Kim kul hakkı yiyorsa hesabını soracağım
Siyaset, 06 Temmuz 2021 03:29CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında iktidara sert çıktı kim kul hakkı yiyorsa hesabını soracağım dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk'ten bu yana CHP'de genel başkanlık yapmış herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye'nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye'ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar: "Zaten iktidar simsiyah. Yozlaşmış bir yönetim var. Oyumuzu kime verelim, CHP. CHP de onlar gibi..." Hayır efendim. CHP tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.
Sivas ve Başbağlar'da yaşanan katliam hala içimizde. Bu katliam tedavisi ihmal edilmiş iltihapların sonucuydu diye bir açıklama yapmıştım. Artık hepimizin sağduyulu hareket etmesi lazım.
Ömer Faruk Gergerlioğlu bir tweeti paylaştı diye, dokunulmazlığı kaldırıldı, apar topar gözaltına alındı. AYM oy birliğiyle bir karar aldı. 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir' dedi. Serbest bırakın diyor. Anayasa'nın maddesine göre, AYM kararları Resmi Gazete'de hemen yayınlanır yasama, yürütme, yargı organları ve idari makamları bağlar diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet?
Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. AK Partili kardeşlerimiz de adalet istiyorlar. Bir medya patronu AK Partili, Sivas'ta. "Basının baskı altındadır. Son günlerde bir çok basın mensubunun sıkıntısı bu yeter artık basını özgür bırakın" diyor. Vicdanı olan, erdemi olan birisi söylüyor.
Bir insan bir göreve atandıktan sonra orayı kendi özel hapishanesi haline getirebilir mi? Melih Bulu getirdi. Boğaziçi Üniversitesi sanki onun özel hapishanesi. Kendisine özel bir dünya kurmuş. Öğrenci istemiyor, akademisyenler istemiyor, çalışanlar istemiyor. O bütün kapıları kapatmış. Gelenleri jopluyor. Her taraf neredeyse tel örgülerle çevrili, beyefendi içeride özgürüm ben diyor. Hayır efendim, sen kendi hapishaneni kendin yaptın.
ERDOĞAN'IN YAZLIK SARAYI
Tasarruf genelgesi çıktı. Erdoğan'ın yayımladığı yeni tasarruf genelgesi bu. Sizlere göstereyim. AK Parti iktidarı 2003 yılından beri 6 kez tasarruf genelgesi çıkardı. Erdoğan'ın yayınladığı yeni tasarruf genelgesi yeni bir saray. Genelge çıkarıyor, ben uymayacağım diyor. Lüks hayat, rüşvet, yolsuzluk var. Lağım patlamış hala israfa devam ediyorlar.
40 çocuğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti tedavi edemez mi? 5 çocuğu Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz tedavi ettirecek. Bunlar tedavi ettirmezse söz veriyorum 40 çocuğu da biz tedavi edeceğiz. Haramilerin düzenini inşa ettiler. Türk Lirası, dolar karşısında eriyor. Bunlar, 'yerli ve milliyiz' diyorlar. Değiller. Bunlar yerliden yemek anlıyorlar, milliden de malı götürmek anlıyorlar.
TANK-PALET FABRİKASI TARTIŞMASI
Ne demek Tank-Palet fabrikası? Bakınız Türkiye'nin tank yapma kapasitesi var. 2007 yılında Türkiye tank yapmak için düğmeye basıyor ve ihaleye açıyor. 2007 yılında 495 milyon dolara bir firma tank yapmak için sözleşmeyi imzalıyor. 495 milyon doları tank üretirken program yapıyor. Tankın topunu kim yapacak? Makine Kimya Endüstri'nin kapısı çalınıyor. İmzalar atılıyor. Tankın zırhı var, gidiyor ROKETSAN'a, yapabiliriz diyorlar. Anlaşma tamam. ASELSAN'a gidiyor orayla da anlaşma yapılıyor. Kimin ne yapacağı belirleniyor. Sonra tankın palet ve askı donanımları var. Onu da Tank Palet Fabrikası ile anlaşılıyor. Tankın motoru içinde anlaşma yapılıyor.
2007'de ihale yapılıyor. 6.5 yıl sonra 5 tane Altay tankı üretiliyor. 2007'de sözleşme, 5 tane tip Altay tankı üretiliyor. Bu tanklar ordunun istediği niteliğe sahip mi değil mi? Bunun üzerine Şereflikoçhisar'daki atış bölgesine götürülüyor tanklar. Şereflikoçhisar'da başarılı oluyorlar. Türkiye artık tank seri üretimine başlayacak noktaya geliyor 2014 yılında ama Erdoğan bunu istemiyor. Yeni ihale açacağım diyor, BMC'ye Ethem Sancak'a vereceğim diyor. Ethem Sancak, param, fabrikam, arsam yok diyor. Olağanüstü teşvikleri olan bir karar çıkarıyorlar. E yapamıyorlar yine de.
Katarlılar da para vermiyor, 5 kuruş bile vermiyorlar. Sayın Bahçeli sen de dinle 5 kuruş bile vermiyorlar. 2018'de BMC'ye diyorlar sen kazandın ihaleyi, gel al diyorlar. Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Tank seri üretimine 2019 sonu veya 2020 başında geçeceğiz" diyor. Savunma Sanayi Müsteşarı bir tweet atıyor. "BMC ile Altay tankı için sözleşmeyi imzaladık. İlk Altay tankı 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edilecek" diyor. Ortada tank yok.
Türkiye Cumhuriyeti Devletine tank yaptırmamak için yapılan bir girişimdir. Bunun bir numaralı aktörü Recep Tayyip Erdoğan, ikinci aktörü de Devlet Bahçeli'dir.
Bir devletin tank üretmemesi için devleti yönetenlerin özel çaba harcaması, egemen güçler tarafından teslim alınması demektir. Tank üretmeyeceksin, ihale yapmayacaksın diyor. Ağrıma giden, Milli Savunma Bakanının bütün bunların tanığı olarak sesini çıkarmamasıdır.
O nedenle diyoruz. Bizim iktidara ihtiyacımız var. Şanlı ordumuza bu fabrikayı alıp, teslim edeceğiz. Erdoğan'a sesleniyorum. Eğer yürekli ve namuslu birisiysen, senin istediğin televizyona çıkalım ve tank-paleti tartışalım. Çıkar mı? Çıkamaz. Ben yalnız çıkacağım, istiyorsan sana ihale dosyalarını da ben vereyim. Bizim söylediğimiz her söz, araştırılan ve belgesi görülen şeylerdir. Öyle oturduğumuz yerde bir şeyler söylemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletine tank ürettirmemek vatana ihanet demektir.
Hayatımda böyle bir adam görmedim. Kendi ülkesine bu kadar büyük bir ihanet içinde olan ikinci bir kişi görmedim. Biliyorum yine tazminat davası açacak, sen tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma.
Siyaset, 06 Temmuz 2021 03:29
Yorumlar (0)