Meclis başkanlığı yapmış bir şahsiyet söylüyor.
Siyaset başarılı olmak için mi yapılmalı, hizmet aracı olarak mı?
Eğer ikbal beklentiniz varsa biat etmenizde bir sakınca yoktur.
Yok, eğer hizmet aracı olarak görüyorsanız, parti disiplinine bağlı kalmak şartı ile ne kimseye biat etme ne de yalakalık yapmak zorunda değilsiniz.
Kısa sürebilir varlığınız.
İz bıraktıysanız, midenizden bağlanmadıysanız, hiçbir şaibeli işiniz olmadıysa bu yeterlidir.
Aldığınız dualar, edindiğiniz dostluk veya arkadaşlıklar geride bıraktığınız her şeye değer bence.
Derince’ de yaşıyorum ve hamdolsun hakkımızda art niyetli bazı şahsiyetler veya ayağına bastıklarımızın dışında hiç kimse şöyle yamuk işler yaptı diyemez.
Çok kişiye faydamız oldu.
Darda kalanlara destek olduk… Onları mağdur edenlerle mücadele ettik… Hastasıyla da ilgilendik, yolda kalmışıyla da evi barkı olmayanıyla da…
Hala daha her hafta hiç aksatmadan telefonla arayan, ziyaretime gelen, hayır dualarını eksiltmeyen o kadar çok insan var ki.
Sonsuz şükürler olsun ki birlikte siyaset ettiğim arkadaşlarımda başımı önüme eğdirecek hiçbir şaibeli işin içinde olmadı.
Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır.
Elbette yol ayrımına girdiğimiz süreçte siyaset yapmaya devam etme isteğinde olan arkadaşlarımın üzerinde oynanan oyunlar oldu.
Türlü türlü yalanlarla, tehditlerle bizi birbirimizden kopardılar.
Darıldım, kırıldım, kızdım ama hiç birisine ama hiçbirisine neden böyle yaptın demedim.
3-5 çok eski dostlarım hariç kırgınlığım da yok kendilerine.
O çok eski dostlarım hakkında hazırladığım vasiyetim bile vardır.
Eğer ben önce ölürsem, cenazeme bile sokulmayacaklar.
Onların yaptıklarının adı kahpelikti çünkü… Onların benim nezdimde affı yoktur, olmayacaktır ama diğerlerini ayrı tutuyorum.
Seçimler yarın… Kimi rızkının devamı için kimisi sayın başbakanımıza sevgisi sebebiyle canla başla çalışıyorlar.
Her ne kadar şartlar kat ve kat değişmiş olsa da bizde zamanında aynı şevk ve heyecanla çalışıyorduk.
Bu sebeple kimseyi yadırgamıyorum ancak şu özüyle sözü bir olmayan, benim yanıma gelip onu kötüleyen, onun yanına gidip diğerini kötüleyen, her tarafı mikser gibi karıştıran, sırf kendi çıkarı için partiyi ve genel başkanı kullanan adamlara tahammül edemiyorum.
Ha bu arada; Bugün biraz duygusalım nedense.
İçimi açasım var.
Benim çok çok sevdiğim 2-3 kardeşim vardır.
Bunlar adamlığını, dostluğunu, kardeşliğini her zaman göstermişlerdir.
Hele bir tanesi öyle delikanlıdır ki; Ölümüne desen gelir.
Öylesine bağlı ki başbakanımıza ve partiye… 2-3 ay önce dedim ki kendisine; Dostlar ayrı mevzide olmaz. Ben Halit Altuntaş’ ı destekliyorum. Seçimler bitene kadar arkadaş olalım dostluğa seçimlerden sonra devam ederiz.
Benim dostluktan anladığım budur… Ayrı yerlere çalışırken bizi görenler bunlar ne biçim dost ya… Biri orda biri burada… Yolları ayrılmış… Bunlar sahtekâr adamlar dememeliydi.
2 gün kaldı… Kısmetse dostluğa devam edeceğiz ama dost kalmak için bunu söylediğim sadece 1 kişi oldu.
Bilmem anlatabildim mi?
Herkesin sevdiğiyle hemhal olması, ona saygı duyması, etki altına almaya çalışmaması, fikir çatışması yaşamak istememesi bile o dostluğa verdiği değerin bir göstergesidir.
Biz böyle dostlara 2 gün sonra kavuşacağız ama o dostluklarını üç kuruşa, bir vaade satan adamlar kazansalar bile birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklar?
Eğer hak-hukuk diye bir şey varsa ki var, bu hak ve hukuku nasıl helalleştireceğiz?
O sandığın başına gittiğinde gözlerinin önünden film şeridi gibi geçmesi gereken ve mutlaka ödenmesi gerekenler ne olacak?
Yarın senin yüzüne bakmayacaklara vereceğin destek mi yoksa “abi biz yine geldik, şöyle bir maruzatım var, halledelim ya” dediğinde bütün her şeyi kenara itip sana yine elinden geleni esirgemeyecek olanlara mı destek daha helaldir?
Gecenin yarısında aradığında kalkıp yanına gelen dostlara-abilere mi ihtiyacın olacaktır yoksa telefonunu dahi açmayacak adamlara mı?
Senin hakkında ağza alınmayacak laf edenlere karşı sırf senin hukukunu korumak için misliyle karşılık verenler mi adamdır senin gözünde yoksa sana o lafları yine esirgemeden edecek şahsiyetteki adamlar mı adamdır?
Senin işini bitirdiklerinde, seni adam yerine koymadıklarında sana iade-i itibarını geri veren, arkanda çakı gibi duranlar mı dosttur yoksa listenin yedeklerine bile aldıramayan abiler mi?
Herkes kendi derdinde artık değil mi?
Seni dinleyen, derdinle ilgilenen, arkanda duran, hakkını savunan, sadece senin değil kardeşinin, abinin, baldızının, yeğeninin, torunun bile derdiyle ilgilenen kimsen yok değil mi?
Boşuna isim bulmaya çalışma kafanda… Yok… Sende biliyorsun… Asla olmayacak…
Kimse istemezdi böyle olmasını… Kimse… Ama oynanan oyunun farkında değilsin sen.
Bir demirin kesilmesi gerekiyordu ve kesildi… Sonra o demire gir fırına seni eritelim dendi.
Senin o çok kafana taktığın İl yönetimine girseydik, o demir erimişti.
Kestiler, belki birazda eğdik zannettiler ama hamdolsun dimdik.
Senin zannettiğin yerde değil… Bıraktığın yerde…
Şimdi Halit Altuntaş’ ı başkan istiyor.
İnşallah oldu da zaten…
Ve endişe etmene gerek yok…
O senin yaptığın gibi yapmayacak.
İstediğin zaman yine yanında olacak.
Kalın sağlıcakla.