Lütfü Türkkan’dan sert sözler
Siyaset, 08 Nisan 2019 15:58İYİ Parti Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan KRT TV’de Seçim Özel Programı’na katıldı. Canlı yayında Ülkü Çoban’ın sorularını cevaplayan Türkkan çarpıcı açıklamalarda bulundu:
“Seçmen iradesi 1 haftadır YSK tarafından yok sayılıyor. Seçmene diyorlar ki siz seçtiniz ama biz bu iradeyi görmemezlikten geliyoruz. Milletiradesinin hukuk devleti ilkesi gereği teslim edilmesi varken YSK ipe unsermeye başladı. İstanbul 1 haftadır sayılırken Balıkesir, Afyonkarahisar, Hatay Dörtyol, Denizli Baklan, Bursa Kemalpaşa, Manisa YunusEmre , Isparta Gelendost,Burdur Bucak , Ankara Beypazarı, Mersin Bozyazı’da itirazlarımız reddedildi. Şimdi sizin YSK’nın adil bir karar aldığına dair hüküm vermeniz mümkün mü?”
Türkkan YSK Başkanı Sadi Güven’i eleştirdi:“Ben buradan iddia ediyorum Dursunbeyli Sadi Güven emekliliğinde Ankara’da yaşar mı bilmem, çok zor, ne sokağa çıkabilir, ne Dursunbey’de kahveye gidebilir, ne de çoluğunun çocuğunun yüzüne bakabilir. Bir insanın hayatını, üstelik haksızlıklara maruz kalmış kişilerin hayatıyla ilgili bu şekilde saçma sapan kararlar vererek kendi geleceğini de, ahretliğini de bu kadar zora sokmasının anlamı ne olabilir bilmiyorum .Genç bir hakim olabilir diyorum ki bundan sonra şöyle bir beklentisi var.
Türk milletinin hayatını geleceğini sıkıntıya koyacak kararlar alıp evine nasıl çekileceksin torununun yüzüne nasıl bakacaksın? YSK seçim sırasında herhangi bir emir yazmadan sadece whatsapp mesajıyla sandık kurulu başkanlarına mühürsüz oylar sayılsın denilerek Türkiye’de en büyük şaibeli seçimi yapan bir kurumdur.” İYİ Parti Grup Başkan Vekili, seçimlerin iptal edilmesini isteyenleri de sert sözlerle eleştirdi:
“Seçimlerin tekrarını ya da iptalini isteyen kim varsa biliniz ki bu ülkenin en büyük düşmanıdır. Hain diye nitelendirebiliriz.Siz seçimleri ben beğenmedim tekrar yapıyorum derseniz muz cumhuriyetine doğru ilerlemeye başlarsınız. Dünyanın o demokrasi liginden düşer artık 3.dünya ülkelerinin daha alt sıralarında yer alan bir ülke haline getirirsiniz.” Türkkan’ın hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da vardı:
“Eğer şaibe aranacaksa parlamenter sistemi yok eden Türkiye’yi tek adam rejimine mahkum eden o referandum esas bana göre tekrarlanmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı’nınCumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye kurduğu tek adam rejimini terk etmesi gerekiyor. Şaibe esas orada.” Türkkan, seçimde şaibe var söylemlerini de eleştirdi:
“Bu seçimde şaibe olduğunu söylemek için başka şeyler gerekiyor .O da şu bu seçimin sevk ve idaresi mevcut Hükümet’in elinde değil de bir başka kişinin elindeyse, bir başka gücün, otoritenin elindeyse ve onlar da bir komplo yapıyorsa o zaman Hükümet’e şunu sorarlar:Sen nerede devletsin, bunun niye farkında değilsin, niye şimdiye kadar önlem almadın?Sandık başkanlarının tamamı kamu görevlisi,tamamıAK Parti ile organik ilişkiler içerisinde olan kamu görevlileri. Hakimlerin çok önemli bir kısmı AK Parti’de siyaset yapan avukatların hakimliğe geçmesiyle oluşan kurullardan oluşuyor.”
Türkkan, şaibe söylemi üzerinden AK Parti’ye yüklendi:
“Sonucu kabullenmemek, kazananı ilan etmemek, süreci devamlı akamete uğratmak aslında AK Parti’nin bundan önce kazandığı seçimlerle ilgili bir şaibe olduğuna dair göstergedir. Geçmiş dönemde bizim yaptıklarımız var ya,bu sefer bunlar yaptı mı diye bir şüpheye düşmüşler.Bizim böyle bir şansımız yok doğru dürüst propaganda yapamadık. Seçimle gelen seçimle gider bunun aksine ayak diremek ülkede kaosu getirir. Millet demokrasiden umudunu keser.” İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan, AK Parti’nin seçim kaybetme alışkanlığı olmadığını söyledi:
“Adalet ve Kalkınma Partisi seçim kaybetmeye alışmadı. Bundan önce yaptığı bütün oyunların toplum tarafından benimsendiğini gördü, fazla itiraz edilmediğini gördü. Bugün İmamoğlu’na oy vermemiş kişiler dahi bu yapılan haksızlıklar karşısında sokakta infial içerisindeler. Oy alan adama makamı, mazbatası teslim edilmiyorsa yarın öbür gün genel bir seçimde AK Parti seçimi kaybettiğinde diyecek ki valla ben parlamentoyu boşaltmıyorum. Niye?Biz kaybetmeyi bilmiyoruz. Hep biz kazanacağız diye hesap etmiştik.Bu seçim aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne de demokrasinin kaybetmek gibi bir olgusu olduğunu hatırlatıyor.”
Türkkan adalet vurgusu yaptı: “Devlet adalet varsa vardır, adalet yoksa devlet de olmaz.Ben devletin başıyım diyen Sayın Cumhurbaşkanı ilk önce o uymalı. Adalet duygusunu o kaybederse, devlette ondan sonra adaleti tesis etmek mümkün olmaz.” Belediyelerde çalışan işsiz kalacak olan gençlerin feveranını anlayışla karşıladığını ifade edenİYİ Parti Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Belediye’nin yıllardır finansman olarak kullanılmasını da eleştirdi:
“AK Parti bünyesinde çalışan 50-60 bin tane gencin belediyenin yan kuruluşlarında görev alan, aldıkları paralar insanları çok zengin edecek paralar da değil, çok hoş görmesem bile bu görevlendirmeyi , o çocukların feveranını şimdi haklı görebilirim, gerçekten üzülüyorum ekmekleri kayboluyor. diğer taraftan 25 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni sağmal inek gibi sağan 2-3 tane ailenin kendilerine bağlı olan basın kuruluşlarıyla beraber bu seçim üzerinden bir kaos çağrısı yapmasını Türk milleti, siyasi partiler, gelecekte siyaset yapmaya hazırlanan gençler hep hafızalarına not ediyorlar, onlara acımayacağım.
Sadece 2-3 gruptan bahsetmiyorum, siyasetin finansmanından bahsediyorum. İstanbul İl Teşkilatı’nda 30 tane arabanın yakıt masrafları ile beraber İBB tarafından tahsis edildiğini biliyoruz. İlçe belediyelerine ait arabaların ilçe teşkilatlarının emrinde olduğunu görüyoruz. Siyaseti AK Parti finanse ederken belediye üzerinden tanzim etmiş. Belediyeye gittiğin zaman dava filan yok önemli bir kısmı da ekmek kaygısı. O kaygıya ufak bir çentik vurduktan sonra vallahi billahi ne reis tanırlar hiç kimseyi tanımazlar. Adamın tek meselesi tenceresi. Mutfağında kaynayan tencere kaynamıyorsa adamın gözü hiçbir şey görmez.”
İYİ Partili Lütfü Türkkan bu kaybedişin Cumhurbaşkanı Erdoğan için bir kazanç olduğunu ileri sürdü: “Bu kaybediş Erdoğan için büyük bir zarar değil bana göre çok önemli bir kazanç. Erdoğan ile ilgili yurtdışında yürütülen en önemli kampanya diktatör söylemi. Diktatörler seçim kaybetmez. Erdoğan bu seçimi kaybetmekle kendisinin de diktatör olmadığını dış dünyaya anlatmış olacak. Meşruiyet kazandıracak kendisine. Erdoğan’ın böyle bir fırsatı değerlendireceğini düşünüyorum. İstanbul üzerinde oynanması mümkün olan oyunları bozarak ben diktatör değilim, ben demokratik hukuk kurallarının işlediği bir ülkenin cumhurbaşkanıyım. Eğer sandıkta kaybettiysek bunu da kabul etmek zorundayız deyip dış dünyaya da bu mesajı verecek fırsatı kaçırmayacağını düşünüyorum.
Sayın Erdoğan bir seçimde demişti ki;‘Yenilen pehlivan güreşe doymaz.’ Erdoğan’a düşen Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun ikisini de çağırıp İmamoğlu’nun elini kaldırıp ‘Kardeşim buyur İstanbul’u yönet, İstanbul sana teslim.’demesi.Sayın Erdoğan o zaman Cumhurbaşkanı olur, şu anda AK Parti’nin genel başkanı.” Türkkan ittifak konusunda seçim süreci boyunca kendilerine yöneltilen eleştirilere bir kez daha cevap verdi: “Bu seçimin mağlubu zillet sözcüğüdür. 81 milyona zillet dediler. Millete zillet demenin bedelini sandıkta ödediler.Milletin zillet olmadığını en azından öğrenmiş oldular. Zillet arıyorsanız aynaya bakacaksınız.”
İYİ Parti Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın 10 Nisan’da ekonomik programı açıklayacak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a da tavsiyesi vardı: 1 haftalık tekrar oy sayımının maliyeti; soğan 10 lira. Berat Albayrak hiç öyle rakam açıklamasın,Türkiye’nin ekonomisini tehlikeye sokan şu anda ekonomik gerçekler değil, 3 tane şey söylesin,Türkiye’ye demokrasiyi mutlaka tekrar kaim edeceğiz, adaleti mutlaka sağlayacağız, hukuk devleti ilkesini raflardan indirip gerçekleştireceğiz desin ertesi gün Türkiye’nin ekonomisi birden bire rahatlar. Hukuk, adalet ve demokrasinin Türkiye’de tekrar kurum ve kurullarıyla işleyeceğinden bahsederse Türkiye’de ekonomi meselesinin çözülmeyecek bir mesele olmadığını düşünüyorum.
Siyaset, 08 Nisan 2019 15:58
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!