Kimse eşini seçerken, deftere imzasını atarken, Evetttt diye haykırırken yarın boşanacağım diye yapmaz bunları.
Sever, bağlanır ve bir ömrü paylaşacağına karar verdikten sonra son adımını atar .
Milyonlarca insan neden eşinden boşanır o halde?
Onları birleşmeye iten her ne hikmetse neden hikmeti bozulur?
“Kim eşini boşamak için evlenir?” diye sorduğumuzda hangimiz “Ben” diye cevap verebilir?
Normal karşılıyoruz ayrılıkları.
Hatta bazen “kaçınılmazdı, iyi oldu” dediğimiz nice mutsuz beraberliklere şahit oluyoruz .
Bu kadar ciddi bir konuda yanılabiliyor, eşimizin seçimde yanlış tercihler yapabiliyorsak siyasetin içinde yaptığımız yanlış tercihler sebebiyle neden yadırganırız acaba?
Bir sürü dul erkek, dul kadın tarafından “Tercihin yanlıştı, hata yaptın” yaftası yapıştırıldığında sormak lazım zat-ı şahanelerine “ Sen neden dul kaldın” diye.
Dul olman da şart değil hani .
Yeteri kadar mutlu musun?
Tercihlerinde yanıldığın olmadı mı hiç?
Canın kadar sevdiğin tarafından aldatılmadın mı?
Senden sonra ne yaptığına şahit değil misin yoksa?
Bu kadar ihanet, ayrılık şiirleri-şarkıları boşuna mı güftesi yazılıp sonra bestelenmiş?
Boşanmak haktır beyinsiz adam…
“Aldanan değil aldatan bizden değildir” diye elli kere yazdık sana.
Üç tane ekmek için elli tane parande atanla…
Üç kuruş için yirmi takla atanla evli kalıp aldanacağına boşa gitsin adamı.
Seninle aşk yaparken başka hatunla meşk yapan şerefsizi boşa gitsin ne olur?
Şimdi böyle tiple evli kalıp veled-i zina yapacağına boşayıp kurtulunca hayırsız olacaksın ama her şeyine razı olup evde çamaşır yıkamaya devam edince hayırlı eş olacaksın öyle mi?
Her dönem kocası değişenlerden bahsetmiyorum farkındaysanız.
Onlar özeldir.
İmam nikâhı kimle kıydıysa onun hareminde yerini alır.
İşini halletsin, paracıklar gelsin yeter onlara.
Allah’ ım neler konuşuyorum ya…
Sanki bu millet onları tanımıyormuş gibi adres vermeye çalışıyorum.
Evirip çevirip kimin kime kocalık kimin de haremlik yaptığını anlatmaya çalışıyorum .
Geçelim bu konuyu da gelelim şu yağmurlu geçem iki güne.
Ne yağdı değil mi?
Kısmet bu ya 140 bin (!) kişinin katıldığı mitinge denk geldi.
Bizde yağmurlu açılışlarda bulunmuştuk.
Bulunmuştuk ama “Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda” deyip az bişey ıslanınca kirişi kırmamıştık meydandan.
Civelek çıtayı yüksek tutmayı çok seviyor ama her Temmuz (!) yağmurundan sonra işi kıvırmayı da çok seviyor.
Tahmine bak, gelene bak, kaçana bak…
Allah’ tan Mart ayında olmadı miting.
Mart karı yağsaydı ne olacaktı?
Gerçi gelen kalabalığa bakınca yağdı da sayılır .
Siz üç-beş gün sonra seyredin.
Miting komisyonuna üstün başarılarından sonra yapılacak plaket töreniyle hedefe vardık havalarına yani.
Derince’ de meclis üyesi, ilçe yöneticisi, mahalle yöneticisi gördüm o saatlerde.
Islanmaktan korkanlar kaçarken geride kalanlar zaten tenezzül edip mitinge bile teşrif etmediler.
Ruh bozulmuş anlayacağınız.
Bu ruhu bozan Civelek’i kutluyor, 140 bin kişiyle miting yaptığı için kendisini tebrik ediyor (!), beraber yürüyüp beraber ıslanmayı göze almayanlara da iki laf edip sözü tamamlamak istiyorum.
Aferin size .
Teşkilat dediğiniz böyle olur.
Kalın sağlıcakla .