“Her şey daha güzel ve daha yaşanılabilir bir İstanbul için” diyerek trafik çilesini gündemine alan Milletvekili Doğan Demir önergesinde şu görüşlere yer verdi; “İstanbul alan olarak ülkemizin yaklaşık %1’ini kaplamasına rağmen toplam nüfusun %20’si, ülkemiz düzeyinde sayıları 25 milyona yaklaşan motorlu taşıtların yaklaşık 1/4’ü bulunmaktadır. Türkiye’deki tüm ticari kuruluşların da %40’a yakını İstanbul’da faaliyet göstermektedir. Kentin Avrupa yakasındaki merkez bölgesinde yoğunlaşması, doğu-batı istikametindeki yolculukların uzaması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
İstanbul’da trafiğe kayıtlı motorlu taşıt sayısı 4,7 milyon olup, bunun yaklaşık 3,5 milyonu otomobildir. İstanbul nüfusunu göz önünde bulundurduğumuzda ortalama her 5 kişiye 1 araç düşmektedir. Bu rakamlar her geçen gün de artmaya devam etmektedir.
Anadolu Yakası ile Avrupa Yakası arasındaki nüfus ve istihdamdaki dengesizliğin iki yaka arasındaki geçişlerdeki ulaşım talebinin fazla olmasının yanı sıra, Boğaz’daki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yani 1. Köprü ile Fatih Sultan Mehmet köprülerinde, hatta Karaköy ve Haliç köprülerine ulaşan yollardaki trafik, özellikle sabah işe gidişlerde, akşam ise işten dönüşlerde trafikte önemli tıkanmalara sebep olmaktadır. Diğer yandan, özellikle İstanbul Boğazı’na dikine ulaşan yollardaki eğimlerin oluşu, bazı yollardaki trafiği daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca, İstanbul’un genelde engebeli bir arazi üzerine oturması da bisiklet kullanımını sınırlandıran bir durumdur.
Ulaşım talebini, dolayısıyla motorlu taşıt trafiğini mümkün olduğunca en aza indirmek için kentlerin öncelikli olarak yapılacak nazım plana uygun büyümeleri, gerçekleştirilecek ulaşım altyapılarının hangi türden olursa olsun bu planlarla örtüşmesi gerekmektedir.
Ulaşım talebinin en yoğun olduğu saatlerde yapılan 8,4 milyon yolculuğun %42,3’ü İETT-ÖHO’larla ve servis araçlarıyla, %9,9’u metrobüslerle, %21,6’sı minibüslerle yapılmakta olup, bu karayolu araçlarının toplam payı %73,8 olmaktadır. Raylı taşımanın payı %24,6, denizyolu taşımasının payı ise sadece %1,6’dır. Otomobillerle yapılan ulaşımın %12,8’lik payı göz önüne alındığında, İstanbul’daki ulaşımın esas olarak karayolları aracılığıyla yapıldığı açık olarak görülmektedir. Taşımadaki bu dağılımın ulaşım yoğunluğuna ve dolayısıyla ulaşım zorluğuna sebep olduğu da açıkça görülmektedir. İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımız için trafik yoğunluğu bir çile haline dönüşmüş durumdadır”
Bu bağlamda;
1-Bakanlığınızın kentsel planlamada trafik yoğunluğunu asgari düzeye indirecek ve nazım plana uygun yapmakta olduğu bir çalışma var mıdır var ise bunlar nelerdir?
2-Özellikle sabah ve akşam saatlerinde yoğunlaşan özel otomobil trafiğini azaltmaya veya kolaylaştırmaya yönelik bir ulaşım altyapı planlamanız var mıdır?
3-İstanbul’daki önemli trafik tıkanmalarının yaşandığı ve kazaların yoğunlaştığı yol ve kavşakların gerekli olanlarında geometrik iyileştirmeler yapılacak mıdır?
4-Çoğunda park edilmiş araçların bulunduğu ara yollardaki trafik akışını hızlandırmaya yönelik alternatif yerüstü veya yeraltı otopark projeleriniz var mıdır?
12 Ağustos 2023 19:28