Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, 9. Olağan Kilis İl Kongresine katıldı. BTP lideri kongre öncesi Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecen’i makamında ziyaret etti.
Alaaddin Özkar’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan BTP liderinin açıklamalarından satır başları şöyle;
“YANGINDA ÖLENLER ŞEHİT OLMUŞLARDIR”
Bolu'da bir otelde yangın oldu ve 78 canımızı kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun. Allah hayatını kaybedenlere rahmet sıfatıyla muamele eylesin, arkada kalan yakınlarına ve sevenlerine de sabırlar ihsan etsin. Eğer böyle bir afetle hayatınızı kaybediyorsanız şehit mertebesiyle şereflendirilirsiniz, dolayısıyla oradaki kardeşlerimiz de şehit olmuşlardır.
“SORUMLU KİM?”
Sorumlu kim? Böyle bir tartışma başladı. İşi bir taraftan hukuken değerlendirenler mi dersiniz, bir taraftan siyasi olarak mı değerlendirme dersiniz… Herkes bir yerinden tuttu ve birbirine sorumluluk yükleme çabasına girdi. Aslında sorumlu hepimiz, çünkü biz her şeye ‘eyvallah’ demeye çok alıştık. Ne olursa olsun işin sonuna kadar gidip hakkımızı, hukukumuzu arama işini bir kenara bıraktık, umudumuzu yitirdik, umutsuz kaldık. Hani ‘O bir işin içine girdi ve sonuna kadar gidip sorumlusunu buldu veya gerekli olanı yerine getirdi’ vasfımızı bir kenara bıraktık ve ‘eyvallah’ demeye çok alıştık. Dolayısıyla bu tip hadiselerle ne yazık ki sık sık karşı karşıya kalmak durumunda kalıyoruz. Konya'da da bir elim hadiseyle karşı karşıya kaldık, 3 veya 4 katlı bir bina çöktü.
“FELAKETLERİ SIK SIK YAŞAR HALE GELDİK”
Çok yakın zamanda Kilis’in de içinde olduğu bir büyük deprem yaşadık. 11 ilimiz gerçekten çok ciddi sarsıldı, çok ciddi yaralar aldı onarılması çok uzun zamanlar alan… Telafisini mümkün olmadığı can kayıplarıyla karşı karşıya kaldığımız büyük hadiseler yaşadık ve biz bunları sürekli sık sık yaşar hale geldik ne yazık ki.
“BİZ BAZI ŞEYLERİ YANLIŞ YAPIYORUZ, BAZI SEÇİMLERİMİZ YANLIŞ DEMEYİ ÖĞRENMEMİZ LAZIM”
Burada sorumlular arıyoruz ya, millet olarak sorumluluğu üzerimize alıp ‘Evet biz bazı şeyleri yanlış yapıyoruz, bazı kararlarımız, seçimlerimiz yanlış’ demeyi de herhalde öğrenmemiz lazım. Bunu yaptığımızda bu olayların sorumlularının peşine düşmekten ziyade biz bu olayları yaşamayacağız diye tahmin ediyorum. Çünkü dünyada yüzlerce ülke var, milyarlarca vatandaş insan yaşıyor ama bunlarla çok sık karşı karşıya kalan ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti oluyor. Bir an evvel bunlardan kurtulalım, inşallah.
“HERKES MUTSUZ”
Türkiye ekonomisi hepimizin malumu. Türkiye'de emekli mutsuz, işçi mutsuz, esnaf mutsuz, işveren mutsuz, sanayici mutsuz, ihracatçı ithalatçı mutsuz, üretici mutsuz, çiftçi mutsuz, hayvancı mutsuz... Bunun temelinde şöyle bir şey oluyor mesela bir restorana yemek yemeye gidiyorsunuz hesap geliyor siz diyorsunuz ki; ya bu hesap çok. Restoranın sahibi diyor ki; hesap çok düşük, para alamıyoruz. Ev kiralamak için bir yere gidiyoruz kira çok yüksek, ev sahibi diyor ki; kira çok düşük kaldı.
“FİYATLAR ÜRETİCİYE GÖRE DÜŞÜK TÜKETİCİYE GÖRE YÜKSEK”
Buğdayın fiyatı nasıl çiftçi kardeşlerim? Buğdayınız para etmiyor peki diğer alıcı tarafa soralım ekmek fiyatı nasıl? Pahalı! Buğday ucuz, ekmek pahalı. Satıcıya buğday ucuz alıcıya ekmek pahalı. Meyve sebze üreten var mı? Ne üretiyoruz, domates. Domatesin fiyatı nasıl? Çok ucuz… Ne kadara satılıyor? 6 liraya… Şimdi de alıcı bakalım, ablalarımız en son ne zaman domates aldınız, kaç paraya alınıyor domates? 40 lira… Şimdi domatesi 6 liraya satan üretici mutsuz, ablam 40 liraya alıyor, o da mutsuz! Bu iş nasıl düzelecek? Buğdayı satan mutsuz, ekmeği alan mutsuz, domatesi satan mutsuz, domatesi alan mutsuz. Niye böyle oluyor? Domatesi üretiyorsunuz, kamyona koyuyorsunuz. Bu kamyon yola çıkarken yakıt parası var, şoförü var, yoldan giderken ödediği paralar var. Bu kamyon geldi malı indirdi, basit bir ticaret anlatıyorum size. Arap Faik’ten aldı malı, getirdi dükkana teslim etti. Şimdi o arkadaş geri dönecek. Nasıl, boş kasayla. Dönüşünün yakıtı var, dönüşünün şoför masrafı var, dönüşünün yol parası var, marketçinin kirası var, marketçinin çalışanı var, marketçinin vergisi var, var oğlu var. Dolayısıyla topraktan çıkıyor 5 lira, manava pazara geliyor 45 lira.
“BU İŞİ TÜRKİYE'DE BAĞIMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ DIŞINDA YAPABİLECEK HİÇBİR İRADE YOKTUR”
Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan vatandaşına, milletine sahip çıkan ve onun zenginliğini düşünen bir ekonomi modelidir. Bu işi Türkiye'de Bağımsız Türkiye Partisi dışında yapabilecek hiçbir irade yoktur çünkü Milli Ekonomi Modeli olan, kendine has bir ekonomik bakış açısı olan tek siyasi yapılanma Bağımsız Türkiye Partisi’dir.”