Kanko konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2025 yılı bütçesi üzerinde konuşurken ne yazık ki bu bütçenin yalnızca bir rakamlar yığını olmadığını, aksine derin bir adaletsizliğin, yetersizliğin ve ihmalin göstergesi olduğunu ifade etmek zorundayım. Bu bütçe, toplumumuzun en kırılgan kesimlerini korumaktan uzak, onlara sırt çevirmiş bir anlayışın yansımasıdır. Öncelikle sosyal yardımların artmış olmasının söylenmesi toplumun ne kadar fakirleştiğini, ne kadar yoksullaştığını gösteren bir göstergedir. Bakanlık kadına yönelik şiddetle mücadelede caydırıcı politikalar üretmek yerine, yalnızca rakamlar ve protokoller üzerinden sorunları geçiştirmektedir. 2023 yılında Türkiye'de 300'den fazla kadın öldürülmüşken Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 2024'ün ilk on ayında 357 kadının katledildiğini açıkladı. En çok kadın cinayetinin işlendiği iller ise sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Adana oldu.
Bu bütçede mağdur olan kadınlar için sığınmaevlerinin artırılması, kadınların ekonomik bağımsızlığını destekleyecek projeler gibi somut çözümlere yeterli kaynak aktarılmadığını görüyoruz. İzmir'de 5 çocuğa sahip çıkamadınız. Bu paraları kime ve nereye harcıyorsunuz? Özellikle bu 5 çocuğun yanarak öldüğü gün Sayın Bakan, bir televizyon programında bir toplantıya katıldığınız anda sadece basit bir başsağlığı dileğiyle geçiştirdiniz. Bir anne olarak, bir kadın olarak daha detaylı konuşmanız gerektiğini düşünüyorum. Kaç kadın, kaç çocuk daha hayatını kaybedecek ki bu konuda etkili adımlar atacaksınız? Kadın cinayetleri konusunda bir bakanınız çıkıyor ve şunu söylüyor, diyor ki: "Kadın son kez gelen sevgilisine kapısını açmamalıdır." Evet, kadın cinayetlerini böyle engelleyemezsiniz. Kadınların 25 Kasımda sokağa çıkmasını tolere edemediniz yani kadınlar olur ya bir hareket başlatırlarsa buradan acaba toplumsal bir olay çıkar mı diye korktunuz” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARI VE KADINLARI KORUYAMAYAN BU BAKANLIK NE İŞE YARIYOR!
Aile Bakanlığının çocukları ve kadınları korumaktan uzak olduğunu belirten Kanko; “Çocuk yoksulluğu konusuna gelirsek, TÜİK ve ENAG verileri arasındaki uçurum ortadayken çocuklarımızın geleceği bu uçurumda kayboluyor. Her 4 çocuktan 1'isinin yetersiz beslendiği bir ülkede çocuk destek programlarına ayrılan bütçe neden bu kadar kısıtlı? Çocuklarımızın karnını doyuramayan bir sistem, onların geleceğini nasıl garanti altına alabilir? Engelli bireyler için yapılan yardımlara baktığımızda ise sosyal yardımlara övgüyle anlatan Bakanlık, bu bireylerin topluma tam entegrasyonunu sağlayacak istihdam projeleri konusunda sınıfta kalıyor. Özellikle, atamayı bekleyen EKPSS sınavına girmiş engelli kardeşlerimizin sonuçları ve yerleştirmesi hâlâ açıklanmadı. Engelli bireylerin çalışma hayatına katılım oranı yüzde 5'in altında. Bakanlık bu durumu düzeltmek için ne yapıyor? 2008 ile 2016 yılları arasında 104.531 çocuğumuz kayboldu ve bu çocuklardan 60 bini kız çocuğu. 2016'dan bugüne kadar ise maalesef TÜİK bu istatistiği de vermiyor. "Aile yapısını güçlendirme" adı altında ideolojik dayatmalar ve toplumu kutuplaştırıcı politikalar uyguluyorsunuz. Aile destek programları dâhil belirli kesimlere ayrıcalık tanıyacak şekilde kurgulanıyor. Sosyal devlet anlayışı bu mu? Herkes için eşit hizmet nerede? Yaşlı bakımevlerindeki fiyatların artışına birçok arkadaşım değindi, ben ona değinmeyeceğim.
Son olarak, şeffaflık eksikliğinin bu Bakanlığın en büyük sorunu olduğunu düşünüyorum. Dağıtılan yardımların kimlere, hangi kriterlere göre verildiği konusunda kamuoyuna açık bir bilgi sağlanmıyor. Denetimsizlik istismarı beraberinde getiriyor. 2025 bütçesi ne kadını ne çocuğu ne engelli bireyi ne de toplumu koruyacak nitelikte değildir. Bu bütçe, aileyi ve toplumu güçlendiren değil çürüten bir bütçedir. Bakanlık sorumluluklarını yerine getirmediği sürece ülkemizin geleceği de güvence altında olmayacaktır. Son günlerde tartışma konusu olan belediyelerimize ait kreşlerin kapatılması konusunda ise sizi toplumun vicdanına bırakıyorum” ifadelerini kullandı.