Açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Devletin asli görevlerinden biri de, vatandaşlarının sağlık tedavilerini yapmak, rehabilitasyon sağlamak, erken tanı ve teşhis koyarak koruyucu sağlık hizmetleri sunmaktır. Bu hizmetlerin ucuz, ulaşılabilir ve sürekli olması, bir sağlık sisteminin temel taşlarını oluşturur.
Sağlık hizmetlerinin ucuz, erişilebilir ve süreklilik arz etmesi gerektiği vurgulandı. Akgül Gürkan ve Yazıcı, sağlık sisteminin her geçen gün yara aldığını belirterek, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sonuçlarıyla sağlık hizmetlerinin ticarileştiğini ve hekim ile hasta arasındaki mesafenin giderek açıldığını ifade etti.
Açıklamanın devamında, mevcut sağlık sisteminde yaşanan skandalların, sağlık hizmetinin kalitesini düşürdüğüne dikkat çekildi. “Akıl ve bilimden uzak uygulamalar, liyakatsiz idarecilerin sahadaki sorunları görmezden gelerek sadece hekimlerin üzerinden çözüm üretmeye çalışması, toplum sağlığını korumaktan çok uzak sonuçlar doğurmaktadır” denildi.
Son günlerde gündemde olan aile hekimlerine uygulanmak istenen yeni yönetmeliğin, hekimler arasında huzursuzluğa yol açtığını ve iş bırakma eylemiyle sonuçlandığını belirten Akgül Gürkan ve Yazıcı, “Son yirmi yıldır AKP iktidarının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘yaptım oldu’ uygulamaları ile sağlık ocakları kapatıldı, altyapısı yeterince olgunlaştırılmadan aile hekimliğine geçildi. Zamanla düzene girmeye çalışan sistem sürekli yıpratılmakta ve kaosa sürüklenmektedir” ifadelerini kullandılar.
Açıklamada ayrıca, aile hekimlerinin hizmet verdikleri polikliniklerden sağlık personeline kadar birçok hizmetin ticari işletme gibi hekimlerin insiyatifine bırakıldığı belirtildi. Hekimlerin emeğinin karşılığı olan ücretlerin, ülkenin ekonomik koşulları göz önüne alındığında yetersiz kaldığı ifade edilerek, performansa dayalı sistemin sağlık hizmetinin sunumunda hasta-hekim ilişkisini sarsmaya neden olduğu dile getirildi.
Akgül Gürkan ve Yazıcı, bu yönetmelikte hekimlerden istenen pek çok hizmetin hekimden bağımsız parametrelere dayandığını belirtti. “Eğer bu yönetmeliğin gerçek amacı toplum sağlığını gözetmek, hasta olmadan koruyucu sağlık hizmetlerini etkin bir şekilde sunmak ve sağlık giderlerini kontrol altına almaksa, öncelikle aile hekimleri ile görüşülmeli, alınacak kararlar uzlaşı yoluyla belirlenmelidir” dediler. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı’nın toplumun sağlık okuryazarlığını yeterince sağlamadan uygulanmaya çalışılan bu yönetmeliğin yalnızca hekimler tarafından bir ceza gibi algılandığını belirttiler.
Akgül Gürkan ve Yazıcı, Sağlık Bakanlığı’na şu tavsiyelerde bulundular: “Yapılacak yönetmelik değişikliklerinin keyfi değil, uluslararası kabul görmüş bilimsel ve akılcı yöntemlerle şekillendirilmesi gerekmektedir. Toplum sağlığını esas alarak yapılacak düzenlemelerde maddi kaygılardan uzak, hekimlerin asli görevlerini en yüksek kalitede yerine getirebileceği bir sistem oluşturulmalıdır.”