İşçi sağlığı ve güvenliği neden sağlanamıyor konusu masaya yatırıldı
Siyaset, 15 Ocak 2022 12:17CHP Kocaeli İl Sosyal Politikalar Komisyonu’nun düzenlediği ‘İşçi Sağlığı ve Güvenliği Neden Sağlanamıyor’ konulu panelde acı tablo gözler önüne serilirken, çözüm önerileri masaya yatırıldı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kocaeli İl Sosyal Politikalar Komisyonu, artan iş cinayetlerinin nedenleri tartışmak ve çözüm önerilerini iletmek için “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Neden Sağlanamıyor” konulu panele imza attı. CHP Kocaeli Sosyal Politikalardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Demet Özgün Karaman ve komisyon üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen panele CHP Kocaeli İl Başkanı Harun Özgür Yıldızlı, il yönetim kurulu üyeleri, CHP Kocaeli İl Kadın Kolları Başkanı Songül Kaya, CHP Kocaeli İl Gençlik Kolları Başkanvekili Özlem Ünal, geçmiş dönem Gebze İlçe Başkanı Recep Dursun, belediye meclisi üyeleri ve partinin önde gelen birçok ismi katıldı.
4 BAŞLIKTA İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Çalışma ve Toplum Dergisi Yayın Yönetmeni Av. Dr. Murat Özveri ‘İş Kazası ve Meslek Hastalıklarında Hukuki Süreç ve Açmazlar’ başlığını, DİSK Birleşik Metal İş Sendikası Uzmanı Nuran Gülenç ‘Sendikalar İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’ başlığını, Emekli İş Başmüfettişi Şeref Özcan ‘Devletin İş Güvenliği Yükümlülükleri’ başlığını, DİSK Eğitim ve İSİG Daireleri Müdürü Tevfik Güneş ‘Güvencesizlik Kıskacında İş Sağlığı ve İş Güvenliği’ başlığını panelde katılımcılar ile masaya yatırdı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Başkanı Harun Özgür Yıldız, panele ev sahipliği yapan İl Sosyal Politikalar Komisyonuna, alanında uzman isimler olan konuşmacılara ve bu konuyu tartışmak, katkı sunmak gelen herkese teşekkürlerini sundu.
EMEKLİ OLAMADAN İŞ CİNAYETİ KURBANLARI
Başkan Yıldızlı, “Dün emeklilikte yaşa takılanların hakları için 81 ilde alanlardaydık. Birçok çalışan emekli olamadan iş cinayetlerine kurban gidiyor. Her gün yeni bir iş cinayeti haberi alıyoruz. Daha dün Kandıra’da yol yapım çalışması sırasında meydana gelen heyelan sonucu göçük altında kalan bir işçimizi kaybettik. Bu konuda ne yapılması gerektiğini tartışmak çok kıymetli. Bugün burada bizimle olan ve sürece katkı koyacak olan herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Yıldızlı’nın ardından CHP Kocaeli Sosyal Politikalardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Demet Özgün Karaman, artan iş cinayetlerini rakamlarla gözler önüne serdi.
2021 YILINDA 2 BİN 170 İŞ CİNAYETİ
Karaman, “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi, 2021 yılına ilişkin İş Cinayeti Raporu’nu açıkladı. Rapora göre; 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Aralık ayında iş cinayetinden hayatını kaybedenlerin sayısı 135 oldu. Hayatını kaybedenlerin bin 864'ü işçi ve memur, 306'sı ise kendi hesabına çalışan çiftçi ve esnaf oldu. Ölenlerin yüzde 86'sını ücretliler ve yüzde 14'ünü kendi hesabına çalışanlar oluşturdu.İş cinayetlerinin yüzde 29'unun Covid-19, yüzde 16'sının trafik ve servis kazası, yüzde 14'ünün ezilme ve göçük, yüzde 12'sinin yüksekten düşme, yüzde 7'sinin kalp krizi nedeniyle yaşandığı görüldü.
RAKAMLARLA ACI TABLO
İşçilerin 98'i, yani yüzde 4'ü ise intihar sebebiyle yaşamını yitirdi. 165 kadın işçi ve 2005 erkek işçi hayatını kaybetti. 2021 yılında 94 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. 42 işçi Suriyeli, 17 işçi Afganistanlı, 7’şer işçi Rusyalı ve Türkmenistanlı, 5 işçi Pakistanlıydı. İş cinayetlerinde ölenlerin 122’si (yüzde 5,62) sendikalı işçi, 2 bin 48’i ise (yüzde 94,38) sendikasız. Sendikalı işçiler tarım, gıda, madencilik, kimya, tekstil, büro, eğitim, ticaret, metal, inşaat, taşımacılık, sağlık, güvenlik ve belediye işkollarında çalışıyordu. 260 ölüm İstanbul’da, 102 ölüm İzmir’de, 99 ölüm Kocaeli’nde, 73 ölüm Bursa’da, 72 ölüm Antalya’da, 66 ölüm Ankara’da, 57 ölüm Şanlıurfa’da, 56’şar ölüm Gaziantep ve Samsun’da, 55 ölüm Mersin’de, 51 ölüm Konya’da, 50 ölüm Adana’da yaşandı."
ÇÖZÜM YOLLARI KONUŞULDU
Bu acı tablo karşısında Cumhuriyet Halk Partisi Sosyal Politikalar Komisyonu olarak sanayi kenti ilimiz Kocaeli de bu sorunları çözülememe nedenlerini ve çözüm yollarını konuşmak üzere programımızı gerçekleştirme kararı aldık. İl Örgütümüz adına tüm katılımcı kurum ve dostlarımıza üyelerimize teşekkür ediyorum. Belki bu sorunlar bugünden yarına çözülmeyecek ama bu program ışığında çözüm yolları üzerine bir fikir oluşacak. Katılımcı konuklarımıza emekleri için çok teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİNDEN DAHA FAZLA
Konuşmacılardan Av. Dr. Murat Özveri başlıca şu konulara değindi: “İş sağlığı ve güvenliği kendi başlı başına bir konu. Burada açılışta önemli rakamlar da paylaşıldı. Biz adeta bir illüzyonun içinde yaşıyoruz. Hangi iş olursa olursun, her yerde büyük risk var. Önce bir tehlike tarifi yapılır ve zarar verme potansiyeli taşıyan her şey somut bir şeyin içerisinde somutlaştırılarak iş sağlığı ve güvenliği kurulur. Ancak bu kurulum öznel olarak kağıtta kalmamalıdır. Kamu sağlığının düzenlenmesi için hukuksal çerçevede korunması gerekiyor. Sakarya Meydan Muharebesi’nde verilen şehit kadar her yıl ülkemizde vatandaşlarımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz.
MESLEK HASTALIKLARI SALGINI
Kovid salgınından daha büyük bir salgın var. Meslek hastalıkları salgını. Meslek hastalıklarına bağlı olarak birçok insan hayatını kaybediyor. Hukuk sisteminin bunu tespit edememesi sürekli ‘mış’ gibi oynanması. Hukuka uyulmaması gereken hallerde peki neler yapılabilir? Bu sadece hukuki değil, ahlaka da ayrıdır. Siyaset görüşü ayrımı yapmıyorum. Herkes çalışma hayatında içerisindeyiz. mevzuatı esnek hale getirmeyi hak olarak gördüğü için bu noktadayız. İş yerleri ruhsat alabilmesi için gerekli yerler bellidir. Ve bunların hepsinin belgeleri var.
İŞVEREN YASAYA NEDEN UYMUYOR?
İş yeri açmak için belediyelere başvuran herkes iş yeri ve işçi sağlığını korumak için tüm önlemleri alacağını taahhüt ediyor. Bunu taahhüt ederek ruhsatını alabiliyor. Ruhsatlı iş yerimiz yok. Çünkü bu beyanların hiçbiri doğru değil. Soma’da maden ocağında, Sakarya’daki patlamada o iş yerinin ruhsatı olmadığını aslında anlıyoruz. İşçinin itiraz etme hakkı var, güvencesi yok. İç denetim olması gerektiği işlemiyor. Müfettiş raporlarına göre işverenin yasaya uymamakla elde ettiği yararla, yasaya uyduğu takdirde uyduğu yararda elde ettiği kar daha fazla. Bu sebeple iş veren yasaya uymuyor.
BAKANLIĞIN MÜFETTİŞ SAYISI ÇOK AZ
Emekli İş Müfettişi Şeref Özcan ise şu başlıkları öne çıkardı: “Çalışma Bakanlığı’nın müfettiş sayısı çok az. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, eski mevzuat diyordu ki bir, tedbir işçiye değil, işverene ait bir kavramdır. İş veren, işçinin çalışacağı tüm alet ve araçları sağlamalıdır. Tedbirleri almalıdır. İşçi sadece bu tedbirlere uymakla yükümlüdür. İşveren tedbir almıyorsa, işçi de tedbirlere uymak için gerekli motivasyonu kendisinde bulamayabilir. Bu sürece en tepeden her kurumun dahil olması gerekiyor ki tedbirlerin alınması ve uygulanması hayata geçirilsin. Tedbirlerin tanımlanarak işçilere anlatılması bünyesinde iş güvenliği uzmanı bulundurması ve riskleri belirtmesi gerekiyor.
KAĞIT ÜZERİNDE SİSTEM İYİ AMA…
Her türlü önlemi alma yükümlülüğü verilen iş veren var. İşçinin başına bir şey gelirse haklarını yasal çerçevede koruma altına almakla yükümlü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı var. Kağıt üzerinde sisteme bakıldığında iyi görünüyor. Yasada şu da olsa denilecek çok fazla eksik yok. Bizdeki bir yasayı başka bir yasa yıkıyor. Müfettiş sayısı az. Geçmiş dönemlerde müfettişlerin sözü sözdü ve adeta dokunulmazlardı. Şu anda bu durum yok. Mesela Soma’ya görevlendirilen müfettişin dosyasına baktığınızda teftiş başına 3,5 gün düşüyordu.
ELEKTRİK ÇARPMALARI İÇİN BİLE BÜTÇE YOK
Siz teftiş yaptığınız bir yerde işverene ceza keserseniz o iş yeri kapanır ve iş veren bu sefer ruhsatsız iş yapmaya başlar. İşte Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri de budur. Her yıl sadece elektrik kazalarından 100 işçi hayatını kaybediyor. Her iş yerine bir topraklama, 2 kez kaçak elektrik kontrolü yapılsa 100 işçi hayatta kalacak. Ancak bundan bile uzaktayız. Ne yazık ki bu elektrik çarpmalarından bile işçilerimizi koruyacak bir kaynak para ayrılmışlığı bile yok. Tam bu noktada yapılması gerekenler bellidir ve uygulamaya geçirilmelidir.
9.5 MİLYONA YAKIN KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRMA VAR
Konuşmacılardan Tevfik Güneş ise şu ifadelere yer verdi: “Sermayenin işçi sınıfına açtığı bir savaş var. Bu durumda konunun ekonomi politiğine bakmamız gerekiyor. Burada çok belirgin bir nitelik ortaya koyulmalıdır. Sermayenin iş cinayetlerinde sorumluluğunu kabul ederek yaptırımlar arttırılmalıdır. Özelleştirmelerle, taşeronlaşmalar arttı. Gördüğümüz şey şu; 9.5 milyona yakın kayıt dışı çalıştırılma var. Sendika, sermaya ve iş sağlığı ve güvenliği açısından bakıldığında Türkiye’de çok ciddi bir güvencesizlik var. İş sağlığı ve güvenliğinde birçok uluslararası sözleşme var. Ülkemizde de en baskın olan 155 sayılı ILO, 161 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Sözleşmesi’dir.
20 YILDA 26 BİN İŞÇİ ÖLDÜ
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasal düzenlemesi bu sözleşmelere dayanmaktadır. Bunlara bakıldığında bu sözleşmeler bize şunu söyler, uluslararası eylem planı çıkarın, ulusal eylem planı çıkarın, organizasyonu belirleyin ve yerelde işvereni tedbirlerden sorumlu tutun. İşçinin bu süreçlere katılımı da zorunludur. Önlemler, denetimler, güvenceler ve katılımlar bu süreçleri oluşturur. Bakıldığında ülkede 20 yılda 26 bin insanımız iş cinayetlerinde öldü. Kalıcı iş görememezlik verileri bunlara dahil değil. Kalıcı iş görememezlikler daha vahim bir tablo oluşturuyor ve ölü emek olarak adlandırılıyor.”
YÜZDE 98’İ SENDİKASIZ İŞ YERLERİNDE YAŞANDI
Son olarak konuşmacılardan Nuran Gülenç açıklamalarda bulundu: “Ölen işçilerin yüzde 98’inin sendikasız yerlerde olması dikkat çekici bir nokta. İşçi sağlığı ve güvenliği esas olarak sanayi devriminden sonra ortaya çıkan bir meseledir. Bu süreçte gelişen dinamik kendi koşullarını iyileştirmeye çalışan işçi sınıfının mücadelesidir. İşçi sınıfının hareketi mücadelesi ile aslında bu konuyla ilgili yasalar hazırlanması sağlanmıştır. 8 saat iş, 8 saat dinlenme, 8 saat canım ne isterse diye tarihe kazınan bir slogan vardır. Ancak 70’den sonra yaşanan dönüşüm ile ne yazık ki güvencesizlikler sendikaları çözdü ve yasaların uygulanamamasına yol açtı.
6331 SAYILI YASAYA 41 DEFA MÜDAHELE EDİLDİ
Avrupa bir model olarak var ve 6331 sayılı yasa ortaya çıktı. Aslında bu da Avrupa’ya girmek için yapılan yasalardan biri bu. Ancak 41 defa müdahale edilmiş bir yasa ile karşı karşıyayız. Burada bir dengesizlik var, sosyal devletin tarumar edilmesi var. Hatırlarsanız bir baba burada çocuğuna okul pantolonu alamadı diye intihar etti. Mesela iş kazası geçirdin, iş veren seni işten attı. Dava açtın süreç devam ediyor. Sonuç gelene kadar bu işçi evine ne götürecek? Akşam ne yemek yiyecek? Bu süreci koruyacak hiçbir güvence yok. İş güvenliği alanındaki öncelik iş yeri faaliyete geçmeden önce güvenlik önlemlerini almalı. Biz bile kendi örgütlü olduğumuz eski fabrikalarda bile zorlanıyoruz.
DEVLET DENETİMDEN ELİNİ ÇEKTİ
Yasa der ki, koruyucu politikalarla fabrikaları inşaat edeceksin, organize sanayi bölgelerini kuracaksın. Ancak ne yazık ki bu uygulanmıyor. ILO’ya göre iş yerinde şiddet ve taciz de işçi sağlığı ve güvenliğini kapsıyor. Sendikalar aslında burada kritik bir önem arz ediyor. Sendikaların işçi örgütlenmesindeki aslında oldukça önemli. Devletin bu kadar denetimden elini çektiği bir süreçte, işçilerin çıkarları için bu kadar hızlı sonuçların alınmadığı bir yerde iş yerlerindeki denetimler sendikalarca yapılması kararı toplu sözleşmelerle bazı yerlerde düzenlendi.”
Siyaset, 15 Ocak 2022 12:17
Yorumlar (0)