İşte açıklamanın tamamı:
Tüm çabamıza ve ağır çalışma koşullarına rağmen geçinemiyoruz. Soframızdaki ekmek azalıyor. İktidarın her türlü yalan ve çarpıtmasına rağmen yoksulluk gerçeği açlık sınırını da aşmış bulunmaktadır. Her gün gelen zamlar yaşamı bir çileye dönüştürmesine rağmen hükümet uyguladığı programla canımızı yakmaya devam ediyor. Üstelik Hazine ve Maliye Bakanı ‘’Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde’’ diyerek adeta bizlerle alay ediyor.
Asgari ücrete Temmuz’da zam yapılmadığı, emeklileri ve kamu emekçilerini gülünç zamlara mahkum ettikleri gibi tüm işyerlerinde imzalanan TİS’lerdeki ücret artışları kısa sürede hayat pahalılığı karşısında erimekte, zamlar ise devam etmektedir. Temmuz ayı başında elektriğe gelen %38’lik zammı, şimdide doğalgaza gelen %38’lik zam takip etti. Buradan da anlaşılacağı üzere “iğneden ipliğe” zam yağmuru devam edecektir.
İşçi ve emekçiler açlıkla boğuşuyor, milyarder sayısı artıyor!
Türk-İş Temmuz 2024 araştırmasına göre;
▪ Dört kişilik bir ailenin; sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 19.234,43 TL,
▪ Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeriihtiyaçlariçin yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 62.652,87 TL olmuştur.
Gıda harcaması tutarına ise yılbaşına göre gelen ek yük 4.185 TL olmuştur. Tüm temel harcamalar için yapılması gereken harcama tutarı ise son yedi ayda 13.633 TL artış göstermiştir.
İşçileri, emekçileri, emeklileri açlık ve sefalete mahkûm eden tek adam yönetimi, sermayeyi kollamaya devam ediyor. Enflasyonu arttırır yalanıyla “Temmuz’da ücretlere zam yok” diyen Erdoğan-Şimşek yönetimi, 2024’ün ilk 6 ayında patronlara 11,2 milyar TL teşvik verdi. Bir kez daha anlaşılıyor ki, yoksulluk ve sefalet işçi ve emekçiler için var. Sermaye için teşvikler, vergi afları ile her dönem için bolluk ve zevk-i sefa var.
Kapitalizm demek eşitsizlik demektir, sömürü demektir
Kapitalizm sömürü üzerinden eşitsizliğin tavan yaptığı bir sistemdir. İsviçreli UBS ve Credit Suisse verilerine göre, Türkiye’de en zengin yüzde 1, ülkedeki toplam servetin yüzde 40’ına sahip. Türkiye, bu oranla en zengin yüzde 1 ile geriye kalan yüzde 99 arasındaki servet eşitsizliğinde Avrupa’da birinci konumda buluyor.
Bir bilim insanının ifade ettiği gibi “Yoksulluğun tavan yaptığı dönemler, zenginleşmenin de en hızlı arttığı dönemlerdir.” Bu ilkenin de en açık görüldüğü ülkelerden birisi de maalesef ki Tek Adam Yönetimi marifetiyle ülkemiz olmuştur. İsviçre bankası UBS tarafından yayımlanan 2024 Küresel Servet Raporu'na göre, Türkiye’de 60 binden fazla dolar milyoneri bulunuyor. Yine bu rapora göre, Türkiye TL cinsinden kişisel servet artışında yüzde 157'lik bir büyüme ile ilk sırada yer aldı. Yani sadece yoksullukta ilk sıralarda değiliz. Kişisel serveti büyüyenlerde de ilk sıradayız. Kişisel serveti büyüyenler emekliler işçi ve emekçiler değilse, kimlerdir bu kişisel serveti büyüyenler, AÇIKLANMALIDIR. Kişisel serveti yüzde 157 artanlar ne kadar vergi ödemektedirler?
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de geçtiğimiz Temmuzayında 24.901,78 TL’ye yükseldi. Böylelikle bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti, net asgari ücretin 7.899 TL üzerinde. Yani bir asgari ücretli tek başına yaşasa da ek olarak 7.899 TL’ye daha ihtiyaç duymaktadır.
Herhalde tek kişilik yaşama maliyeti asgari ücretin 7.899 TL altında olan işçi ve emekçiler bu milyarderler arasında değil. Yine büyük bir icazet gibi sunularak maaşları yeni 12,500 TL’ye yükselen emekli yurttaşlarımız bu milyarderler arsında değildir.
Şimdi değilse ne zaman?
İşçi ve emekçiler bu denli yoksullaşırlarken, sendikalar ve konfederasyonlar maalesef ki bildik tutumlarına devam etmektedirler. Açlık ve yoksulluk bu kadar ayyuka çıkmışken, her gün bir işletmeden işçi çıkarma haberleri yaygınlık kazanmışken, sadece basın açıklamalarıyla süreci izlemekle yetinmeleri kabul edilemez.
9 Temmuz’da TÜRK-İŞ, DİSK VE HAK-İŞ konfederasyonları, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, yaşam koşulları ve asgari ücrete ilişkin açıklamada bulunarak ‘İnsan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım’ adı altında 10 maddelik talep ve önerilerini yayımlandıkları bildiride“Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez” demişlerdi. İşçi ve emekçiler bu yazılanların kağıtüzerinde kalmaması için tüm emek ve meslek örgütlerinin tutum almasını beklemektedir.
Evet, şimdi değilse ne zaman mücadele edeceksiniz? Yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret için, bizler yoksullaşırken büyüyen servetleri ile dünya zenginler sıralamasının tepesine çıkanlardan SERVET VERGİSİ için, SERMAYEYE KIYAK, İŞÇİ VE EMEKÇİLERE CEHENNEM OLAN BU DÜZENİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN, BİRLEŞELİM, MÜCADELE EDELİM.