Biri sahadayken topu sık sık takım arkadaşına ya da doğrudan kaleye atar.
Buna şut çekmek ya da pas vermek denir.
Diğeri de her türlü vaatte bulunur, bol keseden atar!
Saffet Sancaklı; Milli Takım, Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Kocaelispor gibi pek çok takımın yıldızıydı.
Hatta ona “Gol makinesi” derlerdi.
O günler gerilerde kaldı.
Saffet Sancaklı artık siyasi arenada ve MHP’nin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı.
Yıllarca oynadığı futbol ve attığı gollerle geniş bir hayran kitlesine ulaşan Sancaklı, yeşil sahalara veda ettikten sonra bu seferde iletişim becerisiyle gönülleri fethediyor.
Yüksek bir özgüvene sahip.
Fakat şımarık ve kendini beğenmiş değil.
Hiperaktif, yorulmak nedir bilmiyor.
Cesaretli ve inançlı iyi bir ekibi var.
Belli ki Sancaklı seçimden başarılı bir sonuçla çıkacağına inanıyor.
Böyle düşünmekte onu diri tutuyor.
İlçe Belediye Başkan adayları tarafından hazırlanan tüm projeleri sahiplendi.
Boyu gibi kolları da uzun.
Ayrıntıya gerek yok; bazı AKP’lilerin adeta sır gibi sakladıkları masalarının üzerindeki anketlerin sonuçlarını bile biliyor.
Bunu nasıl yapıyor? Diye düşünenler için tekrar ediyorum, detaya gerek yok.
Bir yolunu buluyor!
Eleştirileriyle Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun sinirlerini de bozuyor.
Her geçen gün kendisine destek verenlerin sayısının yükseldiğinin de farkında.
Çok çalışıyor ve herkesle birebir iletişim kurmaya özen gösteriyor.
Zira ayak üstü bile olsa kiminle konuşsa etkiliyor, sempati topluyor.
Sancaklı her insan gibi hatalarda yapabiliyor.
Dikkat çekmek için farklı şeyler söylemesi gerektiğinin farkında ama artıları, eksileri hesaba katmadan düşündüğünü söylüyor.
“Denizin ortasına 10 bin kişilik cami yapacağım” demek gibi.
Siyasi tecrübe eksikliğinin de etkisiyle; bazen nerede susup nerede konuşacağını da bilmiyor.
Bunu zamanla öğrenecektir.
Sancaklı seçime kadar kalan 35 günlük süreyi dolu dolu geçirmelidir.
Medyada yeterince yer bulamamaktan yakınıyor.
Gerçek Kocaeli olarak bizler başta Saffet Sancaklı olmak üzere bütün adaylara yer vermeye özen gösteriyoruz.
Bazı meslektaşlarımız paçaları sıvamayı sevmez, masa başından ahkam kesmeye de bayılırlar.
Saffet Sancaklı veya diğer adaylar ne düşünüyor? Bilemem ama ben onların yerinde olsam eleştirilere güler geçerdim.
Hele hele hesap kokan ve yorum katılarak yapılan tenkit içerikli haberleri hiç ama hiç ciddiye almazdım.
Saffet Sancaklı’ya da aynı şeyi yapmayı öneririm.
Eğer Sancaklı basında daha fazla yer bulmak istiyorsa; tıpkı diğer adaylar gibi fotoğraf çeken ve gördüklerini, duyduklarını kaleme alıp habere dönüştürme sonrada o haberi gazetelere maille gönderme becerisine sahip birinin sürekli yanında olmasını sağlamalıdır.
Üst satırlarda da vurguladığım gibi gazeteciler tembellik, kadro yetersizliği veya başka bir adaya daha fazla önem vermek gibi bazı nedenleri es geçerek ahkam kesmeye bayılır.
Ama muntazam yazılmış bir habere de balıklama atlarlar.
Başı sonu belli olmayan, imla hatalarıyla dolu bir haber metnini de bir an bile düşünmeden çöpe atarlar.
Bende aynen böyle yaparım!
Bir dip not;
Saffet Sancaklı gerçeğe yakın sonuçların çıktığı sağlam anketler yaptırmalı ve oy açısından düşük olduğu ilçelere daha fazla ağırlık vermelidir.
Gerekirse her bölgeye özgü farklı farklı ekiplerde kurmalıdır.
Konuşmayı sevdiği kadar dinlemeyi de sevmelidir.
İsim vermeye gerek yok; bu kentte 1 saat sürse bile sözünü kesmeden karşısındaki kişileri dikkatle dinleyen ve bu özellikleri nedeniyle çok sevilen siyasetçiler var.
Aslında söylenecek, kaleme dökülecek daha çok şey var.
Fazla söze gerek yok.
Son sözü vatandaş söyleyecek.
30 Mart’ta herkes susacak, halk konuşacak.
Sevgiyle kalın!