Efsane kadın

İstiklal Madalyası sahibi Hasan Atakan’ın Maşukiye doğumlu kızı leyla, Türkiye’nin ilk bayan belediye başkanı olacağını o yıllarda kimse hayal bile edemezdi.

Kadınlaraseçme ve seçilme hak 1930'da verilmiş,aradan 38 yıl geçmişti.

Trabzon Lisesi mezunuydu. Maşukiye Güzelleştirme ve İlkokul Yaptırma Derneği kuruculuğunu ve başkanlığını yaptı. Kocaeli Verem Savaş Derneği başkanlığını yürüttü. Aktif kadındı. Kısa zamanda herkesçe tanınan sevilen biri oldu.

1963 yılında da CHP Kocaeli il başkanı oldu (Türkiye'nin ilk kadın il başkanıdır).CHP’den girdiği seçimde Cumhuriyetin ilk kadın belediye başkanı olma unvanı kazandı..

3 yıl süren kısacık belediye başkanlığına neler neler sığdırmadı ki? Kısa sürede şehrin su sorununu çözdü, İzmit'te büyük bir altyapı hamlesi başlattı, imar planı olmayan şehirde gecekondu önleme alanı oluşturuldu, kooperatiflere arazi tahsis etti. İzmit Körfezi'nin bitimindeki bataklık alanda, fuar kurulması içinalana dolgu yapıtı. Şimdiki fuarın yeri olan 35 bin metrekarelik alanda Kocaeli Sanayi Sergisinin açılmasını sağladı.

“İzmit’e genelev lazım, izin verin yaptıralım” diyenlere “HAYIR” diyerek İzmit’te genelev açılmasını önleyen kişidir.

10 Şubat 1971 günü kendisiyle birlikte, Belediye Başkanı Vekili İsmail Kolaylı, Belediye Meclisi üyesi Abdurrahman Yüksel ve Encümen üyesi gazeteci Feridun Özbay'ın da içinde bulunduğu otomobil Değirmendere'den İzmit'e dönerken Başiskele mevkiinde yol üzerinde duran treylere çarptı.

O taksinin içinden kimse sağ çıkmadı.

Şimdi Leyla Atakan için her yıl sade anma törenleri düzenleniyor.

Bağçeşme'de kabrine bir karanfil bırakmayı hak eden bu nadir insan içinde bizde orada olacağız. Nur içinde yat.

Not: Tören 11 Şubat Pazar (Yarın) saat.12.30 da Bağçeşme mezarı başında yapılacak.    

BİR AHİ VAR ARAMIZDA

Adı Rasim uyan. O bu yılın ahisi.  Kendisini duymuş tanıma fırsatım olmamıştı. Semahat Gün Hanım “Hadi gel seni biriyle tanıştıracağım” dediğinde yola koyulduk. Onun hakkında kısa bilgiler vererek gerisini kendinden öğrenirsin dedi.

Derince Merkezde bir iş hanı pasajında küçük bir berber dükkânına girdik.  Mavi LED ışıklar içindeki dükkânında güler yüzüyle bizi karşılayıp buyur etti.

 Kısa bir hoşbeşten sonra hemen sıcak çay ikram ederken kendisini ve dükkânı izliyordum.  Berber dükkânın bir köşesinde 15-20 kadar plaket, diğer duvarında ise teşekkür tabelaları asılıydı. Hemen girişte bir yerlere yardım yapılmak için hazırlanmış koliler dizilmiş.

 Ahilik yoluna girenlerin basamağı, "ya­maklık" tır. O da Sanata ve mesleğe çok küçük yaşta başlamıştı. Bundan sonra çıraklık.Onun ardından kalfalık, kalfalığın üstü de ustalıktı. Artık o ustalığı da aşmıştı. Ahi seçilmişti.

Ahilik demek: olgun, ahlaklı, merhametli, iyi­liksever, her işinde her davranışında dürüst ve güvenilir, eli açıklık kişi demekti.

Sohbetimiz ilerledikçe dar gelirine rağmen ne kadar eli açık bir insan olduğunu anladığımda hayrete düştüm. kendi ihtiyacı olmasına rağmen o çevresine yardıma koşuyordu.

Atık jiletleri, pilleri, plastik kapakları topluyor elde ettiği gelirleri ilkokul çocukların kitap kırtasiye ihtiyaçlarını karşılıyordu. Hatta çoğu zamanlar günlük hasılatını bir yardım kurumuna bağışlıyordu.

Ahi olan kişinin üç şeyi hep açık(Eli, Kapısı, Sofrası), başka üç şeyi de hep kapalı(Gözü, dili, beli) ol­malıdır.  Onun da, Yoksullara, düşkünlere yardım etmek içi eli açıktı. Dükkânında her daim sıcacık çayı, kahvesi var. Ondan bir şey istemeye ge­lenler için dekapısı her daim açık. Ben de yolun açık olsun kardeşim diyorum.. Senin gibiler çoğalmalı, senin gibiler hep var olmalı.