Elde değil, her gün aynı olmuyor.
Bazı yazılar hep akşam misafir oluyor nedense kalemin ucuna.
İnce bir haykırışla, karanlığı yara yara geliyor.
Misafire hoş geldin demek, sonra ona ikramda bulunmak edeptendir.
Varsa söyleyecekleri önce onu dinler sonra biz başlarız anlatmaya.
Ama en çok onu dinleriz.
Bu akşamda öyle yaptık.
En çok onu dinlemekle kalmayıp, etraftakiler duymasın diye kulağıma fısıldadıklarını da niyetliyim damıtmaya.
Kaleme alınmayacak cinsten değiller.
Müsaade etmese de bir gammazlık yapıp efendiliğime, misafirperverliğime ve hatta sırdaşlığıma tecavüz edip tek tek üfleyesim var nedense.
Gerçi biraz burkuyor, incitiyor bir yanımı.
Ne de olsa alışmamış beden puçtluk yapmaya.
“Bir kereden bir şey olmaz” diye döşeyiversem hepsini alışkanlık yapar diye de korkmuyor değilim hani.
Neyse, bakarız artık.
Eğer alışkanlık yapıyorsa huy edinenlerin yamacında konaklamaya başlarız.
Bir sürü adam sıfatlı nonoşların bu yola düşme nedenlerini de öğrenmiş oluruz bu ara.
Gecelik nezarette zorunlu ikamet edenlerin hicvedildiği yerli film reprikleri misali başlarız sohbet çekimlerine.
Başroldeki Kadir Baba değiliz, elbette Tatar Ramazan havalarımız da olmayacak ama en azından Behçet Nacar tiripleri atabiliriz.
Yakışır mı bilmem ama deneriz.
Baba bir tavırla üçayaklı taburede otururken, rutubet kokulu mekâna düşsün iki tane temiz yüzlü delikanlı.
İlk defa düştükleri belli…
Ürkekler keratalar.
-Ne oldu evlat, ne işiniz var mekânda? Diye başlarız muhabbete.
İki burun kıvırdıktan sonra
-Çiçek çaldık amca.
-Çiçek mi? Oğlum başka işiniz yok mu? Çalacak başka bir şey mi bulamadınız?
-O lazımdı amca, paramız da yoktu.
-Oğlum bir çiçek kaç para? Kafayı mı yediniz?
-Yok, amca yok. Zorla mı işte? Yok.
-Ne yapacaktınız çiçeği?
-Hediye götürecektik.
-Evladım gecenin yarısında ne hediyesi?
-Anamız hastaydı amca. Ziyaretine gidecektik. Boş gitmeyelim dedik.
-Yakalandınız yani?
-Evet.
-Hangi şekilsiz çiçekçi yakalattı sizi, kaçamadınız mı?
-Çiçekçi değil amca, yan komşu yakalattı.
-Onun bahçesine mi daldınız?
-Evet, hatırımız vardır diye düşündük. Yanıldık.
-Annenizin neyi var?
-Doğum yaptı amca.
-Haydaaaa. Babanızda da mı para yoktu?
-Bizim babamız öldü amca.
-Oğlum siz manyak mısınız? Çocuk kimden o zaman?
-Bilmiyoruz.
-Annen ne iş yapardı?
-Yan komşuda temizlikçilik yapardı.
-Hangi yan komşuda?
-Şu çiçek çaldığımız yan komşuda.
-Hadi adamın kanı bozuk, karısında da mı vicdan yoktu?
-Onun karısı yok amca, anası var.
-Oğlum ben bu feleğin çarkına sı..ayım. Adam belli ki ananızı bellemiş. Sizi de içeri attırmış. Şimdi siz yarın hâkime ne diyeceksiniz?
-Ne diyeceğiz amca “ Suçumuz neyse çekeriz” diyeceğiz.
-Yani ananızı belleyen adamdan şikâyetçi olmayacak mısınız?
-Nasıl olalım amca? Paramız yok diye adamın bahçesine giren biziz, çiçeği çalan biziz. Şimdi hâkime bu adam bizim anamızı belledi dersek inanır mı?
-İnanır oğlum inanır. Siz çaldığınız çiçeğin adını bir deyin bakalım.
-“Unutma beni” çiçeği amca.
-Nerden buldunuz bu ismi oğlum?
-Var amca var. Mahallede de sadece yan komşuda var.
-Anlaşıldı evlat. Siz unutulmayacak bir çiçeği ananıza hediye etmek için bahçeye daldınız, adam da size unutmayacağınız bir ders verdi. Ananın da bu olanlardan, bu anlamlı çiçeği kendisine hediye etmek için hapse gireceğinizden haberi yok. Doğru mu?
-Değil amca.
-Nasıl yani?
-Biz az bişe çiçeği yakalanmadan mahallenin fırlamasıyla annemize gönderdik. Üstüne notumuzu da yazdık.
-Ne yazdınız?
-“Biz yaptığını unutmadık, sende unutma” yazdık.
---Peki, amca sen niye buradasın?
-Yan komşunun anasını bellemekten evlat.
------
Eveeetttt, gece yarısı çadırımın üstüne şıp diye damlayan bu kadar.
Gün bu gün!
Keser döner sap döner derler ya!
Elbet döner.
Onlar anasına o çiçekten bir demet gönderip üzerine de “BİZ YAPTIĞINI UNUTMADIK. SENDE UNUTMA” diye yazdı.
O not o edepsiz anaya gitti.
O anayla birlikte o notun o anaya gittiğinden haberi olacak yan komşu da her gün doğurmazsa ben de bir şey bilmiyorum.
Bu arada Behçet amcama da helal olsun.
Gereğini yapmış.
-------
Misafiri uğurladım.
Ha unutmadan… “Sivrisinek saz” birde “Davul zurna az” diye fısıldamıştı.
Kalın sağlıcakla.