Kimi ise eşref-i mahlûk olmanın verdiği asaletle nerede küçülüp nerede büyüyeceğini iyi bilir.
Şuura ermiş hakiki insan teraziyi asla bozmadan karşılaştığı olayların kendisini dönüştürmesine izin verir.
Okur, yazar, tartışır, kendini geliştirir.
Birçok konuda danışılır kendisine ve o asla bilgi cimriliği yapmaz.
Şöyle etrafımıza bir bakarsak; aslından feragat edip dünya matahının kölesi olmuş nice insanlar görürüz.
Yine bakıp sorarsak kendimize; prensipleriyle var olmayı becerebilen kaç insan tanırız?
Gücün ve erkin şımartmadığı, elindeki imkânı ihtiyaç sahipleri için feda edebilen kaç babayiğit biliriz?
“Dünyada kalıcı olmanın tek yolu iyiliktir” diyebilen kaç iyi insan sayarız?
Hele siyasetin içindeki rekabet sebebiyle serden geçen kimleri görürüz?
Siyaset edenlerde enaniyet girdabına kapılıp kendisini la-yüksel gören şahsiyetlerin varlığı rahatsız ediyor bizi lakin içlerinde öyle bir nezaket ve feraset sahibi dostlar var ki!
Gece-gündüz demeden verdiğin, yaptığın hiçbir işin bedelini talep etmediğin, hiçbir şey istemediğin ve karşılığında bir teşekkür dahi alamadığın insanlardan gördüğün vefasızlığa nispetle ufacık bir katkı sağladığın şahsiyetlerin seni onure ettiği; yani insan olmanın faziletini de görebileceğin farklı bir mecra siyaset.
Özü şu; İyi insan olmak…
Nereden mi geldik?
BBP Partisi İl Başkanı Serhat Duyar’ dan…
Ak Parti’ de 10 yıl siyaset ettiğim dönemde 5 seçim 2 referandum geçirdim.
Tüm milletvekilleri, birçok belediye başkanı için fi-sebilillah mesleğimi icra ettim.
Aldığımız insani (!) karşılığı az çok biliyorsunuz.
Bir gün teşekkür edildiğini hatırlamıyorum, beklemedim ve yüzlemek içinde bahsetmedim ancak bir yiğidin hakkını vermek için bunların yazılması gerekirdi.
Ak Parti’ ye mesleğimle alakalı yaptıklarımın yüzbin de birini gönlümden gelerek yaptım Büyük Birlik Partisine bu dönem.
Gayretli, ikbal davası olmayan, mücadele adamları olarak gördüğüm bu insanların kazanma şansları da yoktu ama namusları gibi gördükleri bu seçimlerde çalıştılar, liderlerinin başını öne eğmeyecek izzette birbirlerine kenetlendiler.
Seçimlerin üzerinden henüz 17 gün geçmişti ve beni telefonla arayarak bir araya gelmek istediklerini söylediler.
İl Başkanı ve 3 arkadaşı işyerime geldi.
Arabaya bindirdiler ve alıp bir mekana götürdüler.
Yaklaşık 3 saat çok hoş sohbet ettik, yemeklerimizi yedik, tam kalkacaktık ki İl Başkanı Serhat Duyar teşekkür etmek için bir araya geldiğimizi ve mini bir hediyesi olduğunu söyledi.
Ne yemek ne hediye… İhtiyacımız var mı? Yok elhamdülillah.
Beklentimiz var mıydı? O’ da yok elhamdülillah.
Mesele ne biliyor musunuz? İyi insan olmak…
Kendisine teşekkür ediyorum… İyi ve vefalı insan olduğu için.
Siyasette kaybedilmiş değerlerin insan kalitesiyle alakalı olduğunu, siyasetin düzgün insanlar tarafından yapıldığında ne kadar işe yarar olduğunu hatırlatarak bir kez daha ümidimi arttırdığı için.
Kendisinin de iyi insan, erdemli insan olmanın onurunu dolu dolu yaşaması için teşekkür ediyorum.
Küçük inceliklerden büyük dersler çıkararak gönül almanın ne demek olduğunu öğrenmek isteyenler yani ders alması gereken burnu dikler, kendini beğenmiş megalomanlar, paranın, şöhretin, güç ve erkin elinde insanlıklarını unutanlar dönüp Serhat Duyar ve arkadaşları gibi şahsiyetlere baksınlar.
Kendi teşkilatlarına bile hava atanlar, ilçe, mahalle teşkilatlarını zurnanın son deliği olarak görenler aynadaki suretlerine bir kez daha baksınlar.
İktidarın nimetlerinden değil insan olmanın şerefinden beslenen nice Serhat Duyar’ lara emanet olsun siyaset.
O gece için değil bu sözlerim.
Anlayan doğru anlamıştır demek istediklerimi.
Hele damdan düşenler çok daha iyi.
Sözü Hazreti Yunus ile bağlayalım.
Şöyle der Hazret:
Yunus der ki Ey hoca
Gerekse var bin (git) Hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.
Kalın sağlıcakla.