Umutsuz durumlar yoktur!

Ekonomi insan topluluklarının, ya da bir ülkenin yaşayabilmek için üretim tüketim bölüşüm biçimlerini ve bu eylemlerden doğan tüm ilişkileri kapsar. 

Türkiye Cumhuriyeti olarak büyük bir ülkeyiz, ekonomimiz de büyük, yönetmek içinde liyakat sahibi bir hükümet ve kişiler gerekli. 

Bilindiği gibi Türkiye 81 vilayete sahip. 

Ancak ekonomimizin yüzde 70'i ilk 10 vilayet tarafından sağlanmaktadır. 

Bunlar İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Antalya, Gaziantep, Kayseri, Konya ve Kocaeli'dir. 

Bu illere ekonominin lokomotifi de diyebiliriz.

Türkiye ekonomisini incelediğim zaman ne çok kötü, ne de çok iyi olarak görmekteyim. 

Fakat gelecekten de umutluyum. 

Vatanımızı kurtaran, Cumhuriyet’imizi kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.

Çok güzel bir coğrafyaya sahibiz. 

Ayrıca genç de bir nüfusa.

Bunlar üretime döndüğü zaman, ülkemizin ekonomik durumu çok iyi hale gelecektir. 

Tekrar ediyorum; ekonomiyi bilen bir hükümet iktidara geldiği zaman alınacak doğru kararlar, birikimlerin yatırımlara dönüştürülmesi, üretimin, ihracatın artması gibi başlangıçlarla Türkiye’nin ekonomisinin çok iyi durumlara geleceğinden şüphem yok.

Ekonomide en önemli unsur; istikrarın sağlanmasıdır. 

Ekonomik istikrar; doğru kararların alındığı, piyasa şartlarının düzgün işlediği, krizlerden etkilenmeyen yatırım ve istihdamların devam ettiği, aşırı zamların, enflasyonun minimum düzeyde olduğu rotasını şaşırmayan göstergelerin yaşandığı bir ekonomik durumdur. 

1923'ten 1960'a kadar kalkınma hızı yüksek olan, güçlü ekonomiye sahip Türkiye’nin daha sonraki iktidarlar tarafından milli ekonomiden uzaklaştırılması ile başlayan sürecin en olumsuz etkilerini son yıllarda yaşıyoruz.

Başka bir tabirle Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, İsrail gibi ülkelerin tarım sanayi ve üretim mekanizmalarına müdahalesi ile bugünkü zorlu döneme girilmiştir. 

Ekonomimiz dışa bağımlı ve dış etkenlerden çok kolay etkilenen bir hale gelmiştir. 

Vatandaşın ekonomik durumu tartışmasız iyi değildir.

Türk lirasının değeri her gün düşmekte ve diğer ülkelerin paralarının TL karşısında değer kazanması önlenememektedir.

Bu durum vatandaşın alım gücünü zayıflatmıştır.

Gelirler, maaşlar düşük, devlet hazinesi boş ve Merkez Bankası 7/24 karşılıksız para basmaya devam etmektedir.

Yakında çıkacak olan 500 TL ve 1000 TL'ler enflasyonu daha da azdıracaktır.

Şu anda yüksek enflasyon karşısında vatandaş en temel gereksinimlerini dahi karşılamakta zorlanmaktadır.

Türkiye emperyalist ülkeler tarafından sömürülmekte milli değerlerimiz altın, dolar, euro ve tarihi eser olarak yurt dışına kaçırılmaktadır.

Yakın geçmişte yaşadığımız pandemi bütün dünyayı sosyal beşeri ve ekonomik yönden etkilemiştir.

Ekonomisi güçlü olan ülkeler pandemi sürecini kolaylıkla atlatmış, bizim gibi gelişmekte olan ve ekonomik açıdan istikrarsız ülkeler derin yaralar almıştır.

Doğal afetler kapsamına giren depremler, yangınlar ekonomimize de darbe vurmuştur. 

Türkiye’de en çok kar eden kuruluşlar bankacılık ve sigortacılık sektörüdür. 

Ne zaman ki üretim yapan firmalar kar oranı açısından yüksek gelir elde eden, en çok vergi veren haline gelir işte o zaman gerçekten güçlü bir ekonomimiz var diyebiliriz.

Güven, adalet ve istikrar olmazsa olmazdır.

Yolsuzlukların ardı arkasının kesilmediği, adaletin işlemediği ortamlarda istikrardan bahsedemeyiz.

Konuşulması gerekenler; üretim, ihracat, ithalat, milli gelir büyüme hızı gibi kavramlardır.

Fakat ülkemizde ekonomi deyince kişilerin aklına hemen para, rant ve döviz gelmektedir. 

Ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ekonomik olarak batağa doğru sürüklenmektedir.

Hükümetin bir an önce değişmesi ve liyakat sahibi insanların ekonominin dümenine geçmesi gerekmektedir. 

Ayrıca global ekonomi diyerek insanlar ve ülkeler kandırılmakta, ham madde, enerji, insan gücü ile coğrafyadan dolayı ülkelerin sahip olduğu zenginlikler; yeryüzü, yeraltı zenginlikleri de sömürülmektedir. 

Emperyalizm sömürü düzeninin adını değiştirerek global ekonomi demiştir. 

Her ülkenin kendi ekonomisini, kendi değerlerini kullanması ve başka ülkeler tarafından müdahale edilmemesi gereklidir.

İç ile dış bağımsızlık tam ve bağımsız ekonomik şartların düzgün olması ile sağlanır. 

Bütün okuyucularımın sağlıklı, mutlu, ekonomik durumları gelişmiş, rahat günler geçirmelerini temenni ediyorum.

Saygılar, sevgiler.