İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, göreve geldiği günden bu yana ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla değil, her vatandaşın fikrini almaya ve projelerini vatandaşların görüşleri doğrultusunda şekillendirmeye devam ediyor. Cumhuriyet’imizin ve İzmit Belediyesinin 100’üncü yılı etkinlikleri için fikir alışverişi yapmak üzere dernek, STK ve odalarla bir araya gelen Başkan Hürriyet, kentlilik bilinci ve yaşanmışlıkları korumak konusunda mesajlar verdi.
“SÖZLEŞMİŞÇESİNE HER ŞEYİ YIKIYORLAR”
Başkan Hürriyet şu ifadeleri kullandı: Bu kentte şöyle bir hastalık var. Genel yöneticiler ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla var olanı, anıları, yaşanmışlıkları yıkmak adına sanki sözleşmişçesine bu kentte her şeyi yıkıyorlar. Atatürk’ün sağlığında yapılmış ve çok önemli insanlar tarafından inşa edilmiş bir anıtımız var. Atatürk anıtımız; tarihi bir eser. Tören alanı orası. Şimdi biz o eseri orada bırakıyoruz, onu yalnızlaştırıyoruz, değersizleştiriyoruz ve sonradan yapılacak yapay bir tören alanı yapmaya çalışıyoruz.
TÖREN ALANININ TAŞINMASINA SONUNA KADAR KARŞIYIM!
Amacımız gerçekten tören alanı yapmak ise evet yapalım. Ama amaç gerçekten tören alanı değil. Kent meydanı dedikleri düne kadar işlemeyen o beton alanda bizim ara sokakları yapmamız ile birlikte gençlik enerjisi oluştu. Bizim de birçok etkinliği yapma alanımıza dönüştü. Birden bire kıymete bindi. Dün yüzüne bakmadıkları yer birden bire herkesin değerlisi oldu. Sırf biz orada etkinlik yapıyoruz diye sırf gençler orada zaman geçiriyor diye ya da sırf milli bayramları orada coşkuyla kutluyoruz diye şimdi bu etkinlikler yapılmasın amacıyla oranın özelliğini yitirip, Atatürk anıtını itibarsızlaştırıp sözde tören alanını kent meydanına taşımaya çalışıyorlar. Ben buna sonuna kadar karşıyım. Takdir tabi ki halkındır. Burada niyet halis değil. Niyet gerçekten bir tören alanı yapmak değil.
“ALLAH RIZASI İÇİN KENTİN DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIN”
Bunu Büyükşehire sataşmak için ya da büyükşehir koltuğu için yanıp tutuşan aday olma gayesiyle de söylemiyorum. Bu kentte yaşayan sıradan bir vatandaş olarak söylüyorum. Gerçekten bir meydan, bir anıt alanı, bir tören alanı yapılmak istenseydi en güzel yer eski Perşembe pazarı alanıydı. Oraya bütün kenti toplayıp düzgün bir proje çalışıp yapılsaydı bugün o ucube çıkmazdı. Bu yüzden lütfen Allah rızası için bu kentin değerlerine sahip çıkın.
“KOCAELİ FUARI YIKILIYOR, KİMSEDEN SES ÇIKMIYOR!”
Bakın Kocaeli Fuarı yıkılıyor. Kimseden çıt çıkmıyor. Bugün biz yönetiyor olsaydık ve ben yapıyor olsaydım herkes şu anda kapımda protesto ediyordu. Kentin hafızasıdır, kentin hatırasıdır, kentin yaşanmışlıklarıdır. Türkiye’nin serbest seçimle seçilmiş ilk kadın belediye başkanı Leyla Atakan’ın anısı ve hatırasıdır. 43 günde yapmıştır orayı. Ama bu kent bir kadın belediye başkanını o zorlu dönemlerinde yaptığı bu muhteşem esere sahip çıkamıyor. Kimseden çıt çıkmıyor. Orası yapay bir şeyle dolduruluyor. Sizin paranız harcanıyor. Yazıktır, böyle proje yapılmaz.
“YÖNETİCİLİK BU DEĞİLDİR”
Yöneticilik bu değildir. Önce halka sormak lazım. Kime sordular da halkın bu kadar hatırasının olduğu bir yeri yıkıyorlar. Bakın kitap fuarı yapılıyor. Kongre merkezinin orada derme çatma çadırlar kurularak yapılıyor. Yok muydu İnterteks Fuar Alanımız? Haybeye yıkıldı. Neden heba edildi? Sağlam bir yapı, yazık günah. Milyonlar harcandı yapmak için milyonlar harcandı yıkmak için. Yıkıldı da yerine ne yapıldı? Hiçbir şey. Milyonlar harcanarak yine derme çatma çadırlar kuruluyor kitap fuarı için.
“İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLACAK”
Kitap fuarı deyip geçmeyin. Fuarcılık çok önemli bir ekonomidir. Fuarcılık kente insan gelmesinin önemli nedenlerinden bir tanesidir. Hele de kitap fuarı gibi çok kıymetli bir fuar bugün değersizleştiriliyor, küçücük çadırlara hapsediliyor. Neden? Bir kişi öyle istedi diye. Ya da birkaç kişi öyle istedi diye. Ben yaptım oldu mantığının zararlarını bu kent yıllar sonra anlayacak ama iş işten geçmiş olacak. Lütfen kentin değerlerini yıktırmayın.
“NE ZAMAN SAHİP ÇIKSAK ELİMİZDEN ALINDI”
Ne zaman biz kentin değerlerine sahip çıkacak bir proje desek hemen ya elimizden alınmaya çalışıldı ya da yıkıldı. Kısır bir kavgadan ibaret ama kente zarar veren bir örnek vereyim. Bizim belediyemizin önünde Sabri Yalım Parkı’nda kaç yıllık tekel duvarı vardı. Yıllarca bir taşı bile düşmemiş, kimseye zararı olmamış. Böylesi tarihi yerler kolay ele geçmez. Hazır fırsat bu fırsat dedik ve o duvar için çok güzel bir proje çalıştık. Aldık koltuğumuzun altına dosyamızı büyükşehire gittik. Projeyi sunarak gelin beraber yapalım beraber kurdele keselim, kente bir eser kazandıralım dedik.
“BU KÖR SİYASET KENTE KAYBETTİRİYOR”
Bir bakalım dediler ama daha bir hafta geçmeden sabahın 6’sında dozeri dayadılar ve o duvarı yıktılar. Neden? Aman biz bir şey yapmayalım ya da kent buna sahip çıkmasın. Bu kör siyaset kente kaybettiriyor. Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz gerçekten bu kente hep birlikte bir çivi çakacaksak siyasetin canı cehenneme. Hangi partiden olursa olsun hangi görüşten olursa olsun. Hepimiz seçilmiş belediye başkanlarıyız. Büyükşehir belediye başkanımız da milletimizin oylarıyla seçilmiştir bizler de öyle. Bizim derdimiz bu kente hak ettiği değeri ve hak ettiği zenginlikte koruma iradesini beraberce göstermek.
“BABADAN İZMİTLİYİM DİYEN BİRÇOK KİŞİDEN DAHA İZMİTLİYİM”
Hepinizden rica ediyorum var olan yerlerimizi koruyalım. Yanlışa dur diyelim. Kime oy verirsek verelim. Hatta oy verdiklerimizden daha fazla hesap soralım. Parayı verip yapay birçok şey yapılabilir. Çok daha az parayla o fuarı canlandırabilirdik. Ben yaptım oldu mantığı kente zarar veriyor. Bizim bu ortak akıl toplantılarımızın sebebi de kentlilik bilinci, yaşanmışlıkları korumak. Bilmem kaç yıldır, babadan İzmitliyim diyen birçok kişiden daha İzmitliyim. Hep birlikte İzmit’imize sahip çıkalım. Ortak ses çıkarmak için, ortak mücadele için, doğruyu savunmak için katkılarınız çok kıymetli.