Sigorta Hukuku alanında uzman hukukçu Av. Dr. Ahmet Karayazgan’ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıda; el koymanın gerekçeleri, anlaşmalı acentelerin mağduriyet boyutları, mağduriyet durumunun derinleşmemesi adına atılması gereken hukuki adımlar ve sigorta acentelerini bu ve bunun gibi durumlara karşı koruyan yasa ile uygulamalar detaylarıyla ele alındı. SEDDK’nın el koyma kararının sektörün tüm bileşenlerini olumsuz etkilediğine vurgu yapan Av. Dr. Ahmet Karayazgan, yabancı yatırımcılar açısından da nahoş bir tablo oluşturduğuna dikkat çekti.
‘
TÜM SİGORTA CAMİASINI DERİNDEN ÜZMÜŞTÜR’
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren KOTO Başkanı Necmi Bulut, “Sektörümüzde daha önce yaşanan sorun ve sıkıntılarla ilgili çeşitli toplantılar gerçekleştirmiş, sesimizi etkili bir biçimde kamuoyuna duyurmuştuk. Ancak acentelerimizle bir gün bile neşeli bir toplantı yapamadık. Yine sıkıntılı bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Kamuoyunun malumu olduğu üzere SEDDK tarafından 2 sigorta şirketine el konuldu. Bu şirketlerin acenteliğini yapan arkadaşlarımızın süreçte yaşadığı sıkıntılar ve yine poliçe kestiren vatandaşların gördüğü muamele tüm sigorta camiasını derinden üzmüştür.
HALA OTURMAYAN BİR KANUNUMUZ VAR
Bilindiği üzere 14 Haziran 2007 tarihinde sigortacılık kanunu çıktı. 2007’den, 2023’e hala oturmayan bir kanunumuz var. Hala değişiklikler yapılıyor ancak bu düzenlemelerin hiçbiri acenteye maalesef yarar sağlamıyor. 18 Ekim 2019’da SEDDK kuruldu. Üzülerek söylüyorum ki; sektöre hız vermesi, düzen ve kalite getirmesi beklenen bu kurum, doğru dürüst bir netice elde edemediğimiz bir kurumdur. Bu kurum 2022 yılında, trafik sigortası yol haritasını açıkladı. Yine buradan, sizlerin de huzurunda bu yol haritasına katılmadığımızı beyan etmiştik ki geldiğimiz nokta haklılığımızı göstermektedir.
ACENTELERİN O KADAR ŞİRKETİ BESLEME İMKANI YOK
Yine bu kurum, ‘Bir platform kuruluşu yapacağız, bütün acenteler her türlü poliçeye ulaşacak’ dedi. Hangi acente, hangi poliçeye ulaşacak? Acenteler, sadece sözleşmesi olduğu şirketlerin poliçesine ulaşacak. Eğer acente arkadaşlarımızın bu kadar şirketle sözleşme imkanı olsa zaten platform kurulmadan da sözleşmelere ulaşabilirler. Ne acentelerin o kadar şirketi besleme, ne de bu kadar mali yükün altına girme imkanı var.
SİGORTA ŞİRKETLERİNİN YÜZÜ ACENTELERDİR
Şimdi bu kadar olumsuzlukların üzerine bir de el konulma işlemi gerçekleşti. Bizler güvene dayalı bir ticaret yapıyoruz. Pamuk ipliğinde yürüyoruz. En ufak kırgınlıklar müşterilerimizin tepki göstermesine yol açıyor. Sigorta şirketleri ne kadar ürün verirse versin, sahada onların yüzü, müşteri ile ilişki kuran biziz. Şirketlere el konulduğunda, poliçeler iptal edildiğinde, paralar geri ödenmediğinde vatandaş, bize ‘Sigorta şirketinin adı ne olursa olsun bunların hepsi devletin güvencesindedir. Endişe etmeyin demiştiniz. Biz poliçeyi kestirdik. Kredi kartını çektirdik ama şimdi paramızı iade alamıyoruz. Sahipsiz kaldık. Buraya bizi yönlendiren sizsiniz. Bize çare bulmak zorundasınız’ diyerek acentelere gidiyor.
YİNE VATANDAŞ- ACENTE KARŞI KARŞIYA
El konulan sigorta şirketlerinin sahiplerine bakıyorum; şirkete el konulmuş çoğunluğunun zaten son 2-3 aya kesildiği görülüyor. Muhtemelen sigorta şirketinin devri kadar olan nakdi bu süreçte oradan zaten almıştır. Görevi ihmal ya da kusurlu yönetim sebebiyle hukuki bir işlem yapıldığını duymadım. Evinde keyifle işine bakıyor. Bu süreci yöneten SEDDK başkanımız ne yapıyor? Onlar da görevden alındı, bir el değişikliği oldu. Ama SEDDK başkanımız görevden alınmasına rağmen 2 sene daha maaşını almaya devam edecek. Onun da gelirinde bir sıkıntı yok. Biz acenteler olarak ne yapıyoruz? Kestiğimiz poliçenin iptaliyle karşı karşıya gelmişiz, muhtemelen primleri iade edilecek. Komisyonlar alınacak. Bizim bu şirketlerde teminatlarımız var. Bunların ne olacağı ile ilgili bir şey söyleyen yok. Yine her zaman olduğu gibi SEDDK’da bir sıkıntı yok, sigorta şirketinde bir sıkıntı yok ama vatandaş ve acente karşı karşıya.
‘
BASIN AÇIKLAMASIYLA KONU GEÇİŞTİRİLEMEZ’
Daha evvelden de söylediğim gibi mücadeleyi bırakmak gibi bir niyetimiz asla yok. El koymanın gerçekleştiği gece SEDDK başkanımızla görüştük. İyi niyetinden şüphemiz yok ama metod doğru değil. Bizi doğru sonuca götürmüyor. Sektördeki güven sıkıntısının derinleşmesine vesile oldu. Acentenin gelirlerinin, teminatlarının ne olacağına dair hiçbir sonuç yok. Poliçenin iadesinin, geri kalanının nasıl yapılacağına dair hiçbir sonuç yok. Bu kadar belirsizliğin olduğu yerde hiç kimse bir basın açıklamasıyla bu konuları geçiştirebileceğini düşünmesin.
‘
BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ’
El koyma kararı açıklanır açıklanmaz Kocaeli Ticaret Odası olarak önce komite ve KOSAD ile bir toplantı yaptık. Akabinde Gri ve Mellce Sigorta acenteliğini yapan acentelerimizle toplandık. Teminat tespiti yaptık. Son olarak Ticaret Mahkemelerimizle ve Tüketici Hakem Heyetiyle görüşmelerimiz oldu. Bu noktalardan konuyu ilerleteceğiz. Mücadelemizi en doğru şekilde verdiğimizi düşünüyorum. Bizi tek kurtaracak olan şey; birlik ve beraberce ortak ses tonuyla mücadele etmektir” dedi.
DUYURUDA YER ALMAYAN İLAVE TEDBİRLER
Av. Dr. Ahmet Karayazgan, birçok kesimi etkileyen konuyla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenleyen Kocaeli Ticaret Odası’na ve Başkan Necmi Bulut’a teşekkür ederek başladığı sunumunda önemli bilgiler verdi. Bir hukukçu olarak yaşanan süreçle ilgili tüm taraflardan çokça soru aldığını ve hukuki boyutunun çok önemli olduğunu ifade eden Av. Dr. Karayazgan, “SEDDK bir duyuru yaptı ve Gri Sigorta ile Mellce Sigorta’nın yönetimlerini devraldığını duyurdu. Açıklamada 3 konuya değiniyor; ben yönetimi aldım, yeni yöneticiler atıyorum ve ayrıca portföyün idaresi için de güvence hesabını atıyorum. Buraya kadar bir sorun yok ancak uygulamaya geçildiğinde duyuruda yer almayan bir takım ilave tedbirlerin alındığını görüyoruz. Branş ruhsatları ve bütün poliçeler iptal edilmiş. Acaba süreç böyle mi işliyor? Önce bunu irdelemek lazım. Tabi bu durumdan damla etkisiyle; acenteler, tüketiciler, sigortalılar, anlaşmalı kurumlar tüm kesimler etkileniyor. Sadece bunlar değil, Sigorta Birliği’nden tutun da diğer sigorta şirketleri de etkileniyor. El konuldu dendiğinde sadece bir şirketi rahatsız etmiyor. Bir şirketin ticari itibariyle ilgili bir konu olmuyor. Bu sektördeki tüm aktörler açısından sıkıntı yaratacak bir durum ortaya çıkıyor.
‘NASIL TASFİYE EDERİZ GİBİ BİR DÜZENLEME’
SEDDK yeni bir kurum. Daha önce bakanlığa bağlı sigortacılık genel müdürlüğü vardı. SEDDK bu konuda yetkili mi sorusu daha öncesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde netleşmişti. Ve daha önce müsteşarlığa ve bakana verilen yetkilerin SDDK’ya devredildiğini görüyoruz. Özel bir denetleme ve düzenleme kurulu. Peki yaptığı uygulamalar nereye dayanıyor? Mali bünyenin güçlendirilmesi maddesine dayanıyor. Duyuruda da görüldüğü üzere belirli bir süre uyardıklarını fakat devam etmeleri karşısında yönetimi devralmak, operasyonu üstlenmek durumunda kaldıklarını duyuruyorlar. 20. Madde ve Mali Bünye Yönetmeliğine baktığımızda neler yapabilirler 2 dereceli anlatılmış. SEDDK’ya bir takım yetki, görev ve sorumluluklar verilmiş. Bu kapsamda baktığımızda faaliyet ruhsatlarını iptal edebiliyor, portföyü diğer şirket ve şirketlere devredebiliyor, idareyi güvence hesabına verebiliyor, kayyuma devri için mahkemeye başvurabiliyorlar. En son metninde ise ‘mali bünyenin güçlendirmesine yönelik benzeri diğer tedbirleri almaya yetkilidir’ diyor. Tahmin ediyorum ki son yapılan iptal işlemleri de kendileri tarafından bir tedbir olarak takdir edilmiş. Ama bunun özel hukuk tarafı var. Tamamen bir el koyma diyebilir miyiz? Tabi bu sektör açısından, yabancılara yönelik yatırımcılar açısından hoş bir durum değil. Bu nedenle bir hukukçu olarak ‘el koyma’ ifadesine dikkat etmeye çalışıyorum. Fakat içeriği mali bünyeyi güçlendirmek değil de o şirketi nasıl tasfiye ederiz gibi bir düzenleme. Bu düzenlemenin yeniden alınmaya ihtiyacı var. Usul ve esasları daha detaylı bir şekilde düzenlenmeli. Dolayısıyla bu madde karışıklıkların temel nedenlerinden biri” dedi.
UCU AÇIK BİR SÜREÇ
SEDDK’nın yeni bir sigorta kanunu üzerinde çalıştığı bilgisini de paylaşan Av. Dr. Karayazgan, “Mevcut kanunun tamamıyla değiştirilmesi düşünülüyor. Tüm kurumlar görüşlerini beyan ediyorlar. Bu çalışmanın hızlandırıldığını duydum. Özellikle Madde 20 bakımından da görüşler alınıyor. Bu madde 20’deki en sıkıntılı konulardan biri şu; tamam yönetime girdiniz, tüm otoriteleri aldınız ve operasyonu yönetiyorsunuz peki bundan çıkış nasıl olacak? Operasyonu alırken kriterleriniz nedir, bunu nasıl yöneteceksiniz, çalışma usul esası nedir, güvence hesabına geçiyor, bu nasıl bir hukuki statüyle oluyor, bu konuda bir düzenleme yok. Böyle bir karara itiraz hakkı nasıl olacak? Geniş bir takdir yetkisi verilmiş. Bu derece bir yetki verilebilir mi tartışılır. Peki biz durumumuzu düzelttik ben bu maddeden nasıl çıkış sağlayacağım? Bu da düzenlenmemiş. Bir süresi yok. Ucu açık bir süreç” ifadelerine yer verdi. Karayazgan sunumunun devamında, müdahalenin poliçelere ve acentelere etkisi, portföy hakkı ve tanzim hakkı gibi konularında kapsamlı bilgi vererek, katılımcıların sorularını yanıtladı.