BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

CHP’liler İzmit’te de oturma eylemiyle anayasa ihlaline dikkat çekti

Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki hukuki krizin nedeninin iktidar olduğu ve Yargıtay’a açıklamalar yaptırıldığı gün gibi ortada. CHP’liler anayasal düzeni ortaya kaldırmaya teşebbüs olarak nitelendirdikleri bu durumla ilgili TBMM’de oturma eylemi başlatmıştı. Benzer eylem İzmit’te de gerçekleştirildi. 

11 Kasım 2023 00:05
CHP’liler İzmit’te de oturma eylemiyle anayasa ihlaline dikkat çekti

Gökhan Ercan Başkanlığı’ndaki İzmit İlçe Örgütü tarafından gerçekleştirilen oturma eylemi Sabri Yalım Parkı’nda gerçekleştirildi. CHP’nin ilimizdeki önemli isimleri de destek verdi.

Aynı buluşmada İzmit İlçe Başkanı Gökhan Ercan tarafından okunan yazılı açıklamanın içeriği şöyle:

Sayın İl Sekreteri Batuhan Bayındır ve Milletvekilimiz sayın  Muhip Kanko buradalar,  öceki dönem İzmit İlçe Başkanlarımız buradalar. 

Çok değerli geçmiş dönem baro başkanlarımız Cengiz Sarıbay,  Tamer Solakoğlu, Sertif Gökçe, Bahar Candemir Gültekin bizimle birlikteler.

Hukuksuzluğun normalleştirildiği bir gündemde destekleri çok değerli, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bizleri her yeni günde yapılan zamlara, vatandaşı yoksulluk sınırı altında yaşamaya alıştırdılar, 

Bizleri kurumların ihmalleri yüzünden KYK yurtlarında can veren gencecik çocuklara, iş cinayetlerinde yitirileren emekçi haberlerine alıştırdılar,

Şiddet kurbanı kadınlarımıza, tacize uğrayan çocuk haberlerine alıştırdılar.

Sosyal medyada biraz muhalif düşüncesini dile getirenleri sabah operasyonuyla evlerinden alınmasına, gazetecilere uygulanan sansürlere alıştırdılar…

Bizler artık hukuksuzluğun normalleştirilmesine, insan haklarının hiçe sayılmasına, yaşam hakkımıza müdahalelere, devletin tüm kurumlarının işlevsizleştirilerek otoriter bir rejim yaratma sevdasına alışmak istemiyoruz ve isyan ediyoruz. 

Haktan, hukuktan, adaletten yana herkesi isyanımıza, direncimize ortak olmaya çağırıyoruz. 

Türkiye üç gün önce, siyasi vesayet altındaki yargı kurumları vasıtasıyla yeni bir kaosa ve hukuksuzluğa uyandı. 

Yine, nasıl bir tehlikeye yol açabileceğini, devleti nasıl bir bilinmezliğe sürükleyeceğinin önemsenmediği, yargı kurumlarını çatıştıran ve bu çatışmadan siyasi bir gayeye zemin hazırlamak niyetinde olduğu anlaşılan iktidarın,  hukuksuzluğu normalleştirilme çabasını görüyoruz.

Bildiğiniz üzere; Anayasa Mahkemesi Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvurusu üzerine hak ihlali kararı vermiş ve İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından infazının derhal durdurularak tahliye edilmesi gerektiğini belirtmiştir. 



Milletin iradesi ile seçilmiş bir milletvekili hakkında; en üst yargı oranı olan Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş, kesin mahiyette ve uygulanması Anayasa’ya göre zorunlu olan kararına karşın;  Yargıtay 3. Ceza Dairesi tam bir hukuk skandalına imza atarak “Anayasa Mahkemesi Kararına Uymama” kararı almış, bununla da yetinmeyerek hukuken uygulama kabiliyeti olmadığı halde Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki karar almıştır. 

Sonda söyleyeceğimizi başta söylüyoruz; Yargıtay 3.Ceza Dairesi üyelerinin bu kararı açıkça bir Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü, Genel Başkanımızın söylediği gibi bir darbe girişimidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu garabete destek veren mahiyetteki açıklamaları ise bu kararın siyasi bir sahibi olduğunu göstermektedir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay dosyasını, Anayasa Mahkemesinin kararında belirtildiği şekilde, yeniden yargılama yapmaya yetkili makam olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine iade etmesi gerekirken Türk Hukuk sisteminde yeri olmayan Anayasa Mahkemesi kararına “UYMAMA” şeklinde ancak “hiçlik” diye tabir edebileceğimiz bir uygulama yaratmıştır. 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasanın 153/6 maddesinde yeralan "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." şeklindeki açık hükmüne rağmen bu kararı vermesi TCK’nın 257.maddesi bağlamında görevin kötüye kullanması ve TCK’nın 109.maddesi bağlamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacak niteliktedir.

Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte bizlerinde hoşuna gitmeyen, yanlı olduğunu değerlendirdiğimiz, hukuk mantığına sığmayan kararları olmuştur. 

En yakın örneği tüm vatandaşları olağan şüpheli ilan eden ve gazetecilerin kalemlerine kelepçe vurmak isteyen sansür yasasının iptali için yapılan başvurunun reddi kararıdır. 

Aynı şekilde hükümetin hatalı ekonomi politikalarının faturasını vatandaşa yüklemek için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile getirilen ek motorlu taşıtlar vergisinin iptali için yapılan başvuruda da halktan ve hukuktan yana değil iktidardan yana bir tavır almıştır.

Anayasa Mahkemesi kararları elbette eleştirilebilir, tartışılabilir. Ancak yine Anayasa hükmüyle kesin sayılan ve uygulama mecburiyeti olan bir kararı uygulamamak Anayasayı fiili olarak ilga etmek anlamına gelmektedir. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bilmelidir ki; bugün ihlaline çanak tuttuğu Anayasa aynı zamanda onu onun o koltukta oturmasının da teminatıdır. Anayasayı ortadan kaldırdığınız ya da fiilen ilga ettiğiniz zaman kendi meşruluğunuzu da tartışmaya açarsınız.

Bugün, İktidarın, hoşuna gitmeyen her fikrin sahibini terör örgütü üyesi ilan etmesi keyfiliğinden devletin teminatı olan Anayasa Mahkemesi üyeleri nasibini almıştır.  Yarın bu yaftadan kimin nasipleneceği belirsizdir. 

Yargıtay 3. Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi'ni âdeta terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan, milletin iradesi olan yüce Türkiye Büyük Millet Meclisini hizaya getirmeye çalışan, bir yargı makamının Türk Milleti adına verdiği karara yakışmayacak ifadeler kullanan kararının; hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olması gereken bir hukuk devletinde derin yaralar açtığı kuşkusuzdur. 

Tüm yargı teammüllerini ve Anayasamızın açık hükmünü ihlal eden bu hukuk garabeti karara imza atan Yargıtay üyeleri derhal görevden el çekmeye davet edilmeli ve haklarında ceza soruşturması başlatılmalıdır. 

Artık tuz kokmuştur ve Türkiye'de hiçbir ferdin ya da Anayasal kurumun hukuki güvencesi kalmamıştır. 

Bu bağlamda Genel Başkanımız Sn. Özel'in çağrısıyla başlayan ve muhalefet partilerinin de destek verdiği, hali hazırda mecliste devam eden adalet nöbetine İzmit’ten, Kocaeli’den selam gönderiyoruz.

Türkiye Barolar Birliği'nin tüm barolara çağrısıyla Ankara’da gerçekleşen adalete davet buluşmasını önemsiyor, bu hukuksuzluğa karşı dik duran tüm barolara, hukukçulara, STK’lara buradan selam gönderiyoruz.

Bizler de CHP İzmit İlçe Örgütü olarak; Anayasayı ve millet iradesini hiçe sayan bu hukuk garabetinden dönülmesi için direneceğimizi ve tüm örgütümüzle birlikte bu sivil yargı darbesine karşı tavır sergileyen tüm kurum ve kuruluşlara omuz vereceğimizi ilan ediyoruz. Ve şu unutulmamalıdır ki değişir bu düzen döner bu devran.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.