Bu saatten sonra bir daha disipline verilecek halim yok çünkü çatır çatır istifamı vermişim ama mesele bu değil tabii.
Mesele; İlçe kongrelerindeki baskıcı idare anlayışının tezahürü olarak başka illerde uygulanmayan sadece “hazır tam kafama göre bir il başkanı bulmuşken Kocaeli’ ye tek listeciliği dayatayım” diyen ve şimdilerde “Ben nerde yanlış yaptım” türküsünü bol bol çığıran Ekrem Erdem kafasıyla idare edilmeye çalışılan Ak Parti’nin düştüğü son durum.
Tanımayanlara tanıtayım.
Ekrem Erdem Ak Parti Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıdır.
Yani partinin teşkilatlarının teslim edildiği adam.
Yani Kocaeli’ de 2 ilçede kongre yapılamamasına sebep olan,
Yani sadece Derince’ ye özel illa da Derince’de Üniversite Mezunu ilçe başkanı isterim diye tutturan,
Yani 11 tane Üniversiteliyi Ankara’ ya götüren Mahmut Civelek’ e “Olmaz bunlar kardeşim, 2 yıllık bile kabulüm değil” diyen ama götürülen 3 tane Avukatı da beğenmeyen,
Yani aba altından değnek gösterdiğinde herkes gibi bizim de “Olur ağam, sen ne emredersen başım üstüne” deyip kuyruğumuzu kısacağımızı zannedip sükûtu hayale uğrayan,
Yani “Hakkımda en ufak yanlış iş, ihale, suiistimal, edepsizlik, başarısızlık göster bırakmayan namerttir, böyle olmaz bu işler” dediğimde bana Refah Partisi döneminden 13 dakika Rahmetli Necmettin Erbakan Hocadan örnekler verirken benim kafamı çevirip etrafı seyredip sonra da “Bana Başbakanımızdan anlatın Ekrem bey, o günler geçti gitti” dediğimde INKKK olan,
Parti içi Demokrasinin yılmaz savunucusu (!),
Başbakanın göz bebeği teşkilatlarına gözü gibi bakan,
İlim, İrfan deryası olan şahsiyet.
Ekrem Erdemmmmm.
Ne dehşet di mi?
İsmi bile bayıltıyor adamı!
Müthiş zeki.
O zekânın son ürünü de çıktı ortaya; Belediye Başkanlığına devam kararı aldıklarımızın karşısına aday adayı çıkarmayacağız.
Buyurun… Yakın beyler… Buradan yakın… Lütfen yakın!
Ya, bu fikri ortaya atmak, tartışılmasını sağlamaya çalışmak bile abesle iştigali boş ver iştigallerin bile yerin dibine girmesini sağlamak demektir.
Abesle iştigale sor, o bile utanır bundan.
Böyle bir garabet olur mu?
Hangi vicdan, hangi teşkilatçılık anlayışıyla izah edersin bunu?
Yok, yok…
Ben şunu anladım arkadaş; Demek ki bu şahsiyet yatıyor kalkıyor, tek adaylı ne proje üretirim de bu partiyi karıştırırım diye düşünüyor.
Başka bir şey gelmiyor aklıma.
Sinyal takılmış.
Ya düşünsenize; Sen memnunsun ve kamuoyu anketi yaptırmışsın ve adam da az bir şey seviliyor diye koskoca ilçede en fazla 3 bin kişiyle yaptığın anketten “Olur, yine oy verebilirim” diyen bilmem kaç kişi çıkmış diye sen bu adamın karşısına aday adayı çıkmasını bile engelleyeceksin.
Ya böyle bir mantık, böyle bir anlayış Dünya’nın neresinde olur Allah Aşkına?
Peki, senin beğendiğin mevcut başkan diyelim ki anketten yüzde 45 çıktı.
Normal sistemle de karşısına bir aday adayı çıktı ve sen bir anket yaptırdığında aday adayı olan arkadaş anketten yüzde 60 çıkarsa ne yapacaksın?
Mevcut başkan yüzde 45 ama karşısına çıkan aday adayı yüzde 60 veya 50…
Ne olacak şimdi?
Canım böyle olur mu?
Neden olmazmış?
Denedin mi de anladın?
Adama aday adaylığı fırsatı vermezsen yüzde 50 veya 60 destek alıp alamayacağını nerden bileceksin?
Adamlara fırsat ver, aday adayı olsunlar, kamuoyunda çalışmasını yapsınlar, vatandaşla hem hal olsunlar sende anketini yaptır, sonucu gör ve kararını ver.
Bu kadar basit bir işi zorlaştırmanın manası nedir?
Niyetin en yüksek oyla seçim kazanmak değil mi?
Niyetin vatandaşın ve teşkilatların özümsediği, hizmet edeceğine inandığı adayla seçim girmek değil mi?
Ha, niyetin üzüm yemek değil bağcı dövmekse,
Parti içi demokrasiyi iyice rafa kaldırmaksa,
Ben yaparım kardeşim ve bana itiraz edemezsiniz havası basmaksa,
İşine gelen başkanı tekrar dikta etmekse,
Teşkilatları yok saymaksa,
Diğer şahsiyetlerin halk ve teşkilat nezdinde ki hüsnü kabulünü görmek bile istememekse var git bu kafayla devam et ve zaten riskin de riskinin olduğu bu seçimlerde al boyunun ölçüsünü, otur aşağıya.
“Efendim başkanın profili iyi de, bizde bol adayla bu sürece girersek çok darılmalar-kırılmalar olur da, partiye ters çalışmaların önünü açarız diye böyle yapıyoruz.”
Çocuklar güler bu mantığa.
İlçe kongrelerinde de aynı kafayla şu anki bölünmelerin yolunu açmadınız mı siz?
Hani çok adaylı olunca bölünmeler, darılmalar, kopmalar oluyordu, sizde tek aday dayatması yaptınız ya!
Şimdi çok iyiler dimi?
Her şey müthiş güllük gülistanlık…
Herkes birbirini aşk mesabesinde seviyor, hiç bölünme olmadı…
Millet birbirini yalayıp yutuyor öyle mi?
Kandıra, Kartepe, Çayırova, Körfez, Gebze’ de nasılsınız?
Dilovası’nda ne haldesiniz?
Derince’ de 2011 seçimlerinde yüzde 48.6 ile bıraktığımız parti neden yüzde 36’lara düştü?
Ne oldu tek listedeki keramete?
Halt ettiniz değil mi?
Yüzlerce insanı siyasetin dışına iten o anlayış hayır mı getirdi size de şimdi Belediye Başkanlığı için aynı yöntemi Başbakana teklif olarak götürüyorsunuz?
Benim tanıdığım Başbakan bu teklifi getireni bir güzel fırçalar.
“Yüzüne gözüne bulaştırdığın kongre dayatmasından sonra birde bu dayatmayla tüm teşkilatları karşımıza almayı ve parti içi demokrasisi işlemeyen bir parti görüntüsünü verecek bu uygulamayı bana nasıl teklif ediyorsun” diye baştan aşağı sayar diye düşünüyorum.
Ha, razı olabilir mi?
Bir yolunu bulup kumpasa getirebilirler mi?
Vallahi olur mu olur ama hiç umurumda da değil.
Benim için hiçbir şey fark etmez.
Hatta “Gördünüz mü partinin geldiği durumu” dememizin yolu açılmış olur ancak ne de olsa hala sevdiğim birçok arkadaşımın ve birisi seçilecekse onun seçilmesini daha çok isteyebileceğim birçok dostumun olduğu Ak Parti’ den yüzünü dahi görmek istemediğimiz insanların aday olarak karşımıza çıkması midemizi bulandırır o kadar.
Sayın Başbakan komşularımızla sıfır sorun beklerken öyle yanıltıldı, açılım adı altındaki bela senaryolarla öyle girdabın içine sokuldu ve öylesine Dış Politika ile meşgul ediliyor ki; Ekrem Erdem gibi şahsiyetler bu hengâmede böyle absürt teklifleri karar olarak geçirirlerse inanın pek şaşırmam.
Geçirirse de çok TIN dı yani!
Kalın sağlıcakla.