banner542

BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Son 3 ayda yaşananların hayal ürünü, montaj ustalığı olmadığını biliyor ama yakıştıramıyor.

Evet, doğru ama diye başlıyor söze… İçindeki filizlenen sevginin hazan mevsiminde yok olup gidişine ahu figan eyliyor.

İnanası gelmiyor, ne yapsın?

Hani hepimiz bir kere çok sevmişizdir ya…

O sevgilinin bazen haberi bile yoktur ya…

İşte öylesine tutkulu bağlananlar için o sevgiliyi bir başkası ile görmek veya kendisini aldattığını kabullenmek ne kadar ağır bir yüktür.

Karşılıksız, aldatılmış sevgiler üzerine ne şarkılar yazılmıştır… “Nikâh masasına oturdun işte… Dayanmak çok zordur, böyle sevince” diye başlayan.

Sen ne çok sevmişindir ama ya o seni senin kadar sevmiş midir?

Sevse sana bunu yapar mıydı?

Hayır, yapmazdı ama…

Gel çık içinden Evet ile Hayır’ın…

Sokakta hava bir sağdan bir soldan esip esip duruyor.

Aldananlar, aldatanlar, aldatılanlar, kahpeler, rantçılar, midesinden bağlı olanlar, vefalılar, vefasızlar, yüzsüzler, yalancılar, eşkıyalar ve sade-duru-tertemiz insanlar.

Kim kimi nasıl etkilerim diye sokaklara düşmüş.

Evinde her şeyden habersiz ablalarımız, annelerimiz ise kilitlendikleri ekranın başında kim iyi konuşuyor, kim kendisini daha iyi kandırıyorsa gidiyor sandığa, basıyor mührünü ona.

3 dakika sohbet etme imkânı bulduğunda ise “Gerçekten öyle mi? İnanmıyorum… Bu kadar olur mu” diye aldatılmışlığının yüz ifadesiyle “Vermem bu adamlara o zaman” demeye başlıyor.

Hangisine, ne kadar ulaşacaksın ki?

Bu sebeple ben bu seçimlerde verilecek bir ders olduğuna inanıyorum ama şiddetinden çok fazla emin değilim.

Bunu bizim il ve ilçelerimiz için söylemiyorum; Türkiye geneli için söylüyorum.

Kocaeli 3-5 ilçede bu şefkat tokadını vurur ama ya diğer iller ne yapar?

Şefkat tokadına var mıdır gerek diye soranlar da olur elbet.

Evet, vardır ama…

Rüşvet ve yolsuzlukta Cumhuriyet tarihindeki en büyük sansasyona şahit olan Türk halkı yine Cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmamış yasaklarla da tanıştıysa artık kendini hissettirme zorunluluğu ile de karşı karşıyadır.

Ortak değerlerimize saygısızlık yapılıyorsa, ayetlerle dalga geçiliyorsa, kutularla, kol saatleriyle, kasalarla, çikolata paketleriyle türlü türlü işler çevriliyorsa bunun bir karşılığının olması gerekmektedir.

On binlerce işsizimiz asgari ücretle iş bulamıyorsa ama birilerinin taze damatları 5-10 binlik maaşla işe alınabiliyorsa ve yine birileri oturduğu yerden danışmanlık adı altında 8 bin TL maaş alabiliyorsa, üç kuruşa muhtaç adamlar 10 yılda 15-20 trilyonluk tesisler kurabiliyorsa, birileri birilerine sözde muhalefet ederken arka tarafta oğullarını ortak yaptırıp köşeyi döndürüyorlarsa burada bir tokata ihtiyaç var demektir.

Evet, bir şefkat tokadı gerekmektedir ama…

Bu tokadı atması gerekenler kimdir?

Sen, ben, o’ mu yoksa Uganda’ dan gelecek ithal seçmenler mi?

Ucu kime dokunuyorsa onlar mı yoksa “bizim milletimiz dinler-unutur” rahatlığıyla hareket eden kam emiciler mi?

Ben rahatsızım kardeşim.

Sen rahatsan senin için mesele yok ama sakın ola ki benim rahatsızlığımı polemik haline dönüştürüp senin kadar rahat olmamı sağlamaya çalışma.

Senin her ay cebine indirdiğin paranın rahatlığı bende yok.

Senin keyfin kaçmasın diye benden de senin gibi davranmamı bekleme.

Ben bu hayatı senin için yaşamıyorum, senin keyfin için gelmedim bu dünyaya.

Sürdürdüğün saltanatın bozulmaması için yırtığın bir yerlerini onarma işini bana verme.

Ben senin yırttığın yerlerin onarıcısı değilim, olmadım, olmayacağım.

Bu vatan toprağında yaşayan sadece sen değilsin.

Çay sefanı, nargile sefanı, kuş sütü eksik sofralarını, yurt içi-yurt dışı gezilerini, yaz tatillerini çarşaf çarşaf yayınladığın Dünyanda sen mutlu olabilirsin ama ben değilim.

Ben herkesin senin kadar hür senin kadar zengin senin kadar mutlu olmasını istediğim için ötelenen, küçük görülen, üçüncü sınıf vatandaş kabul edilen insanların yanında olmayı ve onların adına seninle mücadeleyi şeref addederim.

Bana ve benim gibilere “Dün iyiydi” derken ele verdiğin kendine şu soruyu sormanı isterim senden “Bu gün iyi misin?”

Cevabın hiç tereddütsüz “Evet” olacak ama…

Senin bu kadar rahat yaşamanı sağlayan, sana verdiği destekle seni zirveye taşıyan, dualarıyla ayakta tutan insanlara reva gördüğün zülüm neyin nesi o halde?

Sen sana sorulacak en son soruya kendi nefsinde cevap ver bakalım; Harun gibi mi yaşıyorsun? Yoksa…

Cevabın belli dostum; Hayır ama Evet…

Allah’ a havale etiklerimizdensin.

O halde bir tokadı hak ediyorsun.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.