Tüysüz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Kız çocuklarımızın, kadınlarımızın mağduru olduğu bir vahşete, kötü bir habere uyanmadığımız tek bir gün geçmezken tüm ülke olarak Dünya Kız Çocukları gününü kursağımızda bir yumruyla anıyoruz.
“Kutlama” diyemiyoruz. Zira bir çuvalın içinde dereye atılı halde bulunan Narin’in; birkaç yaratığın cinsel istismarda bulunması nedeniyle henüz 2 yaşında toprağa verdiğimiz Sıla bebeğin; bedeni parçalara bölünüp annesinin önüne atılan İkbal’in ve yine aynı cani duygularla katledilen Ayşenur’un; sokak ortasında iki yaratık tarafından tacize uğramasına rağmen korkusundan şikayetçi dahi olamayan hakkını arayamayan kadınımızın; dedesi tarafından uğradığı şiddet nedeniyle defalarca kez devlete sığınmasına rağmen can güvenliği sağlanamadığından tek bir fotoğrafı dahi olmadan, okul nedir hiç bilmeden 16 yaşında diri diri evinin arkasındaki kümese öz babası ve dedesi tarafından gömülerek canice öldürülen Medine Memi ve ne yazık ki daha nicelerinin yüreğimizdeki acıları nedeniyle Dünya kız çocukları gününü “kutlayamıyoruz”. “
BUGÜNÜ KUTLAYAMIYORUZ!
“Kız çocuklarımız can güvenliklerinden endişe ederek sokakta dahi yürüyemezken, özgürlükleri bu denli ellerinden alınmışken, tüm kız çocuklarımız ve ebeveynleri umutsuzluk, endişe ve korku içerisinde kızlarını korumaya çalışırken Dünya Kız Çocukları Gününü kutlayamıyoruz.
Ülkemizin İstanbul Sözleşmesinden çekilmiş olması, faillerin yeterli ve gerekli düzeyde caydırıcı cezalarla cezalandırılmayıp adeta suça/kadın şiddetine teşvik edilmesi, kanunlarda kadın şiddetine yönelik olarak elzem değişikliklerin yapılmaması nedenleriyle kadınlarımız, kız çocuklarımız devlet desteğinden yoksun kalmakta, can güvenliklerinden endişe duyduklarından yasal haklarına dahi başvuramamaktadır.”
BURDAYIZ, SUSMAYACAĞIZ
“Tüm bunların yanı sıra ülkemizdeki kadın şiddetinin temelinde küçük yaştan itibaren verilmesi gereken eğitimin eksikliğinin de olduğu açıktır. Gerek çocuklarımıza gerek ebeveynlere doğru sevmeyi, doğru sevilmeyi, saygıyı, hayır diyebilmeyi, hayırın ne anlama geldiğini, kadının değerini öğretmek için devlet tarafından çalışmaların da yapılması gerekmektedir. Bu nedenle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve milletvekilleri başta olmak üzere tüm yetkilileri ülkemizdeki kadın şiddetinin çözümünde etkin rol almaya davet ediyoruz.
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” sözü önderliğinde, ülkemizin kadınlarının, kız çocuklarının geleceğe umutla bakabilmesi için, özgürce neşelerini saçarak ülkeyi güzelleştirmeye devam etmeleri için; özgürlüklerinin, gülüşlerinin, yarınlarının ellerinden alınmasından korkmadan yaşayabilmeleri için kız çocuklarımızın, kadınlarımızın sesi olacağız. Buradayız! Susmayacağız!”