini çok net ifade edip cesur konuşuyorlar.
*Ama anladığım kadarıyla mesela Sera Kadıgil İstanbul birinci bölgeden seçime girecek. Burada Sultanbeyli, Sancaktepe gibi ilçeler de var. Sosyal medyadaki popülerliğin o bölgelerdeki seçmende ne kadar karşılığı var ben çok emin olamıyorum.
Bence o ekip, bir seçim daha beklemeliydi. Şu anda büyük risk aldılar. Eğer genel olarak muhalefet uzlaşma imajında insanları ikna ederse, seçmenler bir fayda mantığıyla gidip oy atar. CHP ve HDP varken TİP’e eli gidecek insan sayısı düşer. Ama dediğimiz gibi normalde çok daha uzun sürede olması gereken olaylar 40 günde gelişecek. Ama bu süre zarfında da ufak hamlelerde kazanımlar sağlanabilir. Ama bence büyük risk alıyorlar.
‘SOSYAL MEDYADAKİ ATMOSFER SANDIĞA KOLAY YANSIMAZ’
*Kaygılarını anlamak mümkün. Yüzde 3 sınırı da Hazine yardımı sınırı. Görünür olmak istiyorlar. Ama sosyal medyadaki güzel atmosfer her zaman sandığa kolay kolay yansımaz. Diğer yandan da seçmen TİP’in ‘madem ülkede muhalefet olarak artık hepimiz uzlaşıyoruz, aynı masaya otuyoruz’ diye düşünüp orada HDP’yle, Yeşil Sol Parti’yle anlaşmasını beklemiş olabilir. Oradaki masadan kim kalktı ne dedi bilmiyorum. Ama bence risktir.
‘İHTİMALLER ERDOĞAN’IN KAYBEDECEĞİ YÖNÜNDE’
Erdem son olarak ihtimallerin Erdoğan’ın kaybedeceği yönünde olduğunu belirtse de muhalefetin erken kutlama hikayesine girmemesi gerektiğini söyledi:
*Şu anda Erdoğan’ın kaybetmesi, kazanmasından daha yüksek ihtimal görünüyor. Ama muhalefetteki 15 Mayıs günü ‘zaferi kutlayacağız’ hikayelerinin çok erken olduğunu düşünüyorum.
*Erdoğan’ın oylarında geçtiğimiz senenin sonlarına doğru bir düşüş trendi vardı. Ama o öyle devam etmedi. Erdoğan oylarını belli yerlerde muhafaza etti. O sıralarda muhalefet de kendini toparlayamamış ve adayını çıkarmamış bir haldeydi. Yani Erdoğan bir şeyleri kazanıyor değil de öbürü de bir şeyleri kaybediyor olabilir.
‘ŞAPKADAN ÇIKARTILACAK ÇOK TAVŞAN VAR’
*Muhalefet, bu kadar erken kutlama hikayesine girmemeli. Erdoğan’ın elinde çok koz var, şapkadan çıkartılacak çok tavşan var. Onun karşısında yapılacak şey de uzlaşma mesajı vermektir. Öteki tarafta Erdoğan ‘sürekli siz hepiniz ben tek’ argümanını kullanacak.
*Seçmen olarak bakarsak, desteklenen bir lider varsa ve diğerleri onu devirmek istiyorsa elbette bir konsolidasyon olacaktır. O yüzden muhalefet açısından kazanılmış bir seçim yoktur. Ama ihtimaller Erdoğan’ın kaybedeceği yönündedir şu anda. Ama gerçekten çantada keklik değil.