Dolar kuru 2 yıl boyunca yükselmeyecek mi?
Ekonomi, 08 Temmuz 2024 14:54Ünlü ekonomist Atilla Yeşilada, dolar ve altın fiyatlarındaki seyir konusunda dikkat çeken ifadeler kullandı.
Yeşilada, piyasalarda beklenen 'kur şoku' iddialarına karşı yanıt verirken, dolar kurunun geleceği hakkında yatırımcılara önemli uyarılarda bulundu.
Son dönemde dolar kuru ve altın fiyatlarının istikrarlı bir şekilde yatay seyir izlediğini belirten Yeşilada, dolar/TL'nin yaklaşık üç aydır 32 TL bandında hareket ettiğini, altının ise ons bazında dalgalanmalar dışında genel olarak sabit kaldığını vurguladı.
Bu durumun, Türk lirası üzerinden birikim yapan vatandaşlar için memnuniyet yarattığını ancak döviz ve altın üzerinde yatırım yapanların endişelerini artırdığını dile getirdi.
Yeşilada, gelecekte dolar kuru ve altın fiyatlarının nasıl şekilleneceğine ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini, bu nedenle yatırımcıların stratejilerini gözden geçirmeleri gerektiğini ifade etti.
Ünlü ekonomist Atilla Yeşilada, yaz aylarının sona ermesiyle birlikte dolar kurunda yeni bir şok yaşanacağı iddialarına karşı yanıt verdi.
Yeşilada, Türkiye ekonomisinin farklı bir döneme girdiğine dikkat çekerek, dolar kuru ve altın fiyatlarında Türk lirası kaynaklı büyük bir yükseliş olasılığının düşük olduğunu belirtti.
DOLAR 2 YIL BOYUNCA YÜKSELMEYECEK
Yeşilada, döviz kurlarında önümüzdeki 24 ay içinde sınırlı yükselişler öngörerek dolar/TL paritesinin belirgin bir artış göstermeyeceğini vurguladı.
Yeşilada, "Gelecek 12 ila 24 ay içinde Türkiye'de döviz krizi veya döviz şoku beklemiyorum" diyerek, dolar kuru Merkez Bankası'nın kontrol edebileceği seviyelerde düşük şekilde kalacağını belirtti.
Meslektaşları tarafından son dönemlerde aldığı 'Türkiye'de döviz krizi çıkacak' söyleminin mantıklı olduğunu söyleyen Yeşilada, teori ile pratik arasında önemli farkların bulunduğunu söyleyerek, Türkiye'nin 2 yıl boyunca döviz sıkıntısı yaşamayacağını belirtti.
Türkiye'de yaşanan dolar krizlerinin büyük ölçüde siyasi hatalardan kaynaklandığını söyleyen Yeşilada, "Elbette yine NAS politikalarına dönersek döviz krizi olur" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE DÖVİZ KRİZİ YAŞANMAYACAK ÇÜNKÜ..."
Yeşilada şöyle devam etti:
Şu anda "Döviz krizi olacak" söyleminin büyük ilgi çektiği bir ortamdayız, fakat kriz bekleyenlerin argümanlarını detaylıca ele alalım:
Birinci argüman, "Türk lirasının aşırı değer kazanması nedeniyle dış ticaret açığının arttığı" yönünde. Liranın değer kazanması, ihracatımızın maliyetlerini artırabilir ve dış ticaret dengesini olumsuz etkileyebilir.
İkinci olarak, "Enflasyon ile devalüasyon arasındaki büyük fark" konusu önemli. Resmi enflasyon rakamları, piyasa enflasyonundan daha düşük olabilir ve bu durum uzun vadede sürdürülemez bir ekonomik dengesizliğe yol açabilir. Bu durumda döviz kuru, patlayarak enflasyonu yakalamaya çalışabilir.
Üçüncü argüman ise, "Türkiye'ye büyük miktarda sıcak para girişi olduğu, ancak bu paranın istikrarlı kalmasının zor olduğu" yönünde. Merkez Bankası rezervlerindeki artış, bu sıcak para girişini yansıtabilir, ancak uzun vadeli yatırım hikayesi olmayan bir ülkede bu paranın çıkış riski her zaman vardır.
Bu argümanlara detaylıca bakıldığında, pratikteki gerçeklikle uyuşmadıklarını ve geleceğe dair sağlıklı bir öngörü sunmadıklarını görebiliriz. Öncelikle, Türk lirasının aşırı değerli olduğu ve bu nedenle ihracatın zorlandığı iddiasıyla başlayalım.
Evet, bir ülkenin kuru yüksekse ve sürekli dış ticaret açığı varsa kriz riski artabilir, ancak bu her zaman böyle olmaz. Son dış ticaret verilerine baktığımızda, haziran ayında dış ticaret açığımız yüzde 29 azalmış durumda. İhracatımız yüzde 10, ithalatımız ise yüzde 4 düşmüş, ancak bunun sebebi TL'nin aşırı değerli olması değil, bayram dönemine denk gelmesidir.
Yılın ilk yarısına genel olarak bakıldığında ise, ihracatımız dolar bazında yüzde 2.5 büyümüş. Bu, Türkiye gibi bir ülke için önemli bir büyüme oranıdır, zira dünya ticareti geçtiğimiz yıl yüzde 3 daralmıştı ve bu yıl yüzde 3 büyümesi bekleniyor.
Dolayısıyla, Türkiye'nin dünya ticaretinin büyüdüğü oranda büyüme sağlaması olumlu bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
Mayıs ayı verilerine bakıldığında ise, ithalatın daraldığını ve ihracatın büyüdüğünü görüyoruz. Bu da TL'nin aşırı değerli olduğu ve bunun dış ticaret açığı yarattığı iddiasının gerçek verilerle desteklenmediğini gösteriyor.
EYLÜL'E KADAR ENFLASYON YÜZDE 50'YE DÜŞECEK
Enflasyon ile devalüasyon arasındaki belirgin farkın sürdürülemez olduğu eleştirisi doğru bir perspektif sunuyor, ancak bu durumun geçici bir fenomen olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Kısa vadeli olarak birkaç ay boyunca bu farkın devam etmesi, ekonomik açıdan büyük bir sorun teşkil etmeyebilir. Ayrıca, önümüzdeki aylarda bu farkın kapanma eğiliminde olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yaz aylarında, beklentilerin tam olarak karşılanmasa bile enflasyonun yüksek seviyelerden düşerek 50'lere gerileyeceğini gözlemleyebiliriz. Bu durum, ekonomik politikaların etkisiyle ve piyasa koşullarının düzelmesiyle sağlanabilir.
Sonuç olarak, enflasyon ile devalüasyon arasındaki farkın geçici bir süreçte yönetilebilir olabileceği ve bu durumun önümüzdeki aylarda iyileşme gösterebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ekonomik tahminlerde ve politika oluşturmada bu dinamiklerin doğru analiz edilmesi önemlidir.
Ekonomi, 08 Temmuz 2024 14:54
Yorumlar (0)