Elbette, Gezi Parkı direnişinde.
Fakat sonrası ?
17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının ardından “direniş” büyüdü.
Artık Bank Asya’da direniyor.
Cihan Haber Ajansı’da direniyor.
Kocaeli Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği’de direniyor.
İşin özeti malum inanç grubuna ait olan herkes direniyor.
Cadı avı öyle bir noktaya ulaştı ki 28 Şubatçılara parmak ısırtıyor.
Demek ki zalimin postallısı, ya da dindar görünümlüsü olmazmış.
Zalimin zulmü bir gün gelir, kendisini de yakar.
2001 yılında meydanlarda “adalet” diye haykıranlar, ne acıdır ki o günleri unutmuşa benziyor.
Bu satırları yazarken sadece “VİCDANIMLA” yazıyorum.
Çünkü ezilmişlerden yana olmayı ilke edinmiş bir basın mensubuyum.
Gazeteciyim demiyorum, çünkü mesleğime henüz o kadar değer katabildiğime inanmıyorum.
Bir basın çalışanının sırtına “gazeteci” sıfatını yükleyen okurlarıdır.
Neyse konumuza dönelim.
2011 yılı rakamlarına göre 32 bin işadamının üye olduğu TUSKON büyük tehdit altında.
Yine MARİFED aynı şekilde.
MARİFED ne derseniz, Marmara İşadamları Federasyonu..
O inanç grubuna mensup biri değilim.
Hiçbir bağımda olmadı bugüne kadar.
Ama yapılanlara göz yummak, vicdanları yaralıyor, yürekleri öğütüyor.
Ve son olarak..
Bank Asya’ya yapılanlar.
Yahu bir Cumhurbaşkanı ya da Başbakan kendi ülkesinde faaliyette olan bir bankayı batırmaya çalışır mı ?
Tasfiye olması için asimetrik psikolojik harekat yapar mı ?
Bu hangi vicdana sığar ?
Sayın CB Erdoğan çıkıyor ve diyor ki, “o banka batmış”
Ayıp yahu ayıp.
O bankadan binlerce kişi ekmek yiyor.
Binlerce çocuğun babası maaş alıyor.
Bu nasıl bir vicdan?
Şayet ortada bir hukuksuzluk varsa gidip iddianameni hazırlatırsın, yandaş hakimlerinle yargılarsın.
İnsanların ekmekleri ile oynamak nasıl bir duygu ve düşünce dünyasıdır.
İşin garip tarafı, battığı iddia edilen bankanın sayısal rakamları.
Bir bankanın Basel kriterlerine göre sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 8 olarak kabul edilirken bu rakamı Bank Asya 2 katı ile karşılıyor.
Yani Bank Asya’nın sermaye yeterliliği yüzde 17…
Ayrıca finans çevrelerince bankanın sermaye yeterliliğinin ülkemizde ilk 3 bankadan biri olduğu dile getiriliyor.
Peki şimdi toplum kime inanmalı ?
Sizce sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mı, yoksa vicdanına ve Bank Asya’ya mı ?