Lastikçiye kadar dayanırsanız lastikçiye kadar gidersiniz.
Kendiniz tamir etseniz, yedek lastiği taksanız da eninde sonunda gideceğiniz yer orasıdır.
Adam lastiği sökecek, havasını iyice alacak, patlayan yeri bulacak, orayı iyice tıkayacak ve sonra yine şişirip yerine takacak.
Ne yaparsan yap artık eskisi gibi randıman vermez.
Hep aynı yerden hava kaçırır mı diye tereddütle binersin üstüne.
Siyasette aynı böyle bir şey…
Bir kere patladın mı bir daha aynı güvenle binilmez sana.
Önemli olan patlamamak…
Langır-lungur işlere bakmamak…
Çivili araziye girmemek…
Üç-beş kuruş dünyalık için kendini rezil etmemek…
Dünyalar senin olsa, en kral araba, en yüksek binalar senin olsa ne yazar?
Korumalarla geziyorsan, her gün bir lastiğin patlıyorsa, ettiklerinle dillere düşmüşsen, yüzlerce kişinin ahını almışsan, bir sürü pislik işin varsa neye yarar?
Hiçbir şey ama hiçbir şey asil yaşamaktan daha onurlu olamaz.
Elbette hakkında olmadık laflar da ederler.
Hak etmediğin iftira, yalan, gıybet, kasıt içeren sözlere de muhatap olursun.
Tüm olumsuzluklara rağmen siyaseten de olsa köşeye sıkışanın, darda kalanın, samimiyetle savunduğu asil bir davası varsa, gene de umudu olur.
Eğer gerçekten samimiysen kamuoyunun sağduyusuna güvenir, en zorda kaldığın anda dahi sana yetişip umutsuzluk içerisinden seni çıkaracaklarına inanırsın.
Ancak iktidarın soylu bir neferi olmanın sana sağladığı avantajı soysuzca kullanırsan patlak lastik gibi olursun.
Tozu dumana kattığın, ezici tahakkümünün boy verdiği günler sona erer.
Zaman içinde dağılan toz-dumandan sonra ne olduğun netleşir ve geride seni hayırla yâd eden tek bir kişi kalmadan siyaset mezarlığındaki yerini alırsın.
Müslüman kesimin (ne demekse) siyasette yükselişini iktidar eliyle yağmalamak sanatı olarak görürsen seni secdede görenleri kendine hayran bırakmanın aksine secdeye varmaya niyetlileri bile seccadeden uzaklaştırışın.
Zararın bir tek kendine olsa katlanılabilir bir mahlûk olarak görülebilirsin.
Zarar ettirdiğin bir tek kişi olsa mazur görülebilirsin.
Ve hatta ne büyük haltlar işlediğini bildiğin için her akşam bir tek kişiye ettiğin zülüm için dahi olsa yüzlerce tövbe tesbihi çeker, yılda 3-5 kez günah çıkarmak için Umre ziyareti yapabilirsin.
Nafile ibadetlerinin seni soylulaştıracağını zannederek adı üzerindeki nafile gayretlerinle hakikatten uzaklaşmaya çalışabilirsin.
Yüzündeki perde kalktığı zaman görünen yüzünle hiçbir şeyden kaçamazsın akıllı adam.
Çünkü senin durumun yeni bir durum değil.
Siyaset mezarlığında Fatihasız yatanların durumu…
Yağmaya ortak olanların durumu…
Onca yılda kazanılan güveni, saygıyı, sevgiyi unutturup talan ve rezalete çevirenlerin durumu…
Vebalin büyük, büyük adam…
Dalga artık tersine döndü.
Zamanın akışı doğal olarak seni de açığa sürükledi.
Kırıp dökerek oluşturduğun enerji seni merkezin dışına fırlatacak ve bir daha adın esamen okunmayacak.
Uyarmamışlardı deme sakın.
İktidarının verdiği devasa kudret tüm uyarılara rağmen seni hızla yozlaştırdı ve kabuğunun altındaki çiğliği gözler önüne serdi.
Bırak seni onlarca seveni, düşman gördüğün sadece beni dinleseydin gelmezdi bunlar başına.
Utançla, başın önünde çıktığın her kürsüde sana alkış tutanların içinden ne geçirdiklerini düşünerek sürdüreceksin geride kalan zamanını.
Neye üzülüyorum biliyor musun?
Kereste olarak girdiğin hızarın ucundan yine kereste olarak çıkıyorsun ya…
İşte bu beni hem bir insan olarak üzüyor hem de canlı canlı hızara soktuğun diğer masumlar için ise kıs kıs güldürüyor.
Sana güle güle lastiği patlak adam.
Beni öpen sana yanak mı verecek sanıyordun?
Muhalefette demlenmen ve lastikçide bekleyenlerinle görüşmen ümidiyle…
Kalın sağlıcakla.
