Sosyalist Cumhuriyet Partisi Kocaeli İl Başkanı Gökhan Onater’in yazılı açıklamasının içeriği şöyle:
Büyük Ortadoğu Projesinin görevlisi olduğunu söyleyen AKP iktidarı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurmuş gibi görünerek, bölücü ve şeriatçı terör örgütlerinin kurucusu ABD ve İsrail ile birlikte Suriye’nin bölünmesinin sorumlularından biri olmuştur.
Filistin diye, Gazze diye ağlamalarının aslında nasıl bir yalan olduğu da ortaya çıkmıştır. İsrail’in Filistin’e saldırmasına karşı olan vicdanlı bir insan, Suriye’nin bölünmesi amacıyla ABD ve İsrail planlarına suç ortağı olamaz.
Suriye düşmanlığının Türkiye düşmanlığı olduğu açıkça görülmektedir. Suriye’nin bölünmesi, Türkiye’nin güneyinde ABD-İsrail destekli bir terör devletine yol açmaktadır. Bu kabul edilemez.
Türk milleti, başındaki hükümetten Ankara merkezli yani Türkiye’nin çıkarlarını savunan politikalar beklerken, AKP hükümeti İsrail-ABD merkezli politikalardan vazgeçmemektedir.
Cumhur ittifakı, ABD ve İsrail’in destekçisidir. İsrail’e karşı bağırmaları, İsrail ile ticareti sonlandırdıklarını söylemeleri halkı kandırmak içindir. Türkiye’den İsrail’e giden gemilerin listeleri namuslu ve cesur gazeteciler tarafından yayınlanmıştır.
Bu coğrafyada güçlü ordusu olmayan devletlerin yıkıldığının en son kanıtı Suriye’dir.
Valilerin AKP servis şoförlüğü, generallerin çaycılık yapması nasıl kabul edilemez ise “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen, Türk Ordusunun göz bebeği olan teğmenleri görevden almaya çalışmak da kabul edilemez. Aksine, Atatürk’e yürekten bağlı bütün teğmenlerimiz ödüllendirilmelidir.
Atatürk’ün dediği gibi, “Düşman önce subayları hedef alır”… Teğmenleri görevden almaya çalışmak, düşmanın yöntemidir. Bu yanlıştan dönülmelidir. Ordumuzun saygınlığını zedeleyecek hiçbir harekete izin verilmemelidir. Türk milleti, kahraman teğmenlerinin arkasındadır. Güçlü Türkiye için güçlü bir ordu; güçlü ordu için Kemalist irade gerekir. Sarıklı amiralle güçlü ordu olmaz. O kapatılan askeri hastaneler de derhal açılmalıdır.
Tabelalardan T.C. ibarelerinin , Türk Kızılayı’ndan Türk kelimesinin çıkartılması, emekçi halkımızın ve emeklilerimizin Tüik enflasyonuyla ileri derecede yoksullaştırılması, direnen işçilere, hakkını arayan öğretmenlere kelepçeli gözaltıların yapılması, aile hekimlerinin çalışamaz hale getirilmesi, doktorların kovulması, ilaç bulunamaması, muayene katkı paylarının 10 kat artırılması, vergi ve cezalarla toplumun yıldırılması, sığınmacıların yurdumuzu işgal etmesi yetmezmiş gibi bir de Kızılay tarafından maaşa bağlanması, YSK’ya güvenmediğini belirten deprem kahramanı Nasuh Mahruki’nin ve İsrail ile ticareti soran 9 gencin gözaltına alınıp AKP’ye muhalefet edilmemesi amacıyla korku verilmeye çalışılması, Çedes projesiyle okullarda imamların görevlendirilmesi, laik demokratik cumhuriyete karşı sistemli bir saldırı olarak kabul edilmelidir.
Yenidoğan çetesi gibi oluşumlar AKP döneminin skandallarındandır. Kapitalizmin yarattığı vicdansızlığın ve ahlaksızlığın son noktasıdır. Hangi toplum bebeklerinin öldürülmesine sessiz kalabilir? AKP aynı zamanda bir sosyal güvenlik sorunudur…
Ege’deki adaların neden Yunanistan’a bırakıldığı sorulduğunda duymazdan gelen bu iktidar, Yunan sahil devriyesinin topraklarımıza tecavüz etmesine de sessiz kalmıştır.
Uçan kuşa laf yetiştirenler dut yemiş bülbüle dönmüştür. HTŞ’yi terör örgütü olarak kabul ettikten sonra, Suriye’ye saldırmasını destekleyen bu iktidarın Türkiye için bir milli güvenlik sorunu olduğu açıktır.
Deliğe süpürülmemek için çabalayan bir zihniyetin emperyalizme karşı direndiğini iddia etmek ise halka yalan söylemektir. Bunların tek derdi kendi iktidarlarını sürdürmektir.
Türk halkının güvenliği için sığınmacıları insana yakışır bir şekilde geri göndermek zorunlu hale gelmiştir.
Önerilerimizin hayata geçmesinin yolu bir an önce seçime giderek AKP iktidarından kurtulmaktır. Ulusal güvenliğin gereğidir bu… Atatürk’ün dış politika anlayışından uzaklaşmak, felakete koşmaktır…
Sosyalist Cumhuriyet Partisi iktidarında güvenlik, sağlık ve eğitim sorun olmaktan çıkacaktır. Kapitalizme özgü ahlaksızlık son bulacak, Türkiye’de insanca yaşamanın koşulları hayata geçirilecektir.