Mesaj net; Allah (c.c) “Böbürlenme padişah senden büyük Allah (c.c) var” dedirtti millete.
İktidar gücü tıkadı mı tüm yolları yine birileri tarafından öyle bir sanat işler ki Rabbim; yolları şefkat tokadıyla açar.
Hiçbir şey tesadüf değildir, her işin manevi sırrı ve hikmeti vardır.
Aylardır yazıyorum, görevdeyken avazım çıktığı kadar bağırdım; Şımarıldı, kafayı buldunuz, kafayı bozdunuz, suiistimaller var, enaniyet diz boyu, egolar yükseldi gibi bir sürü uyarıcı cümleler kurdum ama anlatamadım.
İsimler verdim olmadı, en son disipline verilmek için her yolu denedim ve amacıma ulaştım.
Kelleler gitmeliydi, ben verdim.
İstedim ki; Birileri tarafından ulaştırıldığını zannettiğim ancak ulaşmadığını gördüğüm direnişlerimin sebeplerini bu yolla ulaştırayım Ankara’ ya, birilerinin önüne gitsin ki en azından Kocaeli’ de neler oluyor diye düşünsünler.
Her ilden 1 kişi bunu yapmış olsa dikkate alınır diye düşündüm ama nafileymiş.
Tuz koktu demekle bir yerlere mesajlar verdim.
Şimdi koku her yeri sarınca maneviyat duruma müdahale etti.
Siz bakmayın 3-5 ağaçla başlayan bu gerginliğe.
Müdahale başka yerden.
En üstten.
Us ile uslanılmadı.
Kötek gerekiyordu.
Yükseklerde nezle olan sümüklü burunlar düştü.
Dik durmaktan yel alan başlar eğildi.
Milletin sesini duymayan kirli kulaklar açıldı.
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü döndü dolaştı söyleyen beyinleri zonk ettirdi.
Boyasını beğenmedikleriniz için söylenecek söz oldu; Ne o, boyayı mı beğenmemiştin, boyacıyı mı?
Allah kimi ne renge boyadıysa beğeneceksin, boyacı o çünkü.
Siz tüm renkleri harman ettiniz, renkler karıştı birbirine.
Oysaki sanatkâr sanatını icra etmek için özenle seçmişti renkleri.
Kendi sanatına müdahaleyi sevmez O.
Rest çekmekle, kibirli davranmakla emanetçi olduğumuz kainatın yönetimine talip olunmaz.
Tevazudan uzaklaştıkça belalar ardı ardına geliverir.
Hele birde devletlerarası meselelerde iki kardeşin birbirini kırmasına sebep olabilecek ve ayrışımların önünü açacak laflar edersek ve destek verirsek kan akıtılmasına işte o zaman “keser döner sap döner” gibi avam- nas lafları da işitmek zorunda kalabiliriz.
Dünya’ ya yön ve şekil vermeye çalışanların durduğu yer ve korumaya çalıştığı sistem o Yüceler Yücesinin reddettiği sistemse, karşı koyulamaz bir güce savaş açmış olursun.
O savaşın kazananı bellidir.
Aynı derde mustarip eder seni.
Biz olayları kayıt eden kameraların yansıttığı şekilde önümüzdeki ekrandan seyrederken asıl kameraların bir bütün halinde kayıtta olduğunu unuturuz.
O kayıtlar kesilemez, montaj edilemez, silinemez.
Alem-i ezelden başlayan rolümüzün tüm çekimleri saniyesi saniyesine Alem-i Ebed de seyrettirilecek hepimize.
O kayıtları başımız önümüzde ve bizi bekleyen ateşin sıcaklığında seyretmek için neden mücadele ederiz ki? “O” na dost olmak varken başka dostlar edinmeye neden ihtiyaç duyarız acaba?
Bu vatanı barınmamız ve iaşemizi elde etmemiz için bize lütfedene neden asi oluruz?
Dün dediğimizle bu gün neden imtihan ediliriz?
Hepsi yaradılış gayemizin ötesine sıçramak istememizden kaynaklanıyor bence.
Bizi belaya sokacak iddialı sözlerimizden ve doğru söylenen sözlere kapattığımız kulaklarımızdan çekiyoruz çileyi.
İşte büyük bir çilenin ilk sahnesiydi yaşananlar.
Bu senaryoyu yazan sen-ben değiliz.
Bu oyun belki uzunca süre sahnede kalacak, belki de nadan olup hatalarımızı gördüğümüzde çok kısa sürecek ama yaşananlar asla unutulmayacak.
Fazla uzatmaya gerek yok.
Olayları geliştirenlerle olaylara sebep olanların durumu beni hiç bağlamıyor.
Nerden seyretmem gerektiğini ben biliyorum.
Hak canibinden bak olaya.
Alacağın tüm dersleri al.
Bundan sonra ne yapman gerekiyorsa yap.
Çabuk yap.
“O”nunla yap.
Gazların ve Limonların savaşında arada kalanların hakkı var üzerinde.
Sen Eşref-i Mahlûksun.
Şanına yakışanı, şanı yüce olana göre yap.
Durmadan yap.
Ve unutma; Allah (c.c) Ben bir kulumu seversem onu bazı kullarımın sevmesi için meleklerim aracılığıyla kulaklarına üfletirim; Ben falanca kulumu sevdim, onlarda sevsin diye.
Artık üflenmiyor biliyor musunuz?
İnşallah sebebi bizim hatalarımızdır!
Kalın sağlıcakla.