Hangisine sorsanız banko aday.
Genel merkez, milletvekilleri, bakan, il başkanı, ilçe başkanı, hepsi tamam, ayarlandı…
Son gece olağanüstü bir şey olmazsa bu iş bitti!
Kimi Bakanın bankosu, kimi Büyükşehir’in, kimisi de İl başkanının.
Yazın buraya, aday açıklandıktan sonra bir fiil, hepsi de “son gece benim ismim gitmişti ama orada ne olduysa, devreye kim girdiyse benim işimi bitirdi” diye başlayacaklar lafebeliği yapmaya.
Ve hatta bu serzenişleri bir daha ki seçimlere kadar sürecek, sürecek ki mağdurları oynayabilsinler.
Hemen hepsini sosyal paylaşım siteleri üzerinden takip ediyorum.
Orası da karman-çurman, tam bir mezbelelik.
At iziyle, it izinin birbirine karıştığı bambaşka bir dünya.
Dün hakkında bir sürü laf ettikleri, belde aşağı saydıkları adamların yanı başında durup poz veriyorlar ve altta bir ibare ”Yol arkadaşlarım.”
Hangi yol?
Kaç kere bir araya geldiniz?
Kaç yıldır birliktesiniz?
Birbirinizi ne kadar tanıyor ve güveniyorsunuz?
Bu kent için ortak hedefleriniz nedir?
Sor da sor… Cevap verecek Allah’ın bir kulunu bulmazsınız.
Herkes bu yangından ne kadar mal kaçırırım, nerede kendime bir delik açarım, meclis sıralamasında sıra bulabilir miyim gibi dertlerin girdabında harmanlanıp gidiyorlar.
Referandumlar da dâhil tam 6 seçim yaşadım ilçe başkanı olarak lakin hiç bu kadar birbirine karışmış, bulaşık bir yapıyla karşılaşmamıştım.
Yönetim zafiyeti dedikleri böyle bir şey.
Facebook’lardan birbirine laf yetiştirmeler, tarafını belli edenlere aba altından değnek göstermeler, işten sürmeler, birilerinin fotoğrafında yer almak için can çekişirken diğerinin yanında görünmemek için kirişi kıranlar.
Kimse ne yapacağını bilmiyor, nasıl pozisyon alacağını kestiremiyor, yol-yöntem hususunda uyaran yok, eğiten yok, ikaz eden hak getire.
Sorsan en dinamik, en disiplinli parti.
Birde susan grup var.
Adamların gıkı çıkmıyor.
Beş senedir kene gibi yapıştıkları, kanını emdikleri adamın yanında görünmemek için kendi kafalarına göre mekânlar belirlemişler, dar alanda kısa paslaşmalar yaparak, ağır abi rollerinde süreci götürmeye çalışıyorlar.
Eski Yalova kaymakamı olduklarından ve kendilerini kimsenin takmayacağını bildiklerinden sözüm ona Ankara ayağından, üst oktandan konuşmalar yaparak kendilerine kulak kabartan 3-5 garip adama mesaj veriyorlar.
Kazık girince “biz zaten ikaz etmiştik ama bizi dinlemedi” tribiyle tavadaki tereyağı gibi takılacaklar akılları sıra.
Hadi bunları anlarım, bunlar başsız-gövdesiz, önlerinde lider olmadan bir halt yiyemeyen tiplerdir, kendilerine yakışır şekilde birkaç kadrolu meclis üyesi daha kaptırırlarsa listeye o bizim için kardır diye bakarlar olaylara ama şu Civelek hışmına uğrayan arkadaşların halen daha parti ayniyetlerini göstermek maksadıyla paralarına kıyıp da aday adayı olmalarını bir türlü anlayamıyorum.
Sabredip kenarda dursalar daha oturaklı ve itibarlı olarak sürdürürler hayatlarını.
Bu seçimlerden sonra Türkiye yeni bir döneme girecek, bunu herkes görüyor ve biliyor.
Bence Civelek tarafından hiç etik olmayan usullerle aforoz edilen tüm arkadaşlar buna göre pozisyon almalı ve akıllı davranmalılar.
Tavır ve davranışlarıyla, paylaşımlarıyla ve duruşlarıyla mensubu bulundukları partilerine zarar vermemeliler ancak kendilerine yapılan saygısızlık ve itibarsızlıkları da unutmamalılar ve en önemlisi mahcup edilecekleri hiçbir çalışmada bulunmayarak da “eylemsiz pasif protesto” tavrıyla bu süreci geçiştirmelilerdir.
Tüm ilçelerde yüzlerce-binlerce insanın kalbi kırıldı, hakarete uğradı, disiplinlere verildi, onurlarıyla, kişilikleriyle alay edildi, üstten bakıldı, üvey evlat muamelesi görüldü ve maalesef bunlar yapılırken kimsenin gıkı çıkmadı.
İşin garip tarafı, şimdilerde, gayet pişkince, herkesin bu yapılanları unuttuğunu var sayarak ve hatta nasıl geç…dik gibi, kendilerine nasılsa boyun eğmek zorundaymışız gibi elimizi sıkmaya çalışmalarını, selam vermeye yeltenmelerini, hal-hatır sormalarını şaşkınlıkla gözlemliyoruz.
Dün benim-senin hakkında olmadık dalavereler çevirenlerin bu gün bu ukala tavırları başkalarını ne hale sokuyor bilmiyorum ama beni zıvanadan çıkarıyor.
Kendimi aşağılanmış hissediyorum.
Değil yanlarında fotoğraf vermek, o şahısların yanıma yaklaşmaya cüret etmeleri bile züldür bana.
Bu duygunun adı Kin değildir… Kişiliktir…
Herkes kimliğini, kişiliğini namusu ve şerefi gibi koruyup kollamalıdır.
Geçici ikametimiz olan Dünya’ dan geriye bırakacağımız başka neyimiz vardır?
Beni-seni sövenlerle nasıl aynı kaderi paylaşmak gibi niyeti olur ki insanın?
Ağzı pis, küfürbaz, edepsiz şahsiyet seni sövmüş-saymış ve ben senin için gemileri yakmışım ama sen aynı gemide dümenin başında o adam varken yine sen ona tayfa olmaya çalışıyorsun.
Ya bende bir sorun var ya da bu dünya bize göre değil.
Neyse biz seyreyleyelim…
53 yaşıma 3-5 gün sonra basacağım inşallah…
Demek ki daha yaşımız genç ve pişmemişiz…
Birileri gibi pişmiş olsaydık, bunların pişmiş aşına su katmazdık!
Göreceğimiz çok şey var vesselam…
Tabii görecekler de yok değil hani!
30 Mart 2014…
Saat 23.00 civarı…
Başkan doğru demiş…
Keşke dinleseydik!
Kalın sağlıcakla…